Hem erkekler hem de kadınlar arasında en yüksek ölüm oranlarına sahip olan akciğer kanseri dünya çapında kansere bağlı ölümlerin başlıca nedenini oluşturuyor. Akciğer kanserinin yüzde 85’inden sigaranın sorumlu olduğu bilinse de ne yazık ki sigara içme eğilimi azalmıyor ve Türkiye’de her yıl yaklaşık 40 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konuluyor. Düzce Özel Çağsu Hastanesi’nde görevli Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Murat Acat, Öncü Haber’e Akciğer Kanseri’nde erken teşhisin önemini ve tedavi yöntemlerini anlattı. Akciğer Kanseri’nde erken teşhisin önemine değinen Acat, “Akciğer kanseri vakalarının çok büyük bir bölümü yüzde 70’i üçüncü veya dördüncü evrede tespit ediliyor ve çoğu maalesef ameliyat olmaya uygun olmuyor. Bunun için akciğer kanserinde erken yakalamak çok çok önemli.” dedi.  Acat ayrıca, özellikle kış aylarında kendisini yoğun bir şekilde gösteren hava kirliliğinin solunum yolu hastalıklarına yol açtığını kaydetti.

Whatsapp Image 2024 12 14 At 12.11.47

Düzce Özel Çağsu Hastanesi’nde görev yapan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Murat Acat, Türkiye’de en çok ölüme sebebiyet veren Akciğer kanseri ve Düzce’nin hava kirliliği ile ilgili Öncü Haber’e özel açıklamalarda bulundu.  Hava kirliliği ile solunum yolu hastalıkları arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu dile getiren Acat, “Ülkemizde ve şehrimizde yapılan bilimsel çalışmalar hava kirliliğinin yoğun olduğu günlerde astım, KOAH, kalp yetmezliği olan hastaların acillere daha fazla müracaat ettikleri ile ilgili yeteri miktarda bilimsel çalışma var.” İfadelerine yer ver verdi.

“Akciğer kanseri tamamen çevresel faktörler ve sigara ile bağlantılı”

20 yıl günde bir paket sigara içen bir kişinin akciğer kanseri olma riski sigara içmeyen bir kişiye göre 20 kat daha fazla olduğunu belirten Acat, “İçilen sigaranın miktarı ve içilen süreyi çarparak paket- yıl hesabı yapıyoruz. İçilen sigaranın miktarı ile akciğer kanserinin gelişimi arasında doğrusal bir bağlantı var. Akciğer kanserinin genetik rolü biraz düşük 1,8 gibi bir oran var. Aile öyküsü çok önemli değil, bir meme kanseri kadar değil. Akciğer kanseri tamamen çevresel faktörler ve sigara ile bağlantılı bir durum.” açıklamalarında bulundu.

Whatsapp Image 2024 12 14 At 12.21.13

“Sadece akciğer kanseri değil tüm kanserlerde erken teşhis çok önemli”

Akciğer Kanseri’nde erken teşhisin önemine ve yeni tedavi yöntemlerine değinen Acat, “Akciğer kanseri ve tüm kanser türlerinde erken teşhis çok önemli. Akciğer kanseri vakalarının çok büyük bir bölümü yüzde 70’i üçüncü veya dördüncü evrede tespit ediliyor ve çoğu maalesef ameliyat olmaya uygun olmuyor. Bunun için akciğer kanserinde erken yakalamak çok çok önemli. Gelişmiş olan ülkelerde Avrupa’da, Amerika’da 45 yaşın üzerinde 20 yıl günde bir paket sigara içmiş kişilerde yılda bir kez düşük doz tomografi çekilerek tarama yapılıyor. Ülkemizde de bu tarz bir taramanın yapılması bilimsel camiada çok tartışılan bir konu. Sağlık Bakanlığı 2019 yılında bu konuda bir çalıştay toplantısı yapmış. Orada akciğer kanseri taraması için ülkemizdeki şartların uygun olmadığı kararı verilmiş. Belki önümüzdeki yıllarda şartlar oluşursa da Türkiye’de de 45 yaş üzerinde 20 yıl sigara içmiş kişilerde yılda bir kez düşük doz tomografi çekilerek akciğer kanser taraması yapılabilir. Ben bireysel olarak şunu öneriyorum: 45 veya 50 yaşın üzerinde polikliniğimde de bunu uygulamaya çalışıyorum 20 yılın üzerinde sigara içmiş kişilerde böyle bir şikayetleri varsa, düşük dozda akciğer tomografisi çekerek tam olarak akciğer kanseri taraması değil ama akciğerde bir nodül, kitle var mı diye bakmaya çalışıyorum. EBUS diye bir işlem var Endobronşiyal Ultrasonografi, endoskopi cihazının ucunda bir de ultrasın cihazı var, 6 mm’ye 12 mm boyutlarında küçük bir ultrason cihazı var. Biz o cihaz aracılıyla akciğer kanser vakalarında hem tanı da hem de evreleme işlemlerini yapabiliyoruz ve 3 günde patoloji sonucu çıkıyor. Bunun sayesinde çok hızlı bir şekilde tanı koymuş oluyoruz ve hızlı bir şekilde tedaviye başlamaları için gereken testleri yapıyoruz. Akciğer kanserinin yeni tedavi yöntemleri var, klasik kemoterapilerin dışında, akıllı ilaç dediğimiz hedefe yönelik ilaçlar ayrıca immünoterapi aşı tedavileri var. Hastamız bu tedaviye uygun mu değil mi genetik testler de yaparak bir hafta 10 gün içerisinde hem tanı hem evreleme hem genetik testlerini tamamlayıp hastamızın hızlı bir şekilde tedaviye başlamasını sağlıyoruz. Bir akciğer kanseri hastasını birinci evrede yakalamışsanız bu hastanın 5 yıl yaşama şansı yüzde 85 iken, bu hasta eğer dördüncü evrede ise 5 yıl yaşama şansı yüzde 5 bile değil. Onun için tüm kanserlerde erken evrede yakalamak önemli. Şu an dünyada en çok öldüren ve hızlı bir şekilde ilerleyen kanser olduğu için hızlı bir şekilde tanı konulması ve erken dönemde yakalanması çok çok önemli.” ifadelerini kullandı.

“Düzce’deki en önemli hava kirleticilerden; biri yollar”

Düzce’deki hava kirliliğinin solunum yolu hastalıkları üzerindeki etkisine değinen Acat,“Bir tek Düzce için değil hava kirliliği ile solunum yolu hastalıkları hatta kardiyovasküler hastalıkları arasında doğrudan bir bağlantı bulunmaktadır. Ülkemizde ve şehrimizde yapılan bilimsel çalışmalar hava kirliliğinin yoğun olduğu günlerde astım, KOAH, kalp yetmezliği olan hastaların acillere daha fazla müracaat ettikleri ile ilgili yeteri miktarda bilimsel çalışma var. Bunu söylemek için doktor olmaya gerek yok herkesin tahmin edip bileceği bir şey. İlimizle ilgili olarak özellikle şunu söyleyebilirim: Düzce ilinde coğrafi bir çanak yapısı var, hava kirliliği için ‘Coğrafya Kader’ gibi bir şey oluyor. Düzce’nin etrafı dağlarla çevrili olduğu için ve yeteri miktarda hava akımı olmadığı için o çanağın içerisinde kirleticiler de çok ise bundan dolayı hava kirliliği fazla miktarda yaşanıyor. Bir de inversiyon diye bir hadise var; Normalde kirli havanın yükselmesi gerekiyor, hava sıcaklığı 10-20 derece arasında ise fabrika bacalarından çıkan dumanlar yeteri miktarda yükselemiyor ve yukarıda bir bulut kütlesi oluşturup o kütleden tekrar yeryüzüne doğru bir akım oluyor, buna inversiyon hadisesi deniyor, bu hadise Düzce’de de çok oluyor. Düzce’de hava kirletici olarak fosil yakıt çok önemli. Doğalgaz’ın çanağın içerisindeki her yere ulaşıp Düzce sınırları içindeki yerlere fosil yakıt girişi yasaklanmalı. Hem sanayide hem evlerde odun ve fındıkkabuğu yakılmasının önüne geçilmesi gerekiyor. Düzce’de yine en önemli hava kirleticilerden birisi de yollar. TEM otoyolu Düzce’nin içinden geçiyor, D100 karayolu yine hastanemizin önünden geçiyor. Nitrik oksitli gazlar solunum yolunu direkt olarak etkileyen gazlar. Kuzey Marmara Otoyolu Sakarya’ya kadar geldi İstanbul’dan. Kuzey Marmara Otoyolu Ankara’ya kadar devam edecekse bence Düzce’deki üst düzey yetkililerin bir şekilde Düzce’deki hava kirliliğini gündeme getirip bu otoyolun çanağın dışından yani dağların dışından geçmesini sağlarlarsa eğer Düzce’deki hava kirliliğinin azalmasına çok büyük katkıları olacaktır. Bu konuda benim teknik bilgim yok sadece coğrafyaya ve hastalara bakarak söylüyorum.” şeklinde konuştu.

Haber: Esengül BULUT

DÜ HASTANESİ’NE 2024’TE 750 BİN HASTA BAŞVURDU DÜ HASTANESİ’NE 2024’TE 750 BİN HASTA BAŞVURDU

Kamera: Zeki AŞIKOĞLU