Bugün Düzce tarihi günlerinden bir tanesini yaşıyor. En büyük meselelerden biri, kangren olmuş meselelerden biri Düzce’nin sanayisi olduğunu biliyoruz. Çünkü dükkânlar çok eski tarihte yapılmış, artık amaca hizmet etmiyor, yaşadığımız çağa uygun değil, şartlara da uygun değil.

Nasıl tarihi bir gün yaşıyoruz? Tam bundan 38 sene önce 1983 yılında bir Küçük Sanayi Sitesi Kooperatifi kuruldu ve o günden bu güne kadar bir aşama kaydedildi, bir yerlere gelindi. Ancak buradan hani ‘Ne İsa ne Musa yararlanamaz’ hesabı buradan ne esnaf memnun ne kooperatifi memnun ne Düzce halkı memnun. Buradan bir sonuç çıkmadı. Çıkan sonuç da tatmin edici olmadı. Yani kurulan Küçük Sanayi Sitesi noktasında yine o mezbelelik hali Düzce’nin girişinde sağ tarafa baktığınız zaman çok eski tarihlerde yapılmış olan ve hiçbir zaman görselliğe ve Düzce’ye yakışmayan görüntü bugün kalkması için harekete geçildi.

Ne yapıldı? Burada Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü başkanlığında bir iletişim ofisi açıldı. Valimiz ve belediye başkanlarımız da katıldı. Ben bunu milat olarak görüyorum. Çünkü amaç gerçekten hem Düzce’nin görünen yüzündeki o düzeyi yakışan bir hale geçirmek. Aynı zamanda da sanayide dükkân sahibi olan, kiracı olan ve mesleğini devam ettiren insanların yeniden daha nezih şartlarda çalışması ve vatandaşların da asrımıza ve insanımıza yakışan şekilde hizmet alması anlamına gelecek.

Burada bir uzlaşma bürosu açılışı yapıldı. Burada hak sahipleri, hissedarlar var. İki, üç boyutuyla değerlendirilecek. Burada ki süreç şöyle hissesi olanlar ayrışma olmuyorsa, paylaşma olmuyorsa parasını alacak, isteyenler dükkân alacak, isteyenler de bulunduğu yerde yeni konuşlanacak projede ki bu proje AVM’den birçok çok şeyler kapsıyor. Bu projede belki dükkân sahibi olur, belki ev sahibi olur veya başka bir işyeri sahibi olur. Burada çok mükemmel bir adım atıldı.

Küçük Sanayi sitesinde 38 yıldan beri bir dönüşüm olmadı. Ben bunu hem siyasi kimliğiyle hem de sanayide çalışan dükkân sahibi olan kimliğiyle AK Parti İl Başkanı Mustafa Keskin’e sordum. Kısaca, “Dükkânı hiç olmayana kiracı olana, mesleğini devam ettirmek isteyene TOKİ’de ev, daire alır gibi kiralık dükkânda kalır bir maliyetle kira öder gibi bu mesleğin emektarlarını işyeri sahibi yapacağız.” Hepsinden önemlisi belediyenin kazancı yok. Belediye bir kazancı olmadığını söyledi. Belediyenin kazancının sadece Düzce’yi güzelleştirmesi anlamında olduğunu ve yine özellikle Dr. Faruk Özlü ’ye bu konu ile ilgili teşekkür etti. Düzce’nin en büyük kangren yaralarından bir tanesine el bastı, dokundu, tedavi ve teşhis etti ve bu yolun çok güzel ilerleyeceğini söyledi.

460 civarında burada hak sahibi var. Para isteyen parasını alacak, işyeri isteyen işyerini alacak veya oradaki projeye isterse dükkânın hissesi oranında artı veya eksi değerlerle beraber yeniden orada sahip olacak. Sanayide hepimizin aracı var. Bu mesleğe gönül vermiş insanların bu meslekten ekmek kazanan insanların mücadele veren insanların hakikatten miladı çok büyük bir keyifle, mutlulukla, heyecanla karşılandı. Burada oda başkanlarının bu Düzce’deki irade ve idare sahiplerinin olaya vakıf olup bu uzlaşma bürosundaki yaklaşıma gelmelerini fevkaladenin fevkinde bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz.

Burada en güzel olaylardan bir tanesi de TOKİ veya bir devlet kurumu bir yerde kamulaştırma ve buna benzer projeler yaparken bunu kendisi vilayetlerde, belediyelerde birimler bunu neticelendiriyordu. Buradan tamamen profesyonel bir şirket var. Hak kaybı olmadan gerçek anlamda bir yapılanma düşünülmüş. Hak kaybı olmadan hak eden hak ettiği şekliyle beraber netice alabileceği şekilde bir anlaşma bir uzlaşma zeminini oluşturacak. Bu işte ehil insanların olduğu bir yapı var. Bundan dolayı da Dr. Faruk Özlü’ye bu esnaf teşekkür ediyor. Biz sahada insanlarla yaptığımız görüşmede bunun muhatap noktasında ve çözüm noktasında çok makbul ve makul olduğunu söylediler ve bir heyecan başladı. Küçük Sanayi Sitesi esnafları adına bir heyecan başladı. Bu heyecanlardan bir tanesinde de yeni dükkân sahibi olma heyecanı var. Yani bir esnaf, sanayi çalışanı usta bana dedi ki, “Arkadaş adam buradan dükkân almış. Ancak burayla hiçbir alakası yok. Ben 20 seneden beri dükkânın kiracısıyım bunun hiç sanayi ile alakası yok. Vakti zamanında bunu almış. Yani burada yapacağımız tadilat, genişlemede mutlaka önümüzde bir engeldi. Bu da bizim için de tarihi bir fırsat bundan faydalanacağız. Özellikle de bizim bu teşekkürümüzü iletir misiniz basın olarak ve esnafta da bu çok büyük heyecan verdi.”

Gelişmeleri göreceğiz. Tabii insanlar buradaki profesyonel olan uzlaştırma firmasıyla ilgili olumlu- olumsuz birçok şeyler gelişecektir. Ama enteresan olan şu hadise çok basit. Bizans biliyorsunuz Fatih Sultan Mehmet tarafından muhafaza altına alındığı zaman İstanbul’un entelektüelleri tartışıyorlar. Diyorlar ki melekler dişi midir, erkek midir? Düşman kapıda bize göre fetih ama onlara göre düşman. Düşman kapıda, surların etrafına gelmiş. Memleket elden gidecek entelektüel kısım, konuşan kısım diyor ki melekler dişi midir, erkek midir? Bunu neden söyledim bugün Düzce’nin hayati meselelerine el atmış. Bir İstanbul Caddesi’nde eleştirdik, eleştiriyoruz. İnsanlar da eleştiriyor. Millet Bahçesi’ni eleştirdik, eleştiriyoruz. İnsanlar da eleştiriyor bunun cevapları var. Fakat İstanbul Caddesi’ne girmek yürek isterdi bu yürek varmış demek ki Faruk Bey’de.  Çok mu başarılı? Eksik var mıdır? Vardır. İklim şartlarından, prosedür sürecinden hepsinden bir değerlendirme vardır. Ama bir şeyleri yapmak için mücadele var. Ancak bunu ben bir daha söylüyorum ve tekrar ediyorum zaman zaman da bunu söyledim. Dr. Özlü ’nün ekibindeki çalışan arkadaşlar lütfen başkanını iyi tahlil etsinler, iyi takip etsinler. Mutlak suretle en ince ayrıntılara kadar takip etsinler. Yani koşu çok hızlı koşuluyor çok güzel şeyler olması için mücadele veriliyor ve bu mücadelede de en az başkanları kadar işin riyaset makamı kadar heyecan, his ve çözüm odaklı hareket etmelerinde fayda var.

Burada bir tartışma daha var. Bunu burada kısa bir anekdot yapalım. Pazartesi enine boyuna bir tartışalım. Düzce’de bir okul var. Okul miadını doldurmuş artık. Yıkıldım, yıkılacağım diyor. Depremler atlatmış çok eski bir tarihte yapılmış bir okul. Ve okulun gerek bina ömrü bitmiş gerek farklı sebeplerden dolayı oradan taşınması lazım. Başka bir yere yapılması lazım. Nasıl Namık Kemal Okulu bir mezbelelik haldeyken şimdi en modern şekle kavuştuysa Düzce’deki İsmetpaşa Ortaokulu da bir değerlendirme. Ama bu siyasi bir malzeme haline geldi. Bunun arka planını pazartesi günü yorumlayalım. Bu konuya karıştırmayalım diyoruz.

İnşallah bugün başlayan 38 yıldır bitmeyen, 40 yıllık kani oldu mu yani dedirtecek kadar neticeler alınmayan mesele için başlamak ir işi bitirmek gibidir. Niyet hayır akıbet hayır olsun. çok güzel bir niyetle çok güzel bir proje ile Düzce’nin sanayi noktasındaki ve görsellik noktasındaki bu kanayan yarasına parmak basıldı. Bir adım atıldı. Allah utandırmasın. İnşallah esnafımız da çalışanımız da işçimiz de ustamız da mülk sahipleri de belediye de TOKİ’de bu işten en güzel şekilde, en hakkaniyetli ve hakikat şeklinde başarıyla çıkarlar. Allah hayır niyetlerde olan hiç kimseyi İnşallah utandırmasın. Pazartesi günü dediğimiz gibi bu siyasi malzeme haline gelen milletin derdinin olduğu okulla ilgili konuşacağız.