Düzce’de özellikle son 5 yılda haziran, temmuz ve ağustos aylarında yoğun şekilde görülen kuvvetli yağışlar sel ve taşkın afetlerini de beraberinde getirirken, bölgenin bol yağış alması beklenen sonbahar ayları adeta kurak geçiyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Düzce’de de tarımsal üretimi ve kışlık ekimleri etkileyen kuraklık hakkında basın açıklaması yaptı.

“Yağışlar mevsim normallerine göre yetersiz kalıyor”

Bayraktar, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iklim değişikliğinin etkilerinin son yıllarda kendini fazlasıyla gösterdiğini belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Sel, don, fırtına, aşırı yağış ve sıcaklık gibi doğal afetlerin yanı sıra kuraklık da hissediliyor. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün 2021 yılı raporunda sera gazı emisyonlarının, deniz seviyelerinin, okyanus ısısının ve okyanus asitlenmesinin rekor seviyeye ulaştığı ifade edildi. Rapora göre iklim değişikliği, dünya çapında soğuk ve sıcak hava dalgaları, aşırı yağışlar, seller, kuraklık, tropik fırtına ve şiddetli fırtınalar şeklinde etkisini sürdürüyor. Türkiye’de tarımsal üretim, iklimdeki bu değişimlerden her geçen gün daha fazla etkileniyor. Çiftçilerimiz de bu değişim ve farklılıklara uyum sağlamakta oldukça zorluk çekiyor. Yağışlar mevsim normallerine göre yetersiz kalırken, olması beklenen yağışlarda tarımsal üretim için beklenen aylarda gerçekleşmiyor. Kış aylarında bazı yıllar kar yağışı görülmezken, bazı yıllar normallerin üzerinde gerçekleşiyor. Ayrıca, son yıllarda sonbahar aylarında gelmeyen yağışlar, yaz aylarında sel ve su baskınları oluşturacak düzeye ulaşıyor. Artık tarımsal üretimimizi değişen iklime göre yeniden şekillendirmemiz gerekiyor. 2022-2023 yılı tarımsal üretim ve pazarlama dönemi ekim ayı itibarıyla başladı. Başta kışlık hububat olmak üzere, bazı baklagiller, kanola ve bazı sebzelerin ekimleri yapılıyor. Ülkemiz için temel ürünlerden buğday ve arpanın yer aldığı hububat ekimi, eylül ayının son haftası itibarıyla başlarken ülke genelinde ekimler ekim ayında yoğunlaşıyor. Ziraat odalarımızdan aldığımız bilgilere göre özellikle kuruda yetiştirdiğimiz ürünler için önemli bir faktör olan ekim ayı yağışları yetersiz kalırken, bu durum kuraklık riskini arttırdı. Sonbahar aylarında gerçekleşen yağışları artık eskisi kadar göremiyoruz. Ülkemizde değişen iklimin yeni özelliklerinden biri sonbahar yağışlarının yetersizliği ve sıcaklıkların normallerin üzerinde seyretmesidir.”

Son 52 yılın en sıcak 7. eylül ayı olarak kayıtlara geçti

2019 yılından bu yana eylül, ekim ve kasım aylarında yağışların normallerin altında gerçekleştiğine dikkati çeken Bayraktar, “2022 eylül ayı raporlarında da durum değişmedi. Eylül ayı yağışlarında mevsim normallerine göre yüzde 23 azalma görüldü. Yine sıcaklık verilerine bakıldığında 2022 yılı eylül ayı son 52 yılın en sıcak 7. eylül ayı olarak gerçekleşti. Normalin üzerinde gerçekleşen sıcaklıklar yağış alan toprağı daha hızlı kurutuyor. Ekim ayı yağışları oldukça yetersizken hava sıcaklıkları da çoğu ilde mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşti. Geçen yıl ekimde metrekareye 30,3 kilogram yağış düştü. Bu sene aynı dönemdeki yağış miktarı ise 30,8 kilogram oldu. Yağışlar, Türkiye genelinde normaline göre yüzde 38 azalırken, Akdeniz hariç tüm bölgelerde normalinin altında yağış kaydedildi.

Düzce’de kışlık ekimler için yeterli yağış gerçekleşmedi

Düzce’nin de aralarında bulunduğu 60 ilde kışlık ekimler için yeterli yağış gerçekleşmediğine dikkat çeken Bayraktar, “Birçok üreticimiz ekimlerini erteledi. Ekim yapabilmek için yağış bekliyor. Çiftçilerimiz çoğu ilde toprak tava gelmeden kuruya ekimini yaptı. Sulama imkanı olan ise sulama yaptı. Daha fazla beklemek istemeyen üreticilerimiz de yağış olmasa dahi, ‘tohum ambarda duracağına toprakta dursun’ diyerek bugünlerde ekimini yapıyor. Hububat ekiminin yapıldığı tarım alanlarında önümüzdeki günlerde beklenen yağışın gerçekleşmemesi durumunda tohumlarda çürüme riski oluşacaktır. Üreticilerimizin değişen iklime uyumlu üretim yapabilmesi ve gelir elde edebilmesi için değişen iklim koşullarına karşı üreticilerimiz desteklenmelidir. Kuraklık verim sigortasında devlet desteği devam etmeli ve prim miktarları arttırılmamalıdır. Çiftçimizin kuraklık verim sigortasına olan talebini arttırmak için hasar tespitleri hassasiyetle yapılmalıdır. Çiftçimiz kuraklık afetiyle karşılaştığında aldığı tazminat, zararını karşılamalıdır. Bölge bazında kuraklığa ve soğuğa dayanıklı tohum çeşitleri daha fazla geliştirilmelidir. Hastalıklara dayanıklı çeşitlerin de kullanım alanları yaygınlaştırılmalıdır. Basınçlı sulama imkanlarının arttırılması sağlanmalı ve sulama maliyetleri düşürülmelidir. 2022-2023 tarımsal üretim döneminin; verimli geçmesi için yağış almayan tüm bölgelerimizde en kısa zamanda yeterli yağışın alınarak, çiftçilerimizin bol kazanç sağladığı, kalite ve rekoltenin düşmediği bir yıl olarak tamamlanmasını temenni ediyorum.”