Son dönemde yaşadığı bunalımdan çıkamayan vatandaşlar çareyi yaşamlarına son vermekte buluyor. Düzce’de art arta yaşanan vakalar, durumun ciddiyetini bir kez daha gözler önüne serdi.  

Düzce aynı gece yaşanan intihar ve intihar girişimi olaylarıyla sarsıldı. Dün akşam saatlerinde Rasim Bedir Paşa Bulvarı’nda evinin balkonuna kendisini asarak intihar etmek isteyen 33 yaşındaki Birol K. isimli şahıs, yakınları tarafından son anda kurtarıldı. Bu olayın yankıları henüz sürerken bir intihar haberi de Gümüşova’dan geldi.

Gümüşova ilçesine bağlı Ardıçdibi Köyü’nde psikolojik sorunları olduğu iddia edilen Bahadır Altıntepe (36), kendisini asarak, yaşamına son verdi.

Geçtiğimiz hafta da Kiremitocağı Mahallesi Kardelen Sokak üzerinde faaliyet gösteren dondurma imalathanesinin sahibi 51 yaşındaki Ferda Gül iddiaya göre; yaşadığı maddi sıkıntılar nedeniyle kendisini başından vurarak intihar girişimde bulunmuştu. Gül halen hastanede yaşam mücadelesi veriyor.

20 Ağustos tarihinde ise Yığılca’ya bağlı Akçaören Köyü'nde 52 yaşındaki Orhan Çatur, fındık tarlasındaki bir ağaca boynundan iple asılmış halde ölü bulunmuştu.

Bu olayın üzerinden henüz 5 gün geçmeden Yığılca’ya mevsimlik işçi olarak gelen 17 yaşındaki Berkan G., fındık toplamak için bulunduğu Akçaören Köyü’nde bir dut ağacına asılı halde bulunmuştu.

Toplumu derinden sarsan ve sadece Düzce’de değil ülke genelin artış gösteren bu intihar ve intihara teşebbüs olaylarından sonra intihar düşüncesinin nedenleri masaya yatırılmaya başlandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2018 yılında 3 bin 161 kişi intihar etti. Bu da her gün ortalama 9 kişinin hayatına son verdiği anlamına geliyor. Psikiyatrik hastalıklar, sosyal nedenler, psikolojik nedenler, biyolojik yatkınlık, genetik yatkınlık ve fiziksel hastalıklar intihar vakalarının en başlı nedenleri olarak sıralanıyor.

YÜZDE 37’SİNİN SEBEBİ BİLİNMİYOR

Resmi kayıtlara bakıldığında, Türkiye’deki intiharların büyük kısmının sebebi bilinmiyor. 2018 yılındaki 3 bin 161 intihardan bin 155’i (yüzde 37) sebebi “bilinmeyen” olarak TÜİK verilerinde yerini aldı.  

İNTİHAR OLAYLARI KRİZ DÖNEMLERİNDE ARTIYOR

Kriz dönemlerinde intihar olaylarındaki artışa dikkat çeken uzmanlar, özellikle sosyo-ekonomik kriz dönemleri ve bazı kronik bedensel hastalıklar, özellikle kanser, ağır böbrek yetmezliği benzeri hastalıkların intihar riskini arttıran etkenler arasında olduğunu söylüyor.  İntihar girişimlerinde en önemli nokta da değişken kişinin yaşadığı “umutsuzluk” duygu ve düşüncesinin derinliği, şiddeti. Son dönemde yaşanan ekonomik bunalımın kişileri umutsuzluğa ittiği ve intihar davranışını tetiklediği biliniyor.

DEPRESYONDAKİLERİN YÜZDE 15’İ YAŞAMINA SON VERİYOR

İntihar eyleminin karmaşık bir insan davranışı olduğunu söyleyen uzmanlar bu eğilimin genellikle bir süreç sonucunda ortaya çıktığını belirtiyor. Depresyonun intihar üzerindeki etkisine vurgu yapan uzmanlar, anksiyete bozukluklarının, özellikle panik bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğunun intihar girişimleri riskini arttırdığı söylüyor. İntihar edenlerin yaklaşık yüzde 80’inde depresyon hastalığı bulunduğunu bildiren çalışmalar var. Öte yandan, depresyon hastalığı bulunanların yaklaşık yüzde 15’inin yaşamlarına intihar ile son verdikleri görülüyor. Dolayısıyla, depresyon hastalığının intihar açısından çok önemli bir risk etkeni olduğu anlaşılıyor.

NE YAPILMALI?

Her intihar eğilimi, düşüncesi ve intihar girişimi ciddiye alınması gerektiğini vurgulaya uzmanlar bunların bir “yardım çağrısı” olarak değerlendirilmeli ve gerekli uygun uzman yardımı alınması gerektiğini söylüyor. İntihar eylemlerinde bulunan kişilerin yaklaşık dörtte üçünün, son bir yıl içinde, bu konudaki eğilimlerini ve düşüncelerini en azından bir diğer kişiye söyledikleri biliniyor.

İntiharları önleme konusunda en önemli girişimlerden biri olası intihar eğilimlerinin intihar eyleminden önce saptanabilmesidir. Bunun için bilinen risk gruplarının değerlendirilmesi birinci adım. İkincisi, toplu yaşanılan ortamlarda (okullar, askeri birlikler, yurtlar, bakım evleri, huzur evleri vb.) çalışan görevlilerin, yani grup liderlerinin intiharın öncül belirtileri konusunda bilgi sahibi kılınmalarıdır. Üçüncüsü, gerektiğinde, nereden nasıl yardım alınacağının, riskin yüksek olduğu kişilerin nerede, nasıl bir tedaviye yönlendirileceklerinin bilinmesidir.