Öncü TV ve 100.2 Öncü Radyo ortak yayını ile cuma akşamlarının vazgeçilmez programı olan Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın hazırlayıp sunduğu “Kitabın Ortasından” programı, birbirinden farklı konu ve konukları ile Düzce’nin gündemine ışık tutmaya devam ediyor.

Düzce Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (DESOB) Başkanı Mustafa Kayıkçı, konuk olduğu programın “Nasıl İzah Edersiniz?” bölümünde siyasetten iş dünyasına, bürokrasiden yerel yönetime kadar birçok isimi değerlendirdi.

Kayıkçı, Ünsal’ın yönelttiği Düzce’nin yakından tanıdığı kişiler için şu yorumlarda bulundu:

“Öngörüsü yüksek bir kişi”

Dr. Faruk Özlü: Samimi, içten işini doğru yapmaya gayret eden, çalışkan, öngörüsü yüksek olan samimi bir insan. Emeğinden Allah razı olsun.

“Vali Dağlı Mücadeleci bir yönetici”

Zülkif Dağlı: Çok iyi bir insan, iyi çalıştık onunla, gayretli bir insan. Mücadeleciydi. Çalışarak gelmiş. Onunla da ilişkilerimiz çok iyiydi, çok beğenirim çok iyi bulurum. Allah sağlıklı ömürler versin.

“Milliyetçi, bölgesini çok seviyor”

Mustafa Koloğlu: Arkadaşımdır. Çalışkan, samimi. Nasıl diyeyim işini doğru yapan. Milliyetçi, bölgesini çok seven bir insan ve kendi şahsi oyları siyası oyları yüksek olan bir insan.  Böyle insanı Cumayeri takdir ederken ben ne diyebilirim.

“Dayı çocuklarıyız”

Ali Dilber: Beş dönem baro başkanlığı yapmış, tırnaklarıyla geleceğe yere gelmiş, tırnaklarıyla okumuş. Ali Dilber, benim öz be öz dayımın çocuğudur. Hala dayı çocuklarıyız. O taraf ayrı bir şey olsun, ama insan olarak tırnaklarıyla, yüreğiyle mücadeleci olarak belli bir yere gelmiş. İyi bir hukukçudur. Düzce’yi çok seven diğer hiçbir cemiyetten eksik olmayan yani yüzü kızaran bir insandır.

“BAYRAM ALİ KUBİLAY ÇOK SEVDİĞİM BİR İNSAN”

Bayram Ali Kubilay: Çok severim kendisini. Düzce için o da çok faydalı, çok kazanımlı, bazen abi, bazen kardeş gibi rolleri olan, çok sevdiğim bir insan.

“ACAR İŞİNİ ÇOK DOĞRU, DÜZGÜN YAPAN BİRİ”

Ferhat Acar: Samimi, iş dünyasına gelen çeşitli fabrikalarda çeşitli holdinglerde CEO yardımcılığı yapmış. Böyle bir insan olduğunu biliyorum, çünkü çok çalışkan. Mücadeleci ve Düzce’ye bizimle beraber esnaf teşkilatıyla ve ticari sanayi odasıyla da diğer kurumlarla da halkla da iç içe olan bir insan. İşini çok doğru, düzgün yapan biri.

“Biraz daha gayretli olmasını istiyorum”

İlhami Caboğlu: Vallahi başarılar diliyorum, ama siyasette ya da kamuoyunda biraz daha gayretli olmasını isterim ve beklerim.

“Entelektüel”

Kenan Varol: Düzce’nin bilmediği bir şey söyleyeyim. Ben çok severim, babası beni ona abi diye söylemiştir. Ben onun abisiyim. Ve nasıl diyeyim başkanın dediğini tekrarlayacağım ama gerçekten entelektüel ismini hak eden, iyi bir akademisyen. Sorun çözmekte, planlama yapmakta, öngörüleri çok yüksek, böyle çok bedava işleri konuşmayan, çok öyle ufak tefek işlerle hiç uğraşmayan birisi. ‘’Benim Düzce’m Düzce gibi olsun, benim de şu çorbada tuzum olsun diyen, işinin başından hiç ayrılmayan ki ona ihtiyacı olmadığı halde söyleyeyim öyle zenginlik nedir onu bilmeyen, çalışkan, insancıl, mücadeleci, herkesin yanında olan, ufağına, büyüğüne aldırmayan samimi bir dostumdur, kardeşimdir.

“Keleş çalışkan bir başkandı ”

Mehmet Keleş: Düzce’miz paramparça durumdayken, Düzce’de binalar yokken bile, yolları yapan kaldırımları yapan, alt yapıları tamir eden, bu memlekete hizmet etmiş, çalışkan bir belediye başkanı. Önce işi yapardı sonra kamunun peşine gelirdi.

Samimi bulduğum hem iyi bir zanaatkâr”

Ali Alemdar: Ali zaman zaman fevriliğiyle tanınmış ama dürüst gerçekten yüreği temiz bir insan. Bizim de çok çatıştığımız zamanlar oldu ama ben onun çayını içtim, o benim çayımı içti. Samimi bulduğum hem iyi bir zanaatkâr hem siyaset zamanında iyi şeyler yapmış, Düzce’de de iyi şeyler yapılsın diye onları destekleyen ve konuşurken de kimseden çekinmeyen bir adamdır.

“Gayretli ve çalışkan”

Tuncay Şahin: Tabii ki Tuncay Şahin kardeşim ticaret odasına girdikten sonra belki bu kadar beklemiyordu buranın yükünü ama yük üst üste geldi. Gayretli, çalışkan. Zaten iç içe olduğumuz için biliyorum. Mücadeleci bir insan.

Onunda eksikleri oldu ama öğrendi”

Ertan Taşlı: Ankara doğumlu, 17 yaşında Düzce’ye gelmiş ama kökü Düzce. Kendi, ailesi, köyü, izi burada. Babasının memuriyetinden dolayı Ankara’da doğmuş. Allah bu mücadelesiyle ona bir yer nasip etti. Şu anda Türkiye Kredi Kooperatifler Merkez Birliği’nin başkan yardımcılığına kadar geldi.  Bizler zamanında tabii bu seçimlerde falan yan yana durmazsanız Düzce bir avuç bir yana gelinmiyor. Gerçekten hak ederek bir yere geldi. Onunda eksikleri oldu ama öğrendi. Bizim de eksiklerimiz oldu evet. Düzgün bir kardeşim, başarılarının devamını diliyorum. İnsan olarak da seviyorum.

“Düzce’ye hizmetleri geçmiş bir insan”

Fevai Arslan: Kardeşim beni buradan affetsin, “Geleceğim” dedim gidemedim. Ziyaretine gitmek istedim. Tabii Düzce’miz de milletvekilliği yapmış, gücü kadar gayret etmiş, şu anda da genel müdürlük noktasında da beğenilen, çalışkan ve Düzce’ye hizmetleri geçmiş bir insan.

“Vali Atay’ın insanlığı gerçekten çok yüksek”

Cevdet Atay: Ben samimiyetimle şunu söylemek istiyorum; insanlığı gerçekten çok yüksek. Yani valilik bir sanattır, valilik kolay değildir. Düzce’de yapması gereken işler için çok üstün hizmet eden iyi bir devlet adamıdır.

Ahmet Mutlu iyi bir insandır, bu memlekete faydalı bir insandır

Ahmet Mutlu: Ben onun yüreğini seviyorum. Ahmet Mutlu iyi bir insandır, gayretli bir insandır ve bu memlekete faydalı bir insandır.

Tıp Fakültesi’ni Düzce’ye kazandıran çok iyi bir milliyetçi”

Necmi Hoşver: Benim için Necmi Hoşver deyince akan sular durur. Düzce’ye tıp fakültesini kurmak için onaylanmış bir belgenin altına Düzce Tıp Fakültesi yazıp da Üniversitesi olmadan Tıp Fakültesi’ni Düzce’ye kazandıran çok iyi bir milliyetçi, çok düzgün bir sevil Düzceli. Bu yüzden benim için Necmi abi deyince akan sular durur. O bizim abimizdir, Allah ona sağlıklı uzun ömürler versin. Ben onun Düzce sevdasına hayranım.

“Bir ailenin içinde huzursuzluk çıkartmak kimin işine yarar”

Öte yandan Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, “Siz 15-16 senedir Düzce Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’nin başındasınız. Yine uzun yıllardır bütün odaların başındaki oda başkanları koltuklara oturdu, kalkmıyor. Allah hayırlı uzun ömür versin, bilgi, tecrübe mutlaka önemli de ölünceye kadar burada mı oturacaksınız?” sorusuna Kayıkçı, şu yanıtı verdi.

“Beni arkadaşlar istediği sürece buradayım. Ben bu işi para ile yapmıyorum, maaş da almıyorum. Bilgiyi sokağa atmak yanlıştır. Aslında Türkiye’ye hizmet etmiş ve emekliye ayrılmış emekli valiler ve bürokratlara iş verilmesi lazım, bunların tecrübelerinden yararlanmak lazım. Yani bunların emekliliklerinde kahvede okey oynamaması lazım. Bu bilgi bu kafada varken, bu bilginin ziyan olmaması lazım. Tecrübe paranın satın alamadığı bir şeydir. Hangisi doğru ise bir onu yapmak zorundayız. Tamam, bizim bir ailemiz var ama Türkiye’nin hepsi bir ailedir. Bir ailenin içinde huzursuzluk çıkartmak kimin işine yarar? Ben DESOB kurumunu öyle bir hale getirdim ki, oda başkanlarının tamamı ben olmasam da DESOB’u aynı şekilde yürütür. Kurumsal mana hiçbir şey yok. Çünkü her şey oturmuş. Her şey zaten bakanlık tarafından denetlenir ve mecbursunuz. Tamam, ben burada oturuyorum, rahatsız olan varsa buyursun gelsin, kendisi otursun o koltuğa.” cevabını verdi.

HABER: Savaş ARI