‘Coğrafya kaderdir.’ derler ya bu coğrafyada bir sel felaketi yaşadık. Gölyaka’da hayvanlar telef oldu, tarımsal alanlar telef oldu, binalar yıkıldı. Bir kepçe operatörü dışında çok fazla can kaybı vermedik, Allah onun da mekânını cennet eylesin, şahadet mertebesine ulaşmış bir insan. Çünkü devletini, milletini, insanlığı kurtarmak için asker gibi mücadele verirken, Mevla ona şehadet makamını nasip etti, ona da Allah rahmeti ile muamele etsin. Seli yaşadık, sel ile beraber susuzluğu da yaşadık. Düzce’de bir susuzluk yaşadık. Bunun üzerinden herkes bir şeyler söyledi. İki konuya değinmek istiyoruz. Sel bu memleketi yıktı, suyun gücü üzerine hiçbir gücün olmadığını gördük. Yollarımız yıkıldı, bir dünya sıkıntı yaşadık. Şu anda kısmen ulaşılan köyler var yollar var. 14-15 kilometrelik yollar gitti. O esnada sayın tarım bakanımız, ulaştırma bakanımız, içişleri bakanımız geldi. Bize özgüven verdi, devletin şefkatli elini gösterdi. Helikopter ile gezdik baktık. Şimdi iş geliyor icraata. Burada çok büyük bir hasar var, çok büyük bir tamirat var. Devlet Su İşleri’ne bağlı derelerin tahkimatları yapılarak bir dahaki sel felaketlerine karşı tedbir alınmalı, yıkılan köprüler yapılmalı, yollar yapılmalı. 2023’te seçim var, bu mağduriyetler giderilmeli. Bunun için bir mücadele var. Önümüzdeki günlerde yapılan istişarelerden sonra Düzce tek ses, tek nefes şeklinde Ankara’ya giderek, bu meseleyi en üst seviyede neticelendireceğine inanıyoruz. Fındık meselemiz de var; inşallah bu heyet Ankara’ya gittiğinde fındık iler ilgili güzel bir netice ile dönerler.

Düzce’de sular kesildi, ana hatlar koptu gitti, ne oldu burada? Belediye Başkanı Faruk Özlü iki gün uyku uymadı, mücadele verdi. Serum takarak ayakta kalmaya çalıştı. Gecenin bir yarısında Gölyaka’ya hayvanlar kurtarılmaya gidildi. Baktığınız zaman, o mücadelenin içinde çok büyük bir fedakârlık var. Belediyenin su işleri müdürü, belediyenin fen işleri müdürü, belediyenin tüm çalışanları gecesini gündüzüne katıp, Düzce’ye su basmaya çalıştı.

Fakat 40 yıldan beri müdahale edilmeyen şehir merkezindeki ana borular ve tahliye boruları patır patır patladı basınçtan. Bu patlamanın nedeni ne? Alt yapı yok. Memlekette her şeye yatırım yapılırken alt yapıya da yatırım yapılsaydı, bu insanlar bu mağduriyeti yaşamazdı. Arıtma deposundan şehir merkezine su basıldığında, suyun yüzde ellisi kayboluyor. Niye? Alt yapı bitmiş bir vaziyette. Şerrin içinden hayır doğar ya; Düzce’ye yapılaması gereken alt yapı yatırımı ve Devlet Su İşleri’nden planlanan ve maliyetleri yüksek diye iptal edilen ihale ve yapı yeniden kazandırılacak.

Gelelim bu hadiseleri anlatma, anlama ve topluma yansıtmaya. Belediyenin bir basın birimi var, bir de belediyenin başkan yardımcıları var. Cengiz Tuncer çok iyi bir beyin cerrahıdır. Bugün piyasada bir özel hastaneye gitse; 100 bin liradan aşağıya maaş almaz. Ama 15 bin liralık belediye maaşıyla çalışıyor. Yine belediyede Hüdaver Gösterişli Başkanvekili oldu, ama başkan yardımcılığı koltuğunda oturuyor maaş almıyor. Yani bunlardan şöyle bahsetmek istiyorum. Yetkili etkisiz, etkili yetkisiz. Ama bir basın birimi vardı! Vardı diyorum; basının başındaki hanımefendi, (kendi başını bağlayamayan gelin başı bağlarmış hesabı) kendi basın biriminde o başkanın, o belediye çalışanlarının hallerini gerek hikâye, gerek anatomi, gerek farklı algılarla basına servis edip de oradaki mücadeleyi anlatmak yerine, yine belediyeyi yönetmeye kalktı. Yazık oldu.

Kendi alanında iyi olan bir ismi, Faruk Özlü basının başına getirmiş. Üzeyir Yiğit diye bir arkadaşımız hayırlı olsun. Memlekete, millete faydalı olur inancındayız.

Ama burada tek bir şeyi çok önemli olduğu için vurgulamak istiyorum. Herkes kendi önündekine baksın. Herkes kendi işini en iyi yapsın. İşte bu mücadele verilirken, tabiri caiz ise bu hassasiyetler, bu dengeler siyaset adına, insanlık adına, topluma algı olarak sunulmadığı için, geldiğimiz noktada bir başkanı serum yiyerek tedavi edilip, ayağa kalkınca da “Bu su verilinceye kadar uyumayacağım.” anlayışını, heyecanını, mücadelesini anlatamayan bir basın biriminden bahsediyoruz. Bir de yevmiyeli basın var… Yevmiyesine göre methiyeler düzen, yevmiyesine göre olumsuz yazanı da var. Tabiri caizse, memlekette öyle bir hal içine girilmiş ki, at izi it izine karışmış bir vaziyette devam ediyoruz.

Bu konudan şuraya geleceğim; sel, susuzluk ve isimlerden bahsettikten sonra, siyasette bir saat uzundur, iki sene kısadır. Ama bunun bir dengesi var. İnsanları mutlu etmek için yapılan siyasetle, insanlara eser bırak için yapılan siyaset hemen anlaşılmaz. Siyaset insanları mutlu etmek adına yapılırken, eser bırakmak adına yapılmalı. Derdi bu olmayanların, derdi makam, mevki, yetki olduğu zaman yaşadığımız sonuç, çıkarttığımız ders ortada. Onun için inşallah bu mübarek cuma gününde sellerde yaşadığımız, felaketlerin bir an önce yerel dinamiklerin harekete geçerek ve Ankara‘nın veya oranın buranın değil, yerel dinamiklerin kontrolünde gerek finansı, gerek icrası bu şekilde olursa bu yaralar sarılır. Yoksa kimse sayın valinin iyi niyetine, milletvekilinin muhabbetine, il müdürünün söylemine bakmaz. Bu hizmet, bu yaklaşım, bu çözüm seçim de kaybettirir, seçim de kazandırır. Ama şunu unutmamak lazım; belediye başkanları dâhil olmak üzere, il müdürleri dâhil olmak üzere, valisi dâhil olmak üzere, efendim bütün birimler dâhil olmak üzere, iktidarın nimetiyle, iktidarın gücüyle bu siyaset ve hizmet yapılıyorsa işte o zaman bu iktidarın daha ileriye gitmesi için bu hizmetlerin ve mücadelenin daha bilinçli yapılması lazım. Ben öyle düşünüyorum. Birçok insanın da böyle düşündüğüne inanıyorum. Yeni Yorumlu-yorum da görüşmek üzere…

Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:

YouTube: https://www.youtube.com/watch?v=sVMBX0frvJk