DÜZCE’DE KRİZİ YÖNETEMEYEN İL BAŞKANI VAR

Abone Ol

Efendim bugün 23 yıl önce AK Parti kuruldu. 23. yaş yıldönümü. 23 yılda bir çeyrek asır, aşağı yukarı bir nesil yetişti.


AK PARTİ’NİN 23. YAŞI KUTLU OLSUN


Devletin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'den daha çok iktidarda olan AK Parti'de bir nesil yetişti 23 yaşında. Bu 100 gençten kaçı AK Parti misyonunu, görüşünü, vizyonunu, bunu benimsedi bilmiyoruz ama yetişen nesle baktığımızda babasına ve anasına saygı duyan, imanlı, ihlaslı Asım'ın neslini görebiliyor muyuz, göremiyor muyuz? Bunu sahada görüyoruz, yaşamının içinde görüyoruz ama gördüğümüz bir şey var. 23 yılda Türkiye eski Türkiye olmadı. Geleneğiyle, göreneğiyle, milliyetiyle, maneviyatıyla birçok aşamadan geçti. Sonuç ortada.


23. yaşı kutlu olsun dedik.


BİLGİNİZ OLSUN Kİ FİKRİNİZ OLSUN


Tezcan Solmaz bizim gazeteci arkadaşımız geçen gün bir paylaşım yapmıştı. Paylaşımda da Düzce'de siyaset noktasında yaptığımız değerlendirmeler neticesinde AK Parti İl Başkanı Hasan Şengüloğlu'nu etrafındaki arkadaşlar savunuyorlar partiden. “Yanındayız, arkasındayız.” diyorlar. Gayet de doğal, güzel. Ancak Tezcan diyor ki aslında Tezcan demiyor ama Tezcan malumun ikrarını yapıyor. Bir metin var, tek bir metin ve herkes hep aynı metni paylaşıyor. İşte saldırı. Kimse kimseye saldırdığı yok. Ancak burada şu var. Bilgin olacak ki fikrin olacak. Adama sorarlar. Yani bununla ilgili söyleyeceğiniz iki kelimeniz, vizyonunuz yok mu arkadaş? Yani hazır metni niye kullanıyorsunuz? Bindirilmiş kıtalar gibi diye bir tespit yapmış. Evet, ben de aynı şeyi düşünüyorum. Zaten okuyanlar da aynı şeyi düşünüyor. Düzce'de il başkanlığı krizi yok. Krizi yönetemeyen bir il başkanı var. İl başkanlığı krizi yok. Kriz kendi kendine çıkmadı da, kriz yönetilemediği için kriz ortaya çıkıyor.


BEKLENTİSİ OLANLAR, MUTSUZ OLURLAR


Şöyle bakıyorsunuz, ya beklentisi olanlar mutsuz olurmuş. Beklentisi olanlar, menfaati olanlar, mesela sayısı 300 küsür olan sosyal yardımlaşma kapsamındaki bir öğrenciye bütün kırtasiye masrafını karşılayanlar destek oluyor. Ramazan ayında veya diğer değişik kurumlarda, birimlerde neyse fırınından ekmeğini satanlar sahip çıkıyor ama vatandaş ne yapıyor ve netice itibariyle efendim arkadaşlar diyorlar ki sen bunu niye bu kadar dillendiriyorsun? Dillendirmiyorum. Siyasette ve riyasette boşluklar olduğu zaman bunlar değerlendirilir. Demek ki o kadar çok boşluk var ki, dile geldiği zaman bu krizlere sebep oluyor. Siyaset çok önemli.


SİYASET AKADEMİSİ KURUYORUZ


Şimdi bir oluşum içine girdik. Bu oluşumda da siyaset akademisi. Düzce'de siyaset akademisi. Siyaset nasıl yapılır, nasıl yapılmaz? E bu nasıl olacak? Kim en iyi? Buraya kim ders verecek?


NASIL ‘ELENDİLER, EDİLDİLER, İNDİLER’ ANLATSINLAR


Mesela Mehmet Keleş. Yerel yönetimler konusunda zaferi de görmüş, hezimeti de görmüş bir adam ama en son hezimeti görmüş. Niye gördüğünü anlatsın. Mesela Osman Çakır milletvekilliği yaptı. Genel anlamda milletvekili, il siyasetindeki başarı ve başarısızlığın nedenlerini anlatsın. Mesela Beyköy Belediye Eski Başkanı Osman Başkan (Osman Kılıç). Evet bu, bu kadar büyük bir hizmetle nasıl toprağın dibine girdiğini anlatsın. Örneğin Akçakoca Belediye Başkanı Okan Yanmaz, eski başkan tabii bunlar da, nasıl efendim kaybettiğini, ezildiğini, üzüldüğünü, yoğrulduğunu anlatsın. Örneğin Yığılca, Muzaffer Yiğit. Nasıl böyle un gibi elendiğini anlatsın ama bunları anlatsın ki, siyaset noktasında insanlar bir birikimlere gelsin. Mesela Mustafa Keskin, mesela Hikmet Keskin… AK Parti'nin il başkanları. Metin Büyük örnek diyorum. Yani il başkanlığı yapmış da oradan koltuktan indirilmiş adamların bu memleketin siyasetine katacağı çok şey var. Öğrenilecek çok şey var. İşte bunun için bir siyaset akademisi kurup, bu siyasette en çok tecrübe edinmiş, bir makama gelmiş, makamdan indirilmiş. Nasıl indirildi? Nasıl bindirildi? Nasıl edildi? Nasıl eğlendi? Bunları ders olarak anlatırsa bizim siyaset adına gerek il bazında, gerek ilçe bazında, gerek yerel yönetim bazında söyleyeceğimiz fazla boşluk kalmaz. Düzce'de çok boşluk var. Onun için bir siyaset akademisi ve bu siyasette, bu sabah ayazında kavrulanlarla, yaz sıcağında kavrulanları şöyle bir neden, ne yapılması lazım? Hani kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmazmış derler ya. Onun için onun gibi bir siyaset akademisinin gerekli olduğuna inanıyorum. Yakında bununla ilgili daha çok şey söyleriz.


PROJESİNİ BİLE YAPAMADINIZ, ADAMLAR BİNAYI DİKİYOR


Düzce Ticaret ve Sanayi Odası’nın Hastane Caddesi üzerindeki alanına yeni bir bina yapılacak. Ticaret ve Sanayi Odası'nın binası yapılacak. Fakat proje alanla uyumsuz çizilmiş. Yani alanla proje uyumsuz koduyla, ölçüsüyle neyse bilimsel anlamdaki izahı neyse ve bunun parasını da ödedi Ticaret ve Sanayi Odası. Bu proje kullanılmadı. Yeni bir proje çizildi.


Bu işin daha bir projesini becerememişsiniz, projesini. Bu projeden kazanılacak olan parayı da aranızda nasıl bölüştünüz bilmiyoruz ama hani nasıl olduysa kullanılmayan bir proje bu ve bugün Erdoğan Bıyık diye bir beyefendi çıkmış. Ticaret ve Sanayi Odası’nın başında eğrisiyle, doğrusuyla, günahıyla, sevabıyla başkanlık yapıyor. İstenmemesine rağmen çıkılmış. Bazı siyaset mekanizmalarının hala kabullenmediği bir ticaret odası başkanı ve arkasında İbrahim Canpolat gibi hakikaten risk alan, ticarette başarılı, Metin Şişman gibi bir komisyon kurulmuş. İnşaat komisyonu. Bu komisyon elini taşın altına koymuş, riski almış, etmiş-eylemiş, hamurunu, suyunu vermiş, yoğurmuş, etmiş, işi ortaya koymuş.


HEYKELLERİNİ DİKİN


Erdoğan Bıyık da buna irade gösterip bir eser çıkıyor ortaya. Heykelini dikmeniz lazım Erdoğan Bıyık’ın, İbrahim Canpolat'ın ve inşaat komisyonundaki diğer arkadaşların. Memlekete bir tane bina kazandırıyorlar. Niye yapmadınız bu zamana kadar? Niye yapılmadı bu bina? Efendim şöyle olmuş, böyle olmuş. Ya bırakın hikayeyi. Önceden niye olmamış? Şimdi nasıl oldu? İşte Allah bir kere nasip edecek. İki, sen de irade göstereceksin. Külli iradenin vermiş olduğu iradeyi cüzi iradenle yön vereceksin. Netice itibariyle hani Erdoğan Bıyık orada bir teşekkür yazmış. Niye teşekkür yazdı? Heykelini dikmeniz lazım o ekiple beraber. Ticaret ve Sanayi Odası’nda bu isimlerin yıllardan beri o binada kalmıştı. Memlekette iş yapana kelek üretme çiftliği olmayacağız. İş yapana sahip çıkmamız lazım. Faydalı olana sahip çıkmamız lazım. Bugün Erdoğan Bıyık ve o inşaat komisyonu bir mücadele veriyor. Aslında işin arka mutfağında inşaat komisyonu var. Bunlar bu iradeyi koymasa, bu riski almasa bu iş olmazdı. İşte gönüller bir olduğu zaman samanlık seyran olurdu diyor ya. Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki bu tartışmada veya bu yakıştırmada herkes ektiğini biçsin.


Yani memlekete bir sabah çiği kadar faydası olmayan adamlar, yağan yağmurun sebebini arıyorlar. E sizin ona aklınız yetmez. Yetmediği gibi de herkes haddini bilsin. Aklının, fikrinin olmadığı yerde bilgisi olmaz kimsenin. Önce fikrin olacak ve bilgin olacak. Bilgin olmadan fikrin olmaz. Yani bilgisi olmayan, fikri olmayan, bir baltaya sap olamamış, iki öküzün önüne bir samanı paylaştıramayan adamlar milyarlık-milyonluk yatırımlarla ilgili fikrini söylüyor. Sen ne yaptın bugüne kadar? Hangi ticareti yaptın? Hangi sivil toplum mahallesinde muhtar, tabiri caizse oturduğu sitede yönetici olamayan adamlar her şeyden çok biliyor. Hani cahil olmak ne güzel diyor. Her şeyi biliyorsun.


Allah inşallah bilgisi olan, bilgisiyle beraber fikri olan idarecilerle bizleri ölmeden kavuştursun.

KÖŞE YAZISININ VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN