DÜZCELİ MÜTEAHHİTLERE NEDEN DAVETİYE GÖNDERMİYORSUNUZ?

Abone Ol

BU MİLLET YAPTIKLARINI UNUTMAYACAK

Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'in ölüm yıldönümünün 87. yılı. 87 yıl önce bugün Gazi Mustafa Kemal ahirete intikal etti. Erbakan Hoca bir gün 10 Kasım'da Anıtkabir’i ziyaretinde “Büyük Aziz Atatürk, bu millet yaptıklarını hiç unutmayacak” dedi.

Bugünlerde de bir tartışma var. İzmit, yani Kocaeli'de bugün mevlid-i şerifler okutuldu. Öğle namazına müteakip, niye okutuldu niye okutulmadı tartışıyoruz; tartışmayalım artık. Gazi Mustafa Kemal yattığı yerde ruhu şad olsun. Bu memlekete kattıkları vardır; doğrudur. O günkü şartlarda yapamadığı vardır, yaptığı vardır. Ancak ne tartışılmaz bir boyutta ne de tartışılır bir boyutta değil. Devletimizi kuran, bu millete bu günlerin altyapısını kuran bir devlet adamı olarak Allah amelleriyle, yaptıklarıyla muamele eylesin. Çünkü kimse Allah'ın özel kalem müdürü değil.

CAMİLERDE DUA İSTEYEN ATATÜRKÇÜLER NASIL DUA EDİLECEĞİNİ SİZ GÖSTERİN

Mevlitler okundu. Atatürkçü Düşünce Derneği üyeleri oraya gitti mi gitmedi mi; gidecekler mi gitmeyecekler mi bilmiyoruz. Özellikle de cuma hutbelerinde veya bu dini günlerde Gazi Mustafa Kemal'e ‘dua okunmadı, hatırlanmadı’ diyenler nasıl hatırlatılacağını bir yapsınlar da bir görelim bakalım ne kadar bu işlerle meşgul olmuşlar. Onlar başlasın. Mustafa Kemal Atatürk'ü sevenlerin çoğu camilerde, ibadetlerde, mevlitlerde, dualarda milletin önüne geçsinler. Bu iş böyle yapılır; böyle olması lazım. Olmayana veya olana eleştiri yapmanın bir anlamı da yok.

DÜZCELİ MÜTEAHHİTLERE NEDEN DAVETİYE GÖNDERMİYORSUNUZ?

Şimdi gelelim Düzce'ye. Düzce Milletvekili Sayın Ercan Öztürk beyefendi bizi ziyaret etti. Kendisine ve ekibine teşekkür ediyoruz. Merkez ilçe başkanıyla beraber ve medyadan sorumlu meslektaşımız Asu Hanım'la beraber ziyaret ettiler. Şimdi orada da gündeme getirdim; burada aleni söylüyorum.

Düzce Belediyesi, Düzce İl Özel İdaresi, Düzce Üniversitesi ve bunun akabinde bütün kurumlarda devletin millete hizmet noktasında bir ihale mekanizması var. Fakat bu ihalelere bazen davet mektubu gönderiliyor. Yani prosedür doğrudur; yasaldır. Fakat A, B, C, D, E diye gidiyor bu müteahitlerin iş bitirmesine göre karneleri. Düzce Üniversitesi'nde geçtiğimiz zaman diliminde bir ihale yapıldı. Özel idarede ihale yapılıyor. Düzce Belediyesi bir ihale yapıyor. Fakat Düzceli müteahitler bu ihalelere davet edilmiyor.

Düzceli iş insanları bu davet usulü ihalelerden bahsediyorum. Kimi davet ediyorsunuz? Hep dışarıdan. Nasıl yapıyorsunuz bilmiyorum; ama Düzceli iş insanları, Düzceli müteahitlerin karnelerinin etkisi ve yetkisi boyutunda niye bu ihalelere davet edilmiyor? Sebep ne ben anlamıyorum. Bu konuyla ilgili ilgililer bir düşünsün; siyasetçiler bir düşünsün. Düzcespor olur; Düzce'nin iş insanlarına, müteahitlerine gidilir. Düzce'de bir hayırseverlik işi olur; bir organizasyon olur; bu müteahitler ve iş insanları bu işlere dahil edilir. Düzce'de Müteahitler Birliği açıklama yapsın ben eksik konuşuyorsam. Acaba bu davet usulü ihalelere Düzce'nin iş insanlarından, müteahitlerinden karnesi yeterli olanlar niye davet edilmiyor? Soru bu.

Bu sorunun karşılığında muhatapları cevaplayabilir; ama işin sonunda, günün sonunda bir yerlere yardım ve yaşam içinde Düzceli iş insanlarına gidiliyor. Bir dert olduğunda, bir çare arandığında. Peki ihalelere niye çağrılmıyorlar bunlar? Davet niye edilmiyorlar? Ben burada çok şey düşünüyorum. Çok şey düşündürüyor bu uygulama. Müteahitler Derneği bu konuyla ilgili bir açıklamasını yapsın.

Şu ekonomik krizde, ülkede ciddi sıkıntı var. Millet, “50 yıldır görmediğimiz iş dünyasında böyle bir sıkıntı görmedik” diyor. Doğruluk payı var mı? Var. Biz de bunu yaşıyoruz. Hepimiz yaşıyoruz. Ancak burada bir ekmek var, bir kazanç var. Düzce'nin insanından, Düzce'nin müteahitinden ‘niye gelmiyor’ dediğiniz zaman Düzce'nin sahibi yok. Bu işleri koordine edecek insanlar yok. Bu işlere gönül koyacak insanlar yok. Ha, bedava olmasın tabii; mutlaka bir yasal karşılığı olsun, ekonomik karşılığı olsun. Biz bunların hepsi açılsın demiyoruz; zaten açılması da mümkün değil. Ama işin özünde Düzce'nin parası Düzceli'de kalsın. Düzce’nin işini Düzceli yapsın. Bu konuda bir duruş sergilensin.

Her yerde imkanlar var, fırsatlar var. Ama bu fırsatlar niye Düzce'nin insanın da değil? İşte soru işareti bu. Dışarıdan bulduğumuz insanlar, dışarıya davet mektubu gönderdiğimiz insanlar veya iş insanları, müteahitler daha mı ehil? Ne özellikleri var? Ne gibi bir uygulamaları vardı ki bunlar cazip hale geliyor? İşin özünde bu var; sorduruyor adam. Hani şeytan adamın kulağına ezan okurmuş misali.

Bir de şu var: Biz Düzce'de gerçek anlamda bir Düzcelilik ruhunu koyabilirsek bunları konuşmuyor oluruz. Bu soruların cevabını kamuoyu merak ediyor. Biz de merak ediyoruz.

BANA BİR SOYGUN YAZ FİLMİNİN SENARYOSU BİTMEK ÜZERE

“Düzce'de bana bir soygun yaz” senaryosu veya bir giriş bölümü bitti. Gelişmeler başladı; sonuca doğru gidiyoruz. “Bana bir soygun yaz” filmi senaryosu bittiği zaman zaten çekimlerine başlayacağız. Galasında da hep beraber oturacağız. Bu çok önemli aslında. İşte benim biraz önce işaret ettiğim konunun bir yansıması.

KÖŞE YAZISININ VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN