Birbirinden farklı konu ve konukları ile Düzce’nin gündemine ışık tutan, Öncü TV ve 100.2 Radyo Öncü ortak yayınıyla geniş kitlelere ulaşan “Kitabın Ortasından” programı, ilgi ile takip edilmeye devam ediyor. Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın hazırlayıp sunduğu Kitabın Ortasından programının Cuma akşamı yayınlanan son bölümüne, 9 Mart tarihinde 2’nci kuruluş yıldönümünü kutlayan DEVA Partisi İl Başkanı Murat Caymaz konuk oldu. Caymaz’ın Türkiye ekonomisi ve Düzce’nin gündemi ile ilgili konulara değindiği Kitabın Ortasından programını, gerek Öncü TV ekranlarından, gerek radyoları başından ve gerekse Öncü Sosyal Medya ağları üzerinden binlerce kişi takip etti.

“Kadrolarda düzgün insanlar olmadığı için ekonomi kötü”

Son dönemlerde gelen zamları ve Türkiye ekonomisi üzerine konuşan Caymaz, ekonomik sorunların ortak akıl ile istişarelerde bulunarak çözülebileceğinin altını çizerek, “Çözüm çok basit, biliyorsunuz 2021 yılında yine çok büyük bir kriz vardı. AK Parti’nin o tarihte almış olduğu yönetici kadroları, bu işi hep birlikte ortak akılla, istişare ile düzeltiler.  Bu gün o istişare ortamı kalmadı ki. O dönem başarıyı sağlamış ekipte kim var bugün? Kimse yok. Veya o günkü bürokrasi kadroların kimler var? Yani AK Parti’yi AK Parti yapan, çalışkan ortak akıl bugün yok. O nedenle AK Parti bu duruma geldi. Bunun başka bir açıklaması var mı? İstişare olursa elbette, ekonomik sorunlar çözülür. Bütün yönetimlerde önemli olan ortak akıldır zaten. Benim mesela farklı alanlarda şirketlerim var, ama her kararı ben almıyorum ki. Şirketlerimin müdürleri var, arkadaşlarımız var, bir karar alınırken bunlarla istişare ediyoruz. Bazen benim yanlış gördüğümü, onlar doğru görüyor. Bu böyledir zaten. Kaldı ki, 84 – 85 milyonluk bir ülke yönetiyoruz, tüm paydaşlarla birlikte yönetmek lazım. Yeri gelecek, muhalefetin de sözünün dinlenmesi lazım, muhalefetin de fikirlerinin alınması lazım. Genel Başkanımız Sayın Ali Babacan’ın Bakanlık yaptığı dönemde, ekonomi politikaları oluşturulduğunda, muhalefetin kanadını da toplardı. Böyle olursa işler düzgün yürür. Şimdi mesela kadrolarda işi düzgün yürüten arkadaşlarımız olmadığı için durum bu yüzden bu pozisyona geldi. DEVA Partisi de bu yüzden kuruldu zaten. Yoksa bir ihtiyaç olmasa, bir zaruriyet olmasa, bu işler yolunda gitse, yeni bir partiye gerek yok. Böyle bir parti olsa, biz olanı destekleriz. Ama gördük ki, her geçen gün işler kötüye gidiyor ve düzeltilmesi ile ilgili de bir politika üretilemiyor. Sadece iyi niyet söylemleri var. Tabii ki, kimse ülkesinin kötülüğünü istemez, ama görünen köyde kılavuz istemez. Geldiğimiz durum böyle” dedi.  

“Babacan AK Parti’nin en başarılı isimlerinden birisiydi”

Dışişleri eski Bakanlığı ve Ekonomiden Sorumlu eski Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunan DEVA Partisi Kurucu Genel Başkanı Ali Babacan’ın görev yaptığı dönemde, AK Parti’nin en başarılı isimlerinden birisi olduğunu dile getiren Caymaz,  “Tabii benim ifadelerim, hem şahsımı hem de DEVA Partisini bağlar. Diğer partiler ile ilgili bir şey söylemem doğru da olmaz. Birincisi, DEVA Partisi ve Sayın Genel Başkanımız, medyaya çıkartılmıyor. Ekonomi ile ilgili bütün çözüm önerileri var. Adam başarmış zaten, artık kendisini ispatlamasına gerek yok. Bu ülkede 11 sene Ekonomi ve Maliye Bakanlığı yapmış, 2 sene de Dışişleri Bakanlığı yapmış. 13 sene Bakanlık yapmış bu ülkede ve AK Parti’nin en başarılı isimlerinden bir tanesidir, en iyi de bunu AK Partililer bilir. Yine Genel Başkanımız Ali Babacan’ın ardından gelen eski Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’in bir açıklaması vardır. Der ki; ‘bugün ülkemizin ekonomi politikaları bu kadar sağlam temel üzerine atıldıysa, bunun mimarı Sayın Ali Babacan’dır.’ Ali Babacan’dan sonra geldi kendisi, ekonomi bakanı oldu biliyorsunuz. Yani bunu herkes söyleyemez, o da çok erdemli bir insan. Yani Genel Başkanımız, bizim havuz medyası olarak adlandırdığımız iktidara yakın olan kişilerin satın aldığı televizyon kanallarına çıksa, buz gibi eritir” ifadelerine yer verdi.  

“Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’da bir zamanlar, İstanbul İETT’de bilet gişesinde bilet satıyordu”

Bazı kesimler tarafından ‘Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı, Ali Babacan Olmazdı’ eleştirilerine de cevap veren Caymaz konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“ Ben şu konuya açıklık getirmek istiyorum; tabii hepimiz inançlı insanlarız. Şu söylemi ben doğru bulmuyorum; o varsa biz varız söylemi doğru değil. Biz hepimiz Allah’ın yarattığı kullarız, Allah’ta hepimize bir kader çizmiş, bir sınav vermiş, hayatımızın her anında o sınavı yaşıyoruz. Bugün ben siyasi parti il başkanıyımdır, yarın belki başka bir görevde olacağım. Bunların hepsi benim kaderimdir. Siz bana bir görev veriyorsanız, siz sadece buna vesile olmuşsunuzdur. Mesela Ankara’da yaşlı bir vatandaşın bir tanesi, Sayın Genel Başkanımıza bir hakarette bulundu, biliyorsunuz.  Bunlar ne İslam’a yakışıyor, ne inanca yakışıyor. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’da bir zamanlar, İstanbul İETT’de bilet gişesinde bilet satıyordu. O da ağaç kavuğundan çıkmadı yani. Ona kim vesile oldu; rahmetli Erbakan Hoca vesile oldu. Rahmetli Erbakan Hoca, onu partinin gençlik kollarına aldı, çalıştı ve oradan yükseldi. Yani biz şöyle mi diyeceğiz? ‘Rahmetli Erbakan Hoca olmasaydı, Tayyip Erdoğan olmaz mı?’ diyeceğiz. Yani bunlar doğru şeyler değil. Aklıselim insanların dingin kafayla düşündüklerinde, varacakları doğru sonuçlar değil bu söylemler. Bu yüzden ben o söylemleri de çok ciddiye almıyorum.” 25:04

“Düzce Belediyesi’nin inşaatına başlayacağı bina ile ilgili mahkemenin Yürütmeyi Durdurma Kararı aldığını duydum”

Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün İstanbul Caddesi üzerinde bulunan eski Vergi Dairesi’nin de bulunduğu bina ile ilgili hissedarlarla anlaşıldığı yönündeki açıklamalarının ardından 10 Kasım 2021’de inşaat çalışmalarına başladığı alan için bazı hissedarların mahkemeye başvurduğunu ve mahkemenin de Yürütmeyi Durdurmaya yönelik karar aldığı yönünde bir duyum aldığını paylaşan Caymaz, şunları söyledi:

“ Bu alanla ilgili Sayın Faruk Özlü ile bir sohbetimizde, biraz bana bahsetmişti, hatta tarihte vermişti. Hakikaten de benim dükkânımın karşısında olduğu için ben takip ettim, 10 Kasım sabahı iş makineleri geldi ve kazmaya başladılar. Tabii orası uzun yıllardır biraz karmaşıktı, eski vergi dairesi vardı, özel şahıslara ait hisseler vardı, yani çözülemeyen bir konuydu. Bana sohbetimizde bu sorunların tamamının çözüldüğünü, projenin hazır olduğunu söylemişti. Ama süreç gösteriyor ki konu öyle olmadı. Bizde dışarıdan duyduğumuz kadarıyla hissedarlardan bazıları, konuyu adli makamlara taşımışlar. Bu konuyla ilgili de bir yürütmeyi durdurma kararı verildiği ile ilgili bir bilgi aldık. Durum da ona gösteriyor, ruhsat çıksa inşaat devam eder. Henüz bir ruhsatı da yok alanın. Öyle bir sürüncemede kaldı. Yürütmeyi durdurma kararı verildiyse de biraz uzun sürer o iş. Tabii bizim ümidimiz, kısa süre içerisinde çözülmesi. Şehrin göbeğinde, atıl halde bulunan bir alanın bir an önce hem ekonomiye kazandırılması, hem de şehre bir görsellik katması anlamında biz bunu destekleriz. Fakat zannediyorum bir teknik hata yapıldı, orada.” 

“İstanbul Caddesi’nin trafiğe kapatılması projesi bizim projeydi. Ancak bizim projede esnaf zorluk çekmiyordu”

İstanbul Caddesi’nin araç trafiğine kapatılması ve cadde esnafının yaşadığı lojistik sorunlar hakkında da değerlendirmelerde bulunan Caymaz,  “ İstanbul Caddesi’nin trafiğe kapatılması, bizim projemizdi biliyorsunuz. Hatta o dönem o yolların güzergâhlarını ben çizdim. Aynı proje uygulandı aslında. Biliyorsunuz, bizden sonra Dursun Ay döneminde yeniden açıldı cadde. Ama şimdi tekrar baktılar ki; bizim yaptığımız doğruymuş, aynı projeyi tekrar uygulamaya soktular. Ancak bizim dönemimiz de cadde bulunan esnaflarımız ile ilgili, lojistik sağlamak amacıyla belirli saatlerde trafiğe açık olmasını karar vermiştik. Yani gece saatlerinden, sabah saat 10:00’a kadar trafiğe açık olacaktı. Ama bugün alınan kararda cadde tamamen trafiğe kapatıldı. Bu da tabii esnaflarımızın tedarikini sağlamaları açısından zor bir durum oldu. Mesela biz dükkanımıza su söylüyoruz, suyu getiremiyor sucular. O cadde de bir sürü imalatçı var; yani unlu mamuller ile ilgili çalışanlar var, kuyumcular var, bunların bazen güvenlikli gelmesi lazım, araçların kapıya kadar gelmesi lazım. Bunlar bugün problem yaşıyor. Benim sivil toplum kuruluşlarına yapmış olduğum ziyaretlerde, oda başkanlarımız ile bunları görüşüyoruz. Oda Başkanlarımız bu sorunu, Belediye Başkanı Sayın Faruk Özlü’ye bizzat söylemişler. Ama nasıl bir sonuç çıkar onu da bilmiyorum” açıklamalarında bulundu.

“OSB’nin tarım arazileri üzerinde genişlemesine karşıyım”

1 OSB’nin tarım arazileri üzerine genişletilmesine yönelik karar hakkında da konuşan Caymaz şu görüşlere yer verdi:

 “Sanayinin gelişmesini tabii ki destekliyoruz, bir siyasetçi olarak. Temiz sanayinin Düzce’ye gelmesi, elbette burada istihdamı arttırır. Ancak sanayi alanlarının tespit edilirken, bazı önceliklerin de dikkate alınması lazım. Öncelikle alan uygun mu, başka bir niteliği var mı? Yeni genişletilecek olan alanın yaklaşık 4 bin dönüm olacağından bahsediliyor. Bu çok büyük bir rakam. Buralar, yakın bir zamanda Düzce’nin göbeği haline gelecek. Düzce çok hızlı büyüyor çünkü. 2006 yılında 54 bin olan nüfus, 2016 yılında 100 bin artmıştı. Bugün Düzce’nin nüfusu 400 bini aştı. Nüfus çok hızlı artıyor. Yani 5- 10 yıl sonra bu OSB’nin bulunduğu yerler Düzce’nin tam göbeğinde kalacak. Bunları biraz daha şehrin dışına taşımak lazım ve birinci önceliğin yeni tarım alanlarının kuruluyor olması lazım. İlk OSB’nin olduğu yer belki kabul edilebilir, orada tarım niteliğini kaybetmiş alanlar vardı. Ama bugün yapılan şeyi ben açıkçası doğru bulmuyorum. Mutlaka buna karar verecek olan yetkililer de bunun farkındadır, ama hızlı karar vermeden değişik alternatifler mutlaka, araştırılmalı ve ona göre düzgün karar vermek lazım. Mesela Gümüşova bölgesi önce ıslah bir alanla başladı, sonrasında genişletildi, büyütüldü, iyi fabrikalar geldi oraya. O alanlar da belki genişletilebilir. Ama ovada tarım yapmak lazım. 3 bin sene önce bu topraklarda yaşayan insanlar bunu yapmış zaten. Yani 3 bin sene önce adamlar Konuralp’e yerleşmiş, ovada tarım yapmışlar. Doğrusu da o, havadar bir yer, hava kirliliği de yok. Zaten hava kirliliğinden muzderip bir il olduğumuz için, bacalı sanayiyi buraya getirmek suları kirleten sanayileri şehir merkezine koymak, bunlar doğru bir yaklaşım değil. Ben tekrar bunun değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten yöre halkı, yani köylü istemiyor. Kaldı ki; önümüzdeki yıllarda dünyada tarım daralacak. Küresel firmalar Türkiye’de dahil olmak üzere, bir çok ülkede toprak satın alıyorlar. Tarım toprakları satın alıyorlar, çünkü yakın bir tarihte tarım çok önemli bir yere gelecek. O yüzden biz kendi topraklarımızı koruyalım.” 

“Belediye Başkanı Faruk Özlü’nün sosyal medyada trol ekibi var”

Düzce’ye gelen CHP’li heyetin hazırladığı raporu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Grup Toplantısında okumasının ardından Düzce Belediyesi ve CHP Düzce İl Teşkilatı arasında başlayan videolu atışmaya da değinen Caymaz, Başkan Özlü’nün sosyal medyada trol hesapları yöneten ekibinin olduğunu savunarak, “Ben Sayın Faruk özlü’nün bu işlerle kendisinin ilgilendiğini düşünmüyorum aslında. Kendisi bunlarla uğraşmaz, yanındaki ekibi belki bunu yapabilir. Zaten kendisinin bir trol ekibi var, biliyorsunuz. Onu savunan, gerçek kişiliklerinin dışında sahte hesaplar açan insanlar var. Bence buna gerek yok. Ben Sayın Faruk Özlü’nün yerinde olsam şunu söylerim; ‘arkadaşlar beni savunacak olan adam kendisi savunsun, gerçek kimliği ile savunsun’ derim. Trolün kelime anlamı şu; gerçek kişi olmayan, sahta fake hesaplar açan kişiler. Mesela ben Murat Caymaz’ım, benim bir sosyal medya hesabım var, bir de başka bir hesap açıyorum, karşılığı olmayan bir hesap, oradan milleti tahrik ediyorum. Bu bir hastalık olmuş yani. Ben üzülüyorum bu arkadaşlara. Gerek yok böyle şeylere. Bu gerçekten bir hastalık ve bir tedaviye ihtiyaç var. Neden yapar bir insan bunu; kendine özgüveni yoktur, savunduğu fikirleri, kendi benliği ile savunamıyordur, ya da gelecek ile bir endişesi vardır. Ben şunlara saygı duyarım bakın; insanlar kendileri fikirlerini savunabilir. Ben bugün AK Parti’yi savunan arkadaşlara saygı duyuyorum, tabii ki savunacaklar. Onlar bunun doğru olduğunu düşünüyorlar. Ben de doğru olmadığını düşündüm ve yeni bir fikir akımı ile ortaya çıktım, yani yeni bir siyasi parti çatısı altında, siyaseti yürütüyorum. Bunun amacı ne? Onların düşündükleri ile benim düşüncelerimi bir araya getirebilmek. Siyasetin amacı da budur zaten. Bu sahte hesapların karşılığı da yok, insanlar hakikaten gülüyor bunlara. Zaten tahmin ediliyor, biliniyor bu insanlar” ifadelerini kullandı.

Programın tamamını aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz:

YouTube: https://www.youtube.com/watch?v=viyId_QwWqU

HABER: Savaş ARI