Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Merkezi (DAGEM), arıların en kıymetli ürünlerinden propolisi bölgeye tanıtmayı başardı. Bir zamanlar üreticilerin çöpe attığı ürünün kilosundan artık 6-7 bin lira gelir sağlanıyor. Yığılca ilçesinde bulunan Hoşafoğlu bölgesinde, doğanın içine kurulan ve adeta üs haline gelen merkezden arıcılık sektörüne yön verilirken, bölge halkının da yüksek miktarda gelir elde etmesine de katkı sağlanıyor.

Yapılan bilimsel çalışmalar ve arı ürünleri hakkında bilgi veren DAGEM Müdürü Doçent Doktor Meral Kekeçoğlu, “Araştırma merkezimizde bulunan uygulama kovanlarımızda daha çok arı ürünleri ve arıcılık sektörünün sorunlarına yönelik projeler yürütüyoruz. Temel hedefimiz burada araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile bölgeye ve ülke arıcılığına katkı sağlayacak projeler yürütmektir. Özellikle arıcılık faaliyetleri yönünden Düzce’ye, Düzce halkına kalkınma odaklı misyon farklılaşması çerçevesinde bölgesel kalkınmaya destek verecek projeler üretiyoruz. Arıcının ürettiği arı ürünlerini katma değeri yüksek ürünlere dönüştürmeye yönelik araştırma projeleri yapıyoruz. Propolis, polen, bal ve arı sütünün yanı sıra yeni nesil arı ürünlerini katma değere dönüştürecek AR-GE çalışmaları yapıyoruz.

Bölge halkının ve arıcısının eğitimlerini özellikle gençler ve kadınların arıcılık sektöründe girişimci olmasını çok önemsiyoruz. Şimdiye Düzce Üniversitesi arıcılık merkezinde yaklaşık 60 kadar kadına arıcılık eğitimi verdik. Bunun yanı sıra çocuklarda arıcılık farkındalığı oluşturmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin TUBİTAK destekli ilk arı çocuk projesini gerçekleştirdik ve bu proje kapsamında 700 kadar çocuğa eğitim verdik. Arıcılık merkezimiz arıcılıkla ilgili birçok ilke imza atmayı başarmıştır. Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Merkezi (DAGEM), ürettiği arı ürünlerini markalaştırarak bölgeye örnek olmayı başardı. Ham madde üretiminden, nihai son ürüne kadar olan tüm safhaların, üniversite çatısı altında ve tüm süreçlerin bilimsel yaklaşımlar ile kontrol altında tutulduğu ürünler, tüketici tarafında güven oluşturmaktadır. Arı ürünlerinde özellikle üretim safhası son derece önemli bir aşamadır. Bu aşamada uygulanan üretim teknikleri ve arılık yerinin seçimi üretilen ürünün sağlık üzerine etkisi açısından son derece önemlidir” dedi.

“Çöpe giden ürünün kilosundan 6-7 bin lira gelir elde ediliyor”

Araştırma geliştirme faaliyetlerinin haz verici faaliyetler olduğunu ancak araştırma sonuçları ile bölge halkına dokunmanın, yani bilginin katma değere dönüşmesinin daha fazla mutluluk verici olduğunu dile getiren Kekeçoğlu, “Örneğin Propolis Düzce’de hiç bilinmiyorken, biz DAGEM olarak propolisi bölgeye tanıttık ve bölge yatırımcısının ürüne yatırım yapmasını sağladık. Daha düne kadar değersiz bir şey olarak görülüp çöpe atılan ürün, katma değeri yüksek bir ürüne dönüştü. Kilogramı ham olarak 300-400 TL’ye zor satılan ürünün kilogramından şu anda 6-7 bin lira gelir elde edebilir duruma gelindi. Bu bölge için çok önemli bir katma değer; Propolisin özellikle pandemi döneminde çok popüler olması bu katma değeri ikiye katladı” diye konuştu.

Son günlerde en çok yöneltilen sorunun ‘Propolis korona virüse iyi geliyor mu?’ olduğunu söyleyen Kekeçoğlu, “Son yapılan bilimsel çalışmalara bakıldığında propolis kullanan hastaların korona virüsü daha kolay atlattığı, propolis kullanımının yararlı ve güvenilir olduğu tespit edilmiştir. Bu hastalarda oksijen terapisine duyulan ihtiyacın azaldığı bildirmiştir. Covid-19 sürecinde, özellikle hastanede geçirdikleri süre içerisinde propolis kullanımı tavsiye edilmiştir” ifadelerini kullandı.

Ülke ve bölge arıcılığına ivme kazandıracak örnek bir çalışma daha: Arı Zehri

Türkiye’ye örnek olabilecek bir çalışmaya başladıklarının müjdesini veren Meral Kekeçoğlu, “Arı zehri de şimdiye kadar arıcıların hiç bilmediği ve üretmediği ürünlerden biriydi. İlk defa DAGEM tarafından yapılan sertifikalı arı zehri üretim kursuyla ülkemizde arı zehri üretim çalışmalarının başlamasına katkı sağladık. Ülkemiz koloni sayısı bakımından dünyada ikinci sırada. Dolayısıyla çok büyük bir üretim kapasitesi var. Üretim yapılmamasının nedeni arıcılarımızın ve sektörün arı zehri kavramına uzak olmasıydı. Yaptığımız sosyal ve bilimsel faaliyetler ile bu kavramın yerleşmesine büyük katkı sağladık.

Anadolu arı zehrini tüm Dünyaya tanıtan ilk bilimsel çalışmaları yaptık. Halihazırda yürüttüğümüz ve tamamladığımız projeler de arı zehrinin de sağlık ve kozmetik sektöründe katma değeri yüksek ürünlere dönüşmesine katkı sağlayacak nitelikte projelerdir. Arı ürünü olarak hiç üretilmeyen ve değerlendirilmeyen arı zehri kozmetik ve sağlık sektöründe rağbet gören değerli bir ürüne dönüştü. Düzce Üniversitesi Arıcılık Merkezinin yaptığı bu faaliyetler bölgesel kalkınmaya ivme kazandıran faaliyetler” şeklinde konuştu.

“Arılar öğrencimiz değil, öğreticimiz”

Dünyanın en önemli canlısı seçilen arılardan çok şey öğrendiklerini ifade eden Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, “Her gün arılardan yeni bir şey öğreniyoruz o yüzden arılarımızı öğrencilerimiz olarak değil başöğretmenimiz olarak görüyoruz. Arılar doğada örnek alınacak sosyal böceklerin başında geliyor. Aslında çocuklarda arı farkındalığı oluşturmak için yaptığımız, 'Arı Biziz Bal da Bizdedir' projesinin temel amaçlarından biri çocukların da arıyı model almasını, arıların sürdürebilirliği için çevreye duyarlı bireyler yetişmesini sağlamak.

Arılar ekip halinde uyumlu çalışmayı başaran ve hep üreten yegane topluluktur. Bizler insanlar iki kişi bir araya geldiğinde üçüncü kişi de araya girdiğinde mutlaka geçinemeyiz. Mutlaka aramızda kavga gürültü uyuşmazlık ortaya çıkar. Ama arılar birlikte çalışmayı o kadar güzel başarıyor ki kesinlikle insanlığa örnek olması gereken bir canlı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca son yıllarda hızla tüketim toplumu olmaya başladık.

Çocukları arıları model alarak üretim toplumu olmaya yönlendirmemiz gerekiyor. Bizler arıları örnek alarak onlar gibi çalışabilsek, üretebilsek ve paylaşmayı bilsek zaten ülkemiz o kadar ileriye gider ki, bunun matematiksel hesabını yapamıyorum bile” ifadelerini kullandı.

(İHA)