Manşet’te bu hafta fındık sektörünün son durumu ve sorunları değerlendirildi. Ekonomi Bakanlığına bağlı olan İstanbul Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin Düzceli Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Gören, en çok tartışılan fiyat konusunu gelişmeler ışığında masaya yatırarak yorumladı. Fındık fiyatındaki gerilemenin ihracatçılara bağlanması üzerine geniş açıklamalarda bulunan Gören, konuşmasını fındığın serbest piyasaya geçiş yılı olan 2009 öncesi ve sonrası olarak ikiye olarak düşünceleri anlattı.

“Dehşetle izledim”

Gören Ordu’da yerel bir TV kanalının başlattığı ‘Fındığına sahip çık!’ kampanyası ile ilgili düşüncelerini ifade ederek sözlerine başladı ve kampanyayı dehşetle izlediğini belirterek konuya ilişkin şunları söyledi. Gören, “Kampanyanın fındığın gerçek değerini buluncaya kadar devam edeceğiyle dair açıklamalar izledik. Ben dehşetle izledim. Üreticiler konuşuyor. Oda temsilcileri, sivil toplum örgütleri temsilcileri, basın temsilcileri konuşuyor. Öyle bir ortam yaratıldı ki bir tarafta ezen diğer tarafta ezilen bir grup var. Fındığın fiyatının düşmesinin bazı grupların müdahalesinin olduğu yönünde açıklamalar izledim. Ben bunun karşısında çok şaşırdım.” diyerek olaya böyle bakılmasının doğru olmadığını aktardı.

“Don olayı 20 TL’ye çıkardı”

Gören, fındık fiyatının geçtiğimiz yıllarda 20 TL’yi bulmasının nedenini 2014 yılında Karadeniz Bölgesinde meydana gelen don hadisesine bağlayarak doğal afet nedeniyle fiyatı 20 liraya kadar çıktığını aktardı.

“İlk üç ayda fiyat düşer”

Hasadın pazara ilk üç ayda çok hızlı bir şekilde indiğini belirten Gören, Eylül-Ekim-Kasım aylarında üreticinin büyük bir kısmı çeşitli nedenlerden dolayı elinden çıkarmasıyla fiyatlarda düşüş olduğunu dile getirdi.

“Ürün değer kazandıysa benim başarımdır”

Gören, fiyatın düşmesinin birinci sorumlusu olarak görülen ihracatçıların aslında fındığa değer kazandıran taraf olarak görülmemesinden yakındı. “Kamuoyunda fındık yükselirse herkes başarılı düşerse sorumlusu ihracatçılar olarak görülüyor. İhracatçılar olarak elimi masaya vuruyorum ve iddia ediyorum. Fındığa değeri biz kazandırdık. Serbest piyasaya geçişle birlikte ihracatımızı çok ciddi bir miktarda artırdık. 2015 yılında tüm ürünlerin ihracatında fındık birinci sırada yer aldı. 2 milyar 834 milyon Dolarlık ihracat oldu. 2014 yılında mücevher sektöründen sonra ikinci sırada yer aldık. Bu ihracatı yaparak bu dövizi kim getirdi? Bugün 600 milyon Dolarlık bir döviz girdisi sağlanan bir üründe üreticinin eline geçen bir fiyat ile ihracat geliri arasında bir fark var mıdır? Hesap ortadaysa bu benim başarımdır. Ürün değer yapıyorsa ben başarılı yaptım. Ürünün değer kazanması demek daha çok satması daha çok pazarlar bulması demektir. Siz beni ihracatçı olarak ürünün fiyatının düşmesinden sorumlu tutup konuyu spekülatif hale getiriyorsunuz.”

“Uzun vadede sürdürülebilir bir ürün politikasının oluşması önemlidir”

Fiskobirlik arz ve talep dengesinin bozulduğunda arzın yukarılara tırmandığı durumlarda olması gereken bir kurum olduğunu ifade eden Gören, ihracatçılar olarak. Devletin uzun vadede sürdürülebilir bir ürün politikasının oluşmasının önemli olduğuna vurgu yaptı.

“Fiyatın düşmesinden Ziraat Odalarının eylemleri sorumludur, Suçu kendilerinde bulsunlar”

Fındık fiyatının 10 liranın altına düşmesinin nedenlerine değinen Gören, öncelikli olarak Türkiye’nin en önemli üretici temsilcisi olan Ziraat Odalarını eleştirdi. “Ziraat odalarının Bakan’la yaptığı görüşmenin devletin alım yapacağı düşüncesini oluşturarak bir rahatlığa neden oldu. Üretici de elindeki malı bekletti. Bu durum 1,5 ay önceydi. O zamanlar fındık 12 lira civarındaydı. Yurt dışında fındığı kullanan sanayinin alım zamanları göz önünde bulundurarak biz ihracatçılar o dönemlerde talebe cevap veremedik. Şuan ihracatçılar olarak ne önümüzü görebiliyoruz. Ne alıcıya cevap verebiliyoruz. Belirsizlik, talebi ortadan kaldırınca fiyatları düşürdü. Suçu kendilerinde bulsunlar.”


Haber:Y.SEVER