Öncü TV ekranlarında yayımlanan ve ilgi ile izlenen, Cahit Üstüner’in hazırlayıp sunduğu “İşte Düzce” programı, yeniden izleyicisi ile buluştu.

“İşte Düzce” Programının Çarşamba günkü bölümüne konuk olan WAGE Group Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Abdüssamet Ataseven, tarımsal kalkınma ve Kırsal Kalkınma destekleri ile ilgili bilgiler verdi.

 Yaklaşık 5 yıldır Düzce başta olmak üzere diğer illerde yatırımcılara yönelik danışmanlık hizmetleri verdiklerini ifade eden Ataseven, “WAGE Group Danışmanlık olarak yaklaşık 5 yıldır KOSGEB, Kalkınma Ajansı, AB Projeleri Fonları, TÜBİTAK, Orman Bakanlığı gibi devlet desteklerinde firmalarımıza proje, süreç danışmanlığı yapıyoruz. Girişimcilerimize, sanayicilerimize, ihracatçılarımıza, çiftçilerimize ulaşabilecekleri devlet destekleri ile ilgili yönlendirmeler yapıyor, başvuru süreçlerinde ve proje yürütme süreçlerinde teknik anlamda yanlarında oluyoruz. Sadece Düzce’de değil, İstanbul ve Ankara arasındaki illerde yoğun olarak çalışıyoruz. Anadolu’da Mardin’den Antep’e, Adana’dan Mersine kadar danışmanlığını yürüttüğümüz yatırımcılarımız mevcut. Düzce’de 5 yılda yaklaşık 2 bin kişiye KOSGEB’in girişimcilik eğitimini verdik ve bunların yaklaşık 450 tanesine girişimcilik serüvenlerinde yanlarında olduk. Şirket kuruluşundan tutun bugüne kadar, alabilecekleri tüm desteklerle ilgili yanlarında destek noktasında hizmetlerimizi sunmaya devam ediyoruz. Şu an bölgenin en büyük danışmanlık şirketi olmanın da gururunu yaşıyoruz” diye konuştu.

“Devlet hibe, kredi ve teşviklerle yatırımcıları destekliyor”

Tarımsal Kalkınmada devlet destek programları ile ilgili bilgiler veren Ataseven,  “Genel itibari ile devlet destekleri devletin planladığı ekonomi politikalarını uygularken, değişik kurumların vasıtası ile piyasayı fonlamasıdır. Bu fonlama işleminde hibe, kredi ve teşvik uygulamalarıyla bu fonlama sağlanıyor. Piyasada bu kavramlar yanlış olarak yorumlanabiliyor. Hibe kavramı devletin, biz prosedürü yerine getirdiğimizde bir daha bizden geri istemeksizin karşılıksız olarak verdiği yardımdır. Kredi ise, tipik bankacılık sisteminde olduğu gibi belirli periyotlarda geri ödemesinin olduğu ödünç para şeklidir. Fakat devlet desteklerindeki, devlet kredilerine baktığımızda, devlet kredileri bankacılık sistemine göre daha çok faizsiz verilmekte. Aradaki farkın bu olduğunu söyleyebiliriz. Bir de teşvik var; teşvik, devletin hibe ve kredi gibi nakdi olarak piyasayı fonlaması değil, yatırımcıları bir takım mali yükümlülüklerinden muaf tutmaktır. Mesela, KDV gibi, gelir vergisi, kurumlar vergisi ve gümrük vergisi gibi.  Devlet bu tür uygulamalar ile piyasaya müdahale ederek özendirmek istediği sektörleri, özel sektör yatırımcıları tarafından cazip görülüp yatırımlarını buraya yönlendirmesini sağlamak amaçlanmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Devlet yatırımcılara 1 Milyon 500 bine kadar hibe desteği veriyor”

Devletin Yeni tesis projelerinde 1.500.000 TL, Tamamlama projelerinde 1.000.000 TL, Kapasite artırma/teknoloji yenileme ve modernizasyon projelerinde ise 750.000 TL hibe verdiğini kaydeden Ataseven, şu bilgilere yer verdi:

Yeni tesis yapımları için üst limit 1 buçuk milyon TL, tamamlama yatırımları için 1 milyon TL, kapasite arttırma, teknoloji yenileme ve modernizasyon yatırımları için üst limit 750 bin TL. Yani yeni tesis için en fazla 3 milyonluk bir yatırım yapmalıyım ki, bunun yüzde 50’si olan 1 buçuk milyon lirayı alayım. Birde bunun alt sınırı var. Yani buna herkes başvuru yapabilir mi? En düşük yatırım tutarının 250 bin TL olmasını taahhüt etmemiz gerekiyor. Bunu yapabilirsek, bu tutarın yüzde 50’si olan 125 Bin TL’yi devletten almaya hak edebiliyoruz. Bu programda maalesef, peşin para almak mümkün değil. Burada Tarım ve Orman Bakanlığı, program çerçevesinde hak ediş gibi çalışıyor. Yani önden harcamaların sizin yapmanızı, bunu belgelemenizi ve ondan sonra sizin ödeme talep etmenizi istiyor. Daha önceki uygulamalarda ön ödeme veya avans şeklinde destekler vardı.  Fakat önden aldıkları bu fonları taahhüt ettikleri yatırımlara harcamak yerine, insanlar kendi kişisel harcamalarına yatırmışlar ve bu projeler bir türlü amacına ulaşamamış. Son zamanlardaki uygulamalarda görüyoruz, teminat gösterme karşılığında artık ön finansman sağlamaya başlayan kurumlarımız var. KOSGEB’in birkaç destek programında yatırımcının artık bu ön finansman ihtiyacı bir nebzede olsa arttırılmaya başlandı. Umarım diğer programlarda da bu olay yayılır.”

“Devlet Tıbbi Aromatik Bitki Üreticilerini destekliyor”

Devletin Tıbbi Aromatik Bitki Üreticilerine yönelik destekler verdiklerinin de altını çizen Ataseven, şu ifadeleri kullandı:

“Düzce’de 55 ortak ile Tıbbi Aromatik Bitki Üretimi Toptan Satışı ile ilgili kurduğumuz ve Düzce Üniversitesiyle işbirliği yaptığımız bir şirketimiz var. Biz bu kapsamda bahsettiğiniz 60’a yakın ürünü biz alım taahhüdünde bulunuyoruz. Dolayısıyla Tıbbi Aromatik bitkilerin geniş bir pazarı var. Yeter ki üreticilerimiz Tıbbi Aromatik Bitkilerini yetiştirsinler, yetiştirmekle de kalmasınlar devlet bununla ilgili kurutma tesislerinin oluşturulması, işleme tesislerinin oluşturulması için yeterli bir fonda sağlıyor. Devlet, ‘Siz ne kadar harcarsanız, bir o kadar da ben vereceğim’ diyor.

“KKYDP Programı ile fındık üreticileri destekleniyor”

“Bu en son çıkan KKYDP programı, fındık işleme tesislerini özendiriyor” diyen Ataseven, şöyle devam etti:

“ Yani fındığınızı işleyebiliyor. Program, ‘Yabancı şirketlere daha bahçedeyken vermeyin,  fındığınızı işleyin’ diyor. Gerek bireysel olarak işleyin, gerek çok ortaklı şirketler kurarak işleyin, gerek üretici birlikleri ya da kooperatifler kurarak işleyin, değer katın ve ondan sonra oturalım nasıl ihracatını yapacağımızı konuşalım diyor bu mevzuat. Çünkü İhracata yönelikte çok destek var. Üreticimiz organize olamıyorlar, dolayısıyla organize olup büyük ölçekli yatırımlar, büyük ölçekli ihracatlar maalesef yapamıyorlar. Bu destek, fındığınızı işleyin, fındığınıza değer katın, ne kadar harcıyorsanız, yarısı da benden diyor devlet”

“Hayvancılık destekleri ikiye ayrılıyor”

Hayvancılık işi ile uğraşan besicilere yönelik iki farklı destek programının olduğunu belirten Ataseven, şunları söyledi:

“Hayvancılık desteklerini ikiye ayırabiliriz. Bir hayvancılık için oluşturulan destek, bir de kesimhaneler için verilen destekler var. Burada kırmızı et, kanatlı hayvan ve balık ve türevleri gibi su hayvanları da bu destek kapsamında. Bu desteklerle ilgili her türlü bina ve ekipman desteğini alabiliyorsunuz. Yaptığınız ödemelerin yüzde 50’sini geri ödemeksizin devletten hibe olarak alabiliyorsunuz. Su hayvancılığının işlenmesi yine aynı şekilde.”

“Düzce’nin ağır sanayiden çok tarımsal sanayiye ihtiyacı var”

Düzce’de hava kirliliğinin önüne geçmek için endüstriyel sanayiden çok, tarımsal sanayiye ihtiyacının olduğunu kaydeden Ataseven, son olarak şunları söyledi:

“Ben tarımsal ekonomiyi, tarımsal kalkınmayı sanayi kalkınmasından öncelikli buluyorum. Şimdi Düzce’yi göz önünde bulundurduğumuzda, biliyorsunuz hava kirliliği hat safhada. Bir taraftan da sanayi istiyoruz. Sanayi ve sanayici çevresel atıklarla birlikte gelmekte. Bir yandan da bizim yaşamak için havaya ihtiyacımız var. Dolayısıyla burada alternatif olarak, tarım endüstrisini tarımsal sanayiyi geliştirmemiz gerekiyor. Bizim hazır ticarileştirilebilir hazır kaynaklarımız var iken, hazır devlet destekleri de var iken bununla ilgili yapılacak yatırımların önünün açık olduğunu düşünüyorum.”

HABER: Savaş ARI