Bugün çok enteresan bir konu var. Şimdi irade ve idarede söz sahibi olanların çevrelerinde birtakım insanlar vardır.  Kraldan çok kralcı derler. Faruk Özlü biliyorsunuz, bayramdan sonra bir tatile gitti. Tatilde bir kitap hazırlığı içinde. 2 buçuk yıllık deneyimlerini belediyeciliğin kitabını yazacak. Güzel de bir çalışma olacağına inanıyorum.  Bürokraside ve devlet adamlığı noktasında geldiği noktayı 2 buçuk yıllık birikimle beraber kitaplaştıracak. Belediyeler noktasında güzel de bir tez olacağına inanıyoruz.

Bu kitap çalışmalarını yaparken Düzce Belediyesi’nde kitaba, vicdana ve insafa uymayan bir şey oldu. Bu kitaba ve vicdana uymayan çalışma ne? Belediye Başkanı Yardımcısı olan Sinan İnan’ın abisi var Cihat İnan. Bu bir ticaret yaparken biriyle itilafa düşmüş. Ticari itilafları onları ilgilendirir fakat bu insanın da bir iş yeri var. Bu iş yerine belediyeden, imara aykırılıktan 320 bin TL ceza kesildi. İmara aykırı. Bu da gölgeliğin, bizim bildiğimiz açılır kapanır tentenin imarda olmaması nedeniyle. Tabii bu bizim bildiğimiz.  Bu iş yeri de kime ait biliyor musunuz? Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Şahin’e ait. Yani onun ailesine ait.

Pandemi döneminde 18 ay kira almadığı kiracısı Cihat İnan ile itilafa düşünce buraya 320 bin TL para cezası kesiliyor.  Çok ciddi bir rakam. Belki de Düzce tarihinde böyle bir müeyyide uygulanmadı. Ne zaman uygulanır? Böyle itilaflı olunan insanlara karşı güç gösterisi, ego veya farklı hesaplar doğduğu zaman uygulanır.

Bundan sonra ne oldu?  Ama işin enteresanı encümende Oya Kocaman var. AK Partili Belediye Meclis üyesi. Daha önceden de Tuncay Şahin’in kardeşi Turgay Şahin’le beraber siyaset yapan birisi. Bu encümende. Sormak lazım. Böyle bir uygulama olabilir mi? Bu cezayı kesmek için rapor tutan kişi daha önce Düzce Belediyesi’nde çalışan ve o binanın o oluşumuna ruhsat onayını veren kişi… Tabii bu konular dolaylı ve doğrudan Sayın Özlü’ye gidince şöyle bir bakılıyor. Eğer orada ki ceza kriterini uygulamaya koyduklarında Düzce’de ceza kesilmeyen kafe ve restoran kalmayacak. 

Bunlar yapısal izne tabii değil. Bunlar sökülüp takılabilen ve yıkımı olmadan da bertaraf edilebilen yapılar olduğundan dolayı imar mevzuatı gereği Danıştay’da Sayıştay’da kararlar var. Bu kararları da Düzce Belediyesi’nin imarında Çağla Hanım çalışıyor. Ortaya koyduktan sonra aynı encümen aynı birimde verilen cezayı iptal ediyor. Ceza iptal ediliyor. Böyle bir ceza olamaz deniliyor.

Burada özellikle Sayın Faruk Özlü’yü tebrik ediyoruz.  Özellikle TSO Başkanı Tuncay Şahin’i de tebrik ediyoruz.  Birisi burada adaletsizliği, yanlışlığı ve haksızlığı olan bir uygulamada belediyenin altındaki Faruk Özlü’nün altında çalışan insanların usulüne uymayan yasal ve kanunları kendi ego ve his noktasında koymuş oldukları tavırdan dolayı tebrik ediyoruz.

Tuncay Bey’i de tebrik ediyoruz.  ‘Ben sabah Vali Bey ile, öğleden sonra Bakan Bey il gezen bir adamım. Düzce’ye hizmet ediyorum, sen benim iş yerime husumetten dolayı ceza keseceksin hadi oradan!’ dercesine bertaraf ettiği için ikisini de tebrik ediyoruz. Fakat aylardır, günlerdir söylüyoruz. Kimin ne dediği de umurumuzda değil. Günlük 16-17 saat, sabah saat 09.00’dan gecenin saat 23.00-24.00’üne kadar belediyede Düzcelilere bir fayda vermek için çalışan bir Faruk Özlü’nün bilgisinin ve ilgisinin olmadığı ve belediyede olmadığı zamanda bu işleri bu şekilde çeviren iradeyi hangi akılla, hangi mantıkla, hangi cesaretle ortaya koyduğunu pek anlamış değiliz.

Faruk Özlü’nün altını oyuyorlar. Yakın zamanda bir haber yapmıştık. Gerek imar bölümünde gerek ise diğer bölümlerde bu konularla ilgili Düzce’de hizmet noktasında alt tabanda, belediye başkan yardımcıları tabanında çok entrikalı işler dönüyor. Entrikalı derken işte bu da bir entrika. Değil, değil ise neden ceza kestin? ‘Kanuna uygun iş yaptık’. Peki, neden iptal ettin? Eğer iptal ediliyorsa, ‘Sayın Başkanım bu ceza iptal edilemez, savcılık boyutu olur, hukuk boyutu olur…’  Neden demedin?  Dediyseniz de ne yaptınız? Var mı bir şey?

Eyy Faruk Özlü, etrafındaki insanlara dikkat etmen lazım. Çünkü biz bunu bilmeyiz. Cihat İnan’ı, Sinan İnan’ı işte belediyedeki Hamit’i, Tuncay’ı, Ahmet’i bilmeyiz.  Biz Düzce Belediyesi’ni ve Faruk Özlü’yü biliriz.  Vatandaş da bunları bilir.  Ticari rekabetinden ve hırsından dolayı, ticari dengesinden dolayı Düzce Belediyesi’nin imkânını ve gücünü en üst boyutta kullanıp olmayacağı oldurur gibi bir hal içine girip burada belediye başkan yardımcıları aşağıdan iş çeviriyorsa ve böyle bir karar veriliyorsa, siz de buna müdahale edip iptal ediyorsanız düşünmeniz gereken bir şey var. Nereye gidiyoruz?

O makamlar o mevkiler insanların egolarını ve hırslarını kinim dinimdir mantığını veya nefsini tatmin edecekleri makamlar değil. O zaman oturmayacaksın. Sıkıntı mı var? İstifa edip gideceksiniz. Problem mi var?  Bırakıp gideceksin. Hem bu makamda oturacaksın hem bu partinin siyasi gücünden faydalanacaksın hem de bu siyasi gücü alıp etrafındaki ve karşındaki itilafa düştüğün insanlara karşı güç olarak kullanacaksınız. Kullanabildin mi?  Ne oldu? Yanlış hesap bir yerden döndü. Buna benzer şeyler devam edebilir mi?  Devam edebilir. Ben şimdi sormak istiyorum. Oya Kocaman Hanım, partinin yönetiminde ve hukukçu. Hiç okumadın mı?  Hiç okumadan mı imzaladın? Veya ikici bir konu geldiği zaman ‘biz buna eğri demiştik, bunun doğrusu buymuş’ şeklinde düşünüp de hiç mi okumadın?  Faruk Özlü sizi buraya koydu, encümene koydu ve bu memlekete hizmet edin dedi de siz bu memleket adına bu hizmetleri nasıl ediyorsunuz?

Yani bunu sıradan bir vatandaş yapsa, eyvallah. Ama siz hukukçusunuz. Avukatsınız. Hakkı ve hukuku anlatıyorsunuz. Hangisi doğru?  İptal edilen karar mı doğru, ceza kesilen karar mı doğru? İkisi de doğru.  Peki, ikisinin doğru olduğunu bir yerden kafanıza demokrasinin kılıcı iner gibi indikten sonra mı göreceksiniz?  Yazık günah. Neye yazık günah?  Emeklere yazık günah, günlük 16 saat çalışan bir belediye başkanına bu yapılmaz.  Etrafına geldiğiniz mi, efendim efendim efendim… İşe geldiğiniz zaman, 1 dakikada halledeceğiniz işi aylarca uzatıp tartışarak izah etmeye çalışıyorsunuz. Ehliyet ve liyakat noktasında zafiyetiniz varsa Oya Hanım, lütfen siz de orada oturmayın.  Siz hukukçusunuz, siz avukatsınız.  Önünüze bir dosya geldiği zaman, ‘Bir dakika bunun içinde ne var? Bunun emsali olabilir mi, daha önce Düzce’de esnafa biz böyle bir ceza kesmiş miyiz?’ deyip insan bir irdeler ve inceler.

İşte siyasetçi, bürokrat ve memurun dediklerine göre hareket ederse, burada böyle sonuçlar olur. Ama bu, çok yazık.  Bu ve buna benzer işlerin faturalarını kim öder? Siyaset öder, Faruk Özlü öder, AK Parti İl Yönetimi öder, Mustafa Keskin Öder.  Size bir şey olmaz. Siz bu memlekette egonuzu, hırsınızı ve çıkarınızı tatmin etmek, temin etmek veya bunlara göre hayatınızı kurmuşsanız, lütfen lütfen… Kurmadıysanız o zaman doğru iş yapın.  Bu işler buradan konuşulmaz.

Bizi iki boyutlu eleştirebilirler burada. Neden bu konuyu dillendirdin, bir de neden övdün? Evet ben bir daha söylüyorum, Faruk Özlü’nün belediye başkan yardımcılarının tümü dâhil olmak üzere atadığı Cengiz Tuncer ve hepsi dâhil olmak üzere eğer Faruk Özlü’nün çalışma prensibine ve yönetim taktiğinin yüzde 25’ine haiz olsunlar şu belediyede çalışan insanlar da vatandaş da davul zurnayla oynayarak rahat eder.

Ama yok, ama bire bir ilişkilerde, sunumlarda efendim, efendim, efendim…  Efendim deme ya bırak efendim işini. İş üret, çözüm üret. Vatandaşın sıkıntısını ve problemini ‘insana hizmet yaratana hizmet’ mantığı ile hareket et.  Bu işlerde orası egonun, hissin, nefsin, kinin dinim tatmin edileceği bir yer değil.  Bu işler nasıl olacak? Şöyle olacak, Faruk Özlü Bey bir an önce biraz daha ekibindeki insanları gözden geçirmeli.  Birkaç tane kurban vermeli. Birkaç kişinin işini pozisyonunu değiştirmeli ki ondan sonra otobüsten birkaç kişi inmeli.  Ondan sonra otobüs gittikten sonra nasıl yarıştıkları görülür. Diğerlerine de örnek olur. Adam mı yok? O makamlara gelmek isteyen, başkan yardımcılığına gelmek istemeyen, encümene gelmek istemeyen adam mı yok? Dolu, bir sürü.  Değişim zamanı geldi.  Düzce Belediyesi’nde belediye başkan noktasında ve encümenler noktasında değişimin vakti geldi.  Net. Değişim zamanı hem farz hem sünnet hem de vacip. Değişim zamanının vakti geldi. Takdir kamuoyunun, takdir Sayın Faruk Özlü’nün ve AK Parti’nin.