GAZZE’DEKİ ZULMÜ KURAN’DAKİ MÜSLÜMANLAR BİTİRECEK

Abone Ol

Bugün görüyorsunuz, Gazze'deki insanlığın öldüğü yerde insanlık yeniden dirilsin diye, bir anlamı olsun diye, bir duruşumuz olsun diye Gazze, Filistin bayrağıyla yayına çıktık.

Şimdi, "Hakikat kendiliğinden belli olsaydı, hitabete gerek kalmazdı" diyor büyükler. Biz bu dünyada İslam toplumu olarak, Türk toplumu olarak; adaleti, hakkaniyeti, insanlığı; en kıymetli varlık olan, Allah'ın yarattığı insanlığı yücelten bir millet olarak tarihimizle övünüyoruz. Bizim 1974 yılında Kıbrıs'a gidebilmek için çıkartma gemilerimiz dahi tam yoktu ama o gün bir irade ortaya koyuldu. O irade o toplumla bir sonuçlar meydana çıkarttı. Şimdi bugün Gazze'de insanlık ölüyor. Soykırım var. Bu memlekette daha düne kadar, Siyonist İsrail'in, haydut İsrail'in, terör devleti İsrail'in... Öyle bir 1945 yılından sonra, bu Dünya Savaşı'ndan sonra öyle bir olgu olmuş ki, Yahudi – hani inançlı Yahudilerden bahsetmiyoruz – Siyonistleri konuşmak, İsrail'i konuşmak yasaktı. Yani oraya kadar geldi. Şimdi bugün kendi soykırıma uğradık diye insanlığı kendi ukdesine toplayan İsrail burada soykırım yapıyor.

SAVAŞ GEMİLERİ AKTİVİSTLERİ ALIP GELSİN

Ama geldiğimiz noktada "kınıyoruz, kınıyoruz, kınıyoruz." Başka bir şey yok.

Osman Çakır, eski Düzce milletvekili bir paylaşım yaptı geçtiğimiz günlerde. Dedi ki: "Gazze'deki Türk vatandaşlarını ve eylemcileri, bu konudaki aktivistleri, neyse, Türk fırkateynleri gidecek alacak, gelecek." dedi. "İş bu kadar basit." dedi. Bu Osman'ın aklı ama bir devletin aklı da var. Devletin bir dengesi de var. Devletin bir yapısı da var. Bizim aklımız ona ermez. Uluslararası ilişki... Osman'ın aklı bu ama işin özünde kamuoyuna tatmin edici, sonuç odaklı ve bu milletin; bu asaletin, bu maneviyatın, bu değerlerin ayaklar altına alındığı Gazze'de, ülkemizden, devletimizden bir akıl bekliyor. Bir sonuç bekliyor. Bir çözüm bekliyor.

CEMAATLERİN SESİ ÇIKMIYOR, CEMAATLER NEREDE?

Şimdi ben din adamı değilim. Peygamber Efendimizin bir hadis-i şerifi var: "Bir yerde bir haksızlık varsa, adaletsizlik varsa, önce elinizle durdurun. Durduramadınız mı? Dilinizle durdurun, anlatın. Olmadı mı? Buğz edin." diyor. 1,5 milyar, 2 milyarlık İslam âlemi buğz ediyor. Ve diliyle, eliyle müdahale eden yok. Gazze’de insanlık ölüyor. İnsanlık ölüyor. Onlar Hristiyan olsaydı, bu mesele bu hale gelmezdi. İsrail’in 20–30 tane esiri, İsrail vatandaşı, 60 bin, 100 bin tane ölü Gazzeli’ye ve 2 milyon yaşayan Gazzeli’ye bedel… Masada önce esirleri vereceksin... İnanın, inanın herkes bir şeyler söylüyor bu konuyla ilgili. Gazze için içimiz yanıyor. Kan kusuyoruz, "Kızılcık şerbeti içtik." demeye başladık. Bugün Türkiye’de, İtalya’da, İspanya’da eylemler var. Ben çok merak ediyorum: Bu şeyh efendiler var Türkiye’de, cemaatler var... Nerede bu cemaatler? Bu cemaatler niye ayağa kalkmıyor?

Her gün, her gün bu vahşet bitene kadar — yasa ve kanuna aykırı olmasın, ayrı bir şey — ama sesinizi niye yükseltmiyorsunuz? Veya yükseltiyorsunuz da biz mi duymuyoruz? Ben bugün bu Filistin bayrağını taktım. Havalar soğuk; bir kaşkol gibi anlama da geliyor. En azından bu sesi duyurmak adına, mazlumlara uygulanan bu zulmü dile getirmek adına hepimiz yarından itibaren, diğer günlerden itibaren Filistin bayraklı elbiseleri, Filistin bayraklı kaşkolları, şapkaları takalım. Hepimiz bir Filistin, hepimiz bir Gazze olalım. Ama bunu olmazsak, inanın inanın, âlemlere rahmet olan Habibullah’ın yarın şefaatine nail olamayız. Ben bunları bu kadar dillendiremem. İlim adamı değilim, din adamı değilim, bilim adamı değilim. Ama bu cemaatler ayağa kalkmalı. Sabahları namazla, sabah namazlarında yapılan dualarla millet görsün. İşte milletin maneviyatına, hissiyatına, derdine derman olacak bir akıl olmalı. Bir devletin aklı da usulüne uygun bunu izah etmeli. Tabii mutlaka, uluslararası ilişkilerde farklı hesaplar dönebilir. Yani biz Türkiye Cumhuriyetlerle beraber bir "Zengezur Koridoru" diyoruz. Ermenistan’la düşman oluyoruz. Niye düşman oluyorsak? Ermenistan’la bir dost olalım, bir adım atalım. Bu koridora Trump oturuyor. Gazze’de bir yapılanma olacak. Ne var? Buraya Tony Blair oturuyor. O dönemin İngiltere Başbakanı... Zaten onun döneminde İngilizler bela etmedi mi bize bu Gazze’yi, Filistin’i, İsrail’i?

BİZ NE ZAMAN ÖZÜMÜZE DÖNERSEK BUNLAR O ZAMAN DİZE GELECEK

İşin özünde şu var: Biz ne zaman "biz" olursak, biz ne zaman özümüze dönersek, biz ne zaman maneviyatımıza dönersek işte o zaman bunlar bize gelecekler. Hani Tevrat’ta da yazan, Kur’an’da da yazan bir savaş var. Bir ağacın arkasına saklanacaklar. İsrail... İnanç böyle. İsrail Başbakanı diyor ki: "Doğru diyor bunların hepsi. O Kur’an’daki Müslümanlar olursa doğru." Evet. O Kur’an’daki Müslümanlar nerede? Bizi cennetle cehennem arasında koşturun. "Şu helal, şu haram..." Ya en büyük haram, en büyük zulüm Gazze’de yaşanıyor. Din adamları, toplumun kanaat önderleri, ses çıkarın ki devletin aklı, devletin sahibi, devletin hâkimi, devletin iradesi bu milletin sesine göre yürüsün. Bu işin siyasetle de alakası yok. Bu işin ticaretle de alakası yok. Bahçeli güzel bir söz söyledi. Dedi ki: "İsrail’in önüne askeri seçenekler dahil konulmalı." Özgür Özel bir mitingde biraz destek verdi. Bu meseleye ciddi bir destek verdi. Ama işin sonunda bir gemiden başka Gazze’ye yaklaşamadı. Eskisi gibi bu Siyonist mallara, Siyonist yapılara tepki de yok. Dünya... Gidecek olduğumuz 2 metrelik bir yer. 2 metre 10 santimlik bir kefen. Kefenin de cebi yok. Dünyalık hesaplar için, dünyalık dengeler için bir insanın canının ve kanının hesabını, sana bu canı ve ruhu veren Allah’a verebilecek miyiz bilmiyorum.

DEVLET AKLINI MİLLET BİLMİYOR

MİLLET SES VERİRSE DEVLET GEREĞİNİ YAPAR

Ama bildiğim bir şey var: Millet isterse, devlet yürür. Millet isterse, devlet kükrer. Millet isterse, devlet çözüm üretir. Bütün mazlumların gözü Türkiye’de. Ama bizim gözümüz nerede? Bizim derdimiz ne? İç meselelere boğulmayalım. Gazze için tek ses, tek yürek olursak, devleti yönetenler bu sese kulak verecektir. Biz ses verelim ki, ilgililer, düşünenler, yönetenler bu konuyla ilgili daha somut adımlar atsın. Ufak ufak, cılız cılız, küçük küçük... İnşallah...

GAZZE’DEKİ ZULÜM BİTMEDEN İBADET DE DUA DA KABUL OLMAZ

Konuya girerken “Allah bize dünya ve ahiret saadetine ulaşacak sebepleri nasip etsin.” diye dua ettik ya, bu dua kabul olmaz. Gazze’de bu zulüm bitmeden, Gazze’deki zulme sesimizi yükseltmeden kıldığımız namazlar, tuttuğumuz oruçlar, ettiğimiz dualar birinci kat değil; böyle bir kata dahi ulaşmadan gökyüzüne buharlaşıyor, gidiyor. Çünkü orada gözyaşının, acının, ıstırabın, alevin, yangının içinde boğuluyor. Onun için, hepimiz Gazze olalım. Hepimiz bir Gazzeli olalım. Sesimizi, tepkimizi şu bayraklarla, şu kaşkollarla, şapkalarla neyse Türkiye’de dolaştırmaya başlarsak, anlatmaya başlarsak bazı şeylerin değişeceğine inanıyorum. Ve bu arada bugün haberlere düşen iki tane haber var. MİT, Mossad ajanlarını yakalamış. Ben şuna da inanıyorum: Devletimizin sağduyulu, güzel insanları, güzel yöneticileri var. İran’daki nokta atışlı adreslere biz muhatap olmadan, bu içimizdeki Mossad ajanlarını, Yahudi uşaklarını, Siyonist köpekleri ufak ufak ayıklamaya başlarız. Ve şu da bir gerçek: Yine bir hadis-i şerifle meseleyi toparlamaya çalışalım. Horasan’dan bizi tarif ediyor Peygamber Efendimiz. Gelecek olan askerler var diyor. Bu zulmün bitmesi için... Demek ki Zülfiyar’a gönül kapısı daha kırılmamış. Zülfiyar’a tam dokunulmamış. Ama bugünden itibaren biz, devletimizin ve topluluklarımızın birlik, dirlik ve tek ses olması noktasında — hasbelkader — bu Gazze meselesinde bütün Düzce’nin gündemini, bütün Türkiye’nin gündemini unutup dilimizin döndüğünce söylemeye çalıştık. Söyleyemediklerimizi de siz yorumlara yazın. Allah bu devlete, bu millete, bu ümmete zeval vermesin inşallah. Ecdadımız gibi, Fatih Sultan Mehmet Han gibi, Selahaddin Eyyubi gibi, Sultan Alparslan gibi, bu memleketi bize yurt edenler, yurt bırakanlar ve Mescid-i Aksa’yı miras bırakanların maneviyatıyla Allah bize, bu nesle, bu millete şuurlanmayı nasip etsin.

Hoşça kalın, dostça kalın Allah’a emanet olun.

KÖŞE YAZISININ VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN