Atatürkçü Düşünce Derneği'ne Başkan seçildikten sonra 25 Şubat tarihinde yaptığımız haber üzerine bu zamana kadar mikrofonlarımıza konuşmaktan kaçınan hatta haberin yapıldığı akşam televizyonumuza gelerek burada da açıklama yapmaktan kaçınan ADD Başkanı Merih İş, 2 Noterden onaylatarak yazılı açıklamalarda bulundu.

ADD Başkanı Merih İş'in açıklaması şu şekilde:

 

“ Olayın gelişimi şu şekilde olmuştur.15.02.2009 tarihinde Düzce Devlet Hastanesi Beyin Cerrahisi nöbetçi doktoru Op. Dr. Fevzullah Akyüz'ün beni telefonla araması sonucu 80 yaşında bir hastanın düşme sonrası beyin kanaması geçirdiği komada olduğu ve acil ameliyat gerektiğini öğrendim. Hastayı kabul edip edemeyeceğimi sordu. Kendisine hastanemiz ameliyathanesinin taşınma nedeniyle kapalı olduğunu bildirdim. Kendisi hastanın ameliyat sonrası yoğun bakıma ve solunum cihazına ihtiyaç duyacağını ancak devlet hastanesinin yoğun bakımının dolu olduğu ve solunum cihazının olmadığını belirterek hastayı ameliyat sonrası yoğun bakım desteği vermek üzere kabul edip edemeyeceğimi sordu. Bende hastane yönetiminin hastanın yatışını yapması durumunda tüm tıbbi sorumluluğu üzerime alarak hastayı takip edebileceğimi söyledim. Eski hastanenin nöroşirürji yoğun bakımında yatmakta olan bir hastamızın aynı gün ( 15.02.2009) sabah saatlerinde yeni hastanenin nöroşirürji yoğun bakımına nakledildiğini ve halihazırda yeni hastanede tedavisinin sürdürüldüğünü bildiğim için devlet hastanesinden gönderilmek istenen hastaya da hizmet verilebileceğini düşündüm. Yani basında yer aldığı gibi yeni hastane tam olarak kapalı değildi, üstelik nakledilmek istenen hastayı yatırmayı planladığım yoğun bakım biriminde zaten bir başka hastamız yatarak tedavi görmekteydi.

 

Bu şartlarda komadaki bir hastaya yardımcı olmak için uğraşmanın skandal veya soruşturma geçirmeyi gerektiren bir durum olduğunu düşünmüyorum. Vicdanım rahat. Ben, bu hastanın solunum cihazı olmadan yaşamını devam ettiremeyeceğini bildiğim ve hastanenin nöroşirürji yoğun bakımının burada yatan bir başka hastada olması sebebiyle faal olduğunu bildiğim için sorumluluğu üzerime aldım. Ancak bu haber yapılış şekli itibariyle doğru bilgi kaynaklarına ulaşılmadan yapılmış bir haberdir.

 

Hatta bu hastayı ameliyat eden ilgili nöroşirürji uzmanı ile bile görüşülmemiştir. Ben hakkımda bu olaydan dolayı bir soruşturma açılmış olduğunu dahi bu haber ile duyuyorum. Bana ulaşan bir soruşturma konusu olmamıştır: Halbuki hakkımda bir soruşturma açılmışsa bunu önce benim bilmem gerekirdi.

Demek ki ilgili makamlar 25.02.2009 günlü aynı haberinizde yer alan benim hakkımda yapılan soruşturma hakkında benden önce basına haber vermek sureti ile soruşturmanın gizliliğini ihlal etmişler.

Doğru bilgiye ulaşmadan yapılan haberle de kişilik haklarımın zedelenmesine sebebiyet vermişlerdir.

 

Ayrıca: 08.02.2009 tarihli Genel Kurul Toplantısı ile Dernek Yönetim Kuruluna seçilmemizin ardından Atatürkçü Düşünce Derneği Düzce Şubesi Başkanı seçildiğim tarih 10.02.2009 tarihinde olmuştur. Oysa bahsi geçen ölüm olayı 16 Şubat 2009 günü saat 04.10 sıralarında vuku bulmuştur. Yani benim Dernek Başkanı seçilmem ile ölüm olayının hiçbir bağlantısı olmayıp bu haber dahi hem bana ve hemde derneğe yapılan asılsız suçlamadan ibarettir.”