Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın çarpıcı yorum ve görüşlerini paylaştığı Yorumlu-Yorum programı, Öncü TV ve 100.2 Öncü Radyo ortak yayınıyla Düzceliler ile buluşmaya devam ediyor.

Gündeme ışık tutan programın pazartesi günü ekranlara gelen bölümünde Ünsal, koronavirüs salgınındaki riskli gidişat üzerinden Düzce’nin aşılamadaki durumunu ele aldı. Aşı karşıtlarının savunduğu gerekçeleri masaya yatırıp, ‘Peki sizin alternatifiniz ne?’ diye soran Ünsal, olası bir kapanmada Düzceli esnafın tekrar kepenk açamaz hale geleceğine işaret etti.

Aşının gerekliliği ve hayati önemi hakkında yerinde tespitler yapan Ünsal, Düzce’deki artan vaka sayıları ve salgınla mücadelede yürütülen çalışmaları şöyle anlattı:

“Düzce olarak aşıda çok gerilerdeyiz”

“Yaklaşık iki yıldır bir korona belası ile dünya mücadele ediyor. Bu noktada farklı tedbirler alındı. İnsanlar tedavi olsun çözüm üretilsin diye çok farklı tedbirler alındı, alınmaya da devam ediyor.  Geldiğimiz noktada da aşı olmazsa olmazımız dedik. Fakat Düzce ölçeğine baktığımızda çok gerilerdeyiz. Gençlerde yüzde 60, yüzde 65 civarında. Yani aşı olma noktasında insanların bir eğilimi yok. Bunun kendine özgü bir sebepleri var. Sebeplerden bir tanesi de bu konu ile ilgili yapılan dezenformasyon ve olumsuz eleştiriler. ‘Aşı ne olduğu belli olmayan ne olduğu belli olmayan bir karışım enjekte ediyorlar veya yok kısırlaştırıyor.’ şeklinde bir algı var.

‘Hizmet alan da hizmet veren de gençler, neden aşı olmuyorlar?’

Geçtiğimiz günlerde DESOB Başkanı Mustafa Kayıkçı bir açıklama yaptı. Dedi ki ‘Eğer bir daha kapanma olursa biz bu dükkanları bir daha açamayız.’ Bu insanlar bu gençler nerede oturuyor? Kafelerde, kahvehane ve restoranlarda oturuyor. Sosyal alanlarda yaşamlarını paylaşıyorlar. Peki, bu noktada bir kapanma olursa nasıl olacak? Kafelerde, restoranlarda kimler çalışıyor? Gençler çalışıyor. Bir kahveyi içenlere baktığın zaman oran olarak yüksek oranda gençlik var. Burada hizmet alan da hizmet veren de gençler. Neden aşı olmuyorlar? Düzce Valisi Sayın Atay gece-gündüz mücadele veriyor. Kendisi sahaya iniyor, Sağlık Müdürü Yasin Yılmaz desen keza öyle. Devletin bütün kurumları gece-gündüz aşılama noktasında vatandaşı teşvik ediyor. Geldiğimiz nokta ne? Yeterli değil. Aşılarımızı olmuyoruz. Her kafadan bir ses çıkıyor. Şu anki atmosferde farklı gruplar, farklı troller bununla ilgili çok olumsuz bir dezenformasyon yapıp olumsuz bir algı oluşturuyor. Netice itibariyle aşı hakikaten bir tedbir.”

“Aşıda hem umut hem tedbir var”

Aşı olmak isteyen vatandaşlara imzalatılan formda, ‘Efendim yan tesirleri varmış, öyleymiş, böyleymiş’. Tamam iyi güzel de bir de şöyle bakmak lazım, aşı bir umut. Aşı olunduğu zaman bir tedbir alınmış olunuyor. Umut ve tedbir. Peki bunlar olmadığı zaman ne olacak? ‘Şeytan adamı kandırır da suyunu ısıtmaz’ derler. Peki, aşı olmayın diye tavsiye edenler yarın sizin hayati noktanızda bir tespit veya öngörüde bulunacak mı? peki aşı olun diyenler bir garanti veriyor mu? O da yok. Peki tedbir almak önemli mi? Önemli. Takdiri Allah’a bırakmak lazım. Şimdi çok basit bir örnek var. Bunu bazı İslami camia da yapıyor. İslami camia veya dindar bazı guruplar buna algı yapıyor. Bu konu ile ilgili çok güzel bir kıssa var. Hz. Ömer, bir gün çölde dolaşırken bir bedevinin dua ettiğini, çok feyadı figan içinde olduğunu görüyor. Gidiyor yanına, ne yapıyorsun burada diyor? Oda, ben ticaret adamıyım devemin ayağında çıban çıktı, kervan gidiyor ben yetişemiyorum. Allah’a dua ediyorum devenin ayağındaki çıban geçsin diye diyor. Soruyor ona Hz. Ömer, ilaç sürdün mü peki? ‘İlaç sürmedim’ diyor. Kalk oradan diyor Hz. Ömer, celalleniyor. İlaçsız dua kabul olmaz diyor. Önce ilacı süreceksin. Tedbiri alacağız, takdiri Allah’a bırakacağız. Yani herkesin bir hesabı var ama en büyük hesap Allah’ın hesabı.

“Düzce’de rakamlar çok ciddi artıyor”

Burada özellikle hizmet sektöründe ve hayatı en çok yaşayan gençler sektöründe aşılama noktasında çok gerideyiz. Düzce’de rakamlar çok ciddi artıyor. Hepimiz esnafız, hepimiz hayatın içindeyiz ve hayatın yazılan senaryosunun içinde bir oyuncuyuz. Birbirimizden vazgeçmemiz söz konusu değil. Hepimiz birbirimizle iletişim halinde veya temas halinde. Şimdi burada biz aşıları olmazsak, aşısız bir şekilde bir lokantaya veya bir kafeye gidip çay içtiğimizde oturduğumuzda bulaştırıcılığımızın artması neticesinde kapanma tedbirleri gelirse ne yapacaksınız? Sayın Mustafa Kayıkçı’nın demesi gibi ‘Bir daha kapanırsak açılamayız’ noktasındaki vurguyu kim değiştirebilir. Burada özellikle devletimizin ve Sağlık Bakanlığımızın ön gördüğü ve özellikle toplumdaki bu neye hizmet ettiği belli olmayan bir algıya kurban gitmeyelim. Bakın Düzce’de rakamlar yükseliyor. Geçen hafta Düzce’de dört kişi öldü.

“Aşı olduğun zaman, tedbir aldığın zaman bir umut var”

Bu işin şakası yok. Yüzde 80 ve yüzde 90 oranında aşı olunması durumunda bir korunmadan bahsediliyor. O da yok o nasıl olacak? Şimdi buradaki mantık şu, aşı noktasında, bilim ‘Yer çekimi vardır’ diyor bilim, evet yer çekimi diye bir şey var diyor bilim. Birileri de diyor ki ‘Belki gökten dayanma vardır nereden biliyorsun?’ Yani aşı olacağız da garantisi mi var? Olmasak zaten yok. Aşı olduğun zaman, tedbir aldığın zaman aşılamayı istenilen seviyeye çıkarttığın zaman bir umut var. Diğer türlü hiç umut yok, nasıl olacak?

“Sen tedbirini al, takdirini Allah’a bırak”

Düzce’de özellikle gençlerde, özellikle toplumun çok hızlı hareket eden birimlerinde aşılama, aşılama, aşılama… Yarın bir kapanma olduğunda ne yapacaklar? O gençler, o insanlar orta yaşlılar ve yaşlılar da olmak üzere o kafelerde oturamaz, düğüne, bayrama gidemez. Ondan sonra başlarız, ‘Hükümet açız.’ Sen tedbirini al, takdirini Allah’a bırak, Allah’a emanet ol. Tedbir de aşı.

“Senin bir alternatifin var mı, yok, o zaman sus”

“Biz mal satamadık, esnaf perişan’, iyi de bunların olması için oto kontrol sisteminin kurulması lazım. Aşının hayata geçmesi lazım. Aşılanmamız lazım. Aşı toplumun, aynı bumeranga etkisi gibi her bölümüne , her yapısına temas ediyor. Onun için özellikle Düzce Valisi Cevdet Atay’ın başkanlığında devam eden, devleti temsile devam eden bu algıya, bu talebe dikkat edelim. Aşılarımızı olalım. Şu anda bu hastalığın önüne geçebilecek bir alternatif yok. Peki, algı yapanlar siz bir alternatif koyun ortaya. Aşı olmayalım. ‘Kısırlaştırıyor, yan etkisi var…’ Tamam anladık, peki senin bir alternatifin var mı, yok. O zaman sus. Tamam düşünceni söyle ben bunu kerhen de olsa kabul ediyorum. Etmiyorsan bu millet sağlığına nasıl kavuşacak bunu söylemiyorsun aksini söylüyorsun. Bunu anlamak mümkün değil.