Geçtiğimiz günlerde Düzce bir felaketi yaşadı. Yani deprem felaketi yaşamadık ama hayatın akışında, hayatın içinde yaşamsal unsurlarımız; bir deprem kadar zarar gördü.

Biz burada vatandaşın da gönlüne göre, diline göre, kalbine göre, isteğine göre haberleri ve yorumları değerlendirdik. Şimdi burada yapılması gereken şey ne idi? İnsanlara; mağduriyetini, acziyetini, samimiyetini iyi anlatmaktı. Kim anlatacak bunu? Belediyelerin veya kurumların basınla ilgili birimi! Evet.

Biz bu konuyla ilgili bir eleştiri yaptık, ön göremiyor dedik. Basın çalışanı Elife Hanım diye bir arkadaş ön göremedi dedik. Neyi ön göremedi?

Şimdi işin doğrusu şu; bugün Düzce Belediyesi çalışanlarının, 72 saat uyumayanların, gece gündüz mücadele veren arkadaşların; su noktasında, çözüm üretme noktasında, suyun evlerimize akması noktasında büyük mücadele verdiğini biliyoruz.

Normalde; planlı programlı, şekilli şemalli yapıldığı zaman altı aydan önce yapılmayacak bir ihaleden bahsediyoruz! Bir ay boyunca yapılamayacak olan bir işti bu! Ama bunu anlatamadılar insanlara ve belediye başkanına demediğini de bırakmadı bu insanlar.

Aslında adamın samimiyeti de burada ama samimiyetini bu basın birimi ve enformasyon birimi ön göremedi.

Yani denilseydi ki; ‘arkadaşlar herkes tedbirini alsın biz elimizden geleni yapacağız 30 gün bu memlekette su yok!’ İnsanlar Eyvah 30 gün ne yapacağız diye bir derde düşüp, derman arayışına girerlerdi.

Ama burada bir ayda yapılamayacak işi, belediyenin Su İşleri Müdürü Murat Gülmez ‘in bir fikri, bir çalışması, organizasyonu ile üç günde şehre su vermeye çalıştılar ki kısmen de verdiler…

Bu anlatılmadı! Çünkü ön görü yok! Çünkü belediyede bu işi yönetecek olan insan, bu algıyı yönetmesi gereken insan ne yaptı? Belediyeyi yönetmeye kalktı!

Ha biz de bunu haber-yorum şeklinde değerlendirip paylaştık… Belediye meclis toplantısında bu arkadaşımız tabi doğal olarak orada yorumluyorum da bu konu videosu izlenirken, orada bulunan arkadaşlarımız da bizim haber konumuzun, yorum konumuzun izlendiğini görünce bu görüntüyü, bu anı fotoğraflamak istediler…  Ne oldu Sonra? Bu hanımefendi geldi, arkadaşların elinden telefon almaya kalktı.

Bu ne hadsizlik ya? Herkes işini yapsın! Adam gibi işini yapsın! Belediye Başkanına fikirlerini söylerken, Sayın Başkana işin vahametini anlatın! İnsana verdiğimiz değer, İnsanı yaşat ki devlet yaşasın mantığının oturması için ne yapılması lazımdı? Bunların yapılması lazımdı! Siyaset bu!

Ama bu akıl, bu öngörü, bu düşünce, entrikalar için kullanılırsa, işte sonuç ortada…

Bu hanımefendi bizim arkadaşlarımızın elinden telefonu alıyor. Ne haddine!?

Efendim Özel hayatın gizliliği ihlali var… Orada özel hayatlık bir şey yok! Kimsenin yazışması da yok! Programı dinlerken, haberi okurken ki fotoğrafı… Bu kadar, büyütmeye gerek yok!

Şimdi İşin doğrusu şu; “hayatta mutlu olmak için ya imkânları artıracaksın ye istekleri azaltacaksın” Bunların imkânları çok. Maaş var, makam var, araç var. Canının istediği yere canı istediği gibi gidiyor; havaalanına gidiyor geliyor, kendini aldırıyor…

Hayırdır ya hayırdır? Bu kadar imkânın içinde, size bu kadar fırsatlar verilmişken… Altlarına araçlar tahsis edilmiş, makamlar tahsis edilmiş, ödenekler tahsis edilmiş niye? Kriz günlerinde belli olur İnsanın vizyonu misyonu…

Zor günlerde belli olur; hani dostunu hastanede, hapishanede, cenazede, göreceksin. Düğünde göreceksin derler ya. Burada bir iş var, ortada bir cenaze var!

Faruk Beyin önüne makul ve mantıklı ne fikir gelirse gelsin en üst seviyede değerlendirip bunu hayata geçirecek bir vizyonu var. Ama getiren yok ki! Dedikodu, gıybet fuzuli işler…

Geldiğimiz noktada şu üç dört günden beri yapılan bir iş vardı işte; ‘Partili partisiz, şu anda bir tufandayız, bir afetteyiz, bir sıkıntıdayız. Bölgeden talep edilen tankerlerle kalıcı konutlarda su gelmeyen yerlere sular verilsin’ diye bir öngörümüz olmuştu. Bunu da Sayın Özlü ’ye söylemiştik, o da mutlaka birimleri harekete geçirdi…

Ancak burada, sağlıklı bir ön görüsü olan insanların sağlıklı bir şekilde riyaset makamına söylemediğine inanıyoruz. Çünkü söylenen Her şey en hassas şekilde değerlendiriliyor!

Ve ne oldu şimdi? Bu, milletin Elinden telefon kapmaca oyunu mu? Bu mu yani? 2023 vizyonu bu mu?

Ben hasbelkader şu işin içinde yıllarını vermiş bir kardeşiniz olarak; baktığımız zaman ben Sayın Faruk Özlü ’nün şu memlekete samimi olarak bir şeyler vermeye çalıştığına, hizmet etmeye çalıştığına inanıyorum.

Ama insanlar anlamıyor. Anlamıyor da, çalışanları da bunu anlatmak için, bu enformasyonu yapmak için hiç bir çaba sarf etmiyor.

Çok sevdiğim bir söz; ‘kendi başına bağlayamayan gelin başı bağlarmış.’ Önce kendi başınızı bağlayın. Milletin başını bırakın, gelin başını bırakın!

Düzce Belediyesi'nin bütün birimlerinde gerçekten ve gerçekten; Sayın Faruk Özlü’ nün hoşgörülü olması sabırlı olması ve insanlara yaklaşarak toleranslı olması, çalışanlar tarafından dolaylı ve direkt istismar ediliyor! Çıkan sonuç bu…

Yine söylüyorum; Ne bunu Düzceli hak etti, ne Faruk özlü hak etti!

Bir muhalefet partisinin il başkanıyla görüştüm, dedi ki; “ben oraya gittim oradaki hali gördüm, oradaki çalışanların halini gördüm, Belediye Başkanının gayretini gördüm, vallahi eleştirecek gayreti vicdanında bulamadım”

Rahmetli Biz dedemiz vardı, fındık topluyoruz tarlada… Buradaki espri, dalda fındık kalmasın yerde fındık kalmasın…

Evladım orada dalda fındık kaldı burada yerde fındık kaldı dediğinde, insanlar; bunu tabi artık yorgunluk falan neyse… Bunu görmeyenler de vardı…

Derdi ki; “benim bakasıcalar görüyor da senin çıkasıcalar görmüyor mu?”

Ey belediyenin çalışanları! Sizin başkanınıza en etkili şekilde muhalefet yapacak İl Başkanı, samimiyeti görüyor ‘muhalefet edecek vicdanı kendim de bulamadım’ diyor ama siz başkanınızın samimiyetini göremiyorsunuz, kör olmuşsunuz, sağır olmuşsunuz! Yazık gerçekten şu emeklere yazık!

Şu millete de yazık! Ve insanlara hizmet etmenin idrakinden ziyade Kendi egolarınıza, kendi hesaplarınıza, kendi iç dünyanızda ki beklentilerinize hizmet eder hale gelmişsiniz.

Çok güzel bir söz, diyor ki; “etkili kişinin yetkisizliği, yetkili kişinin etkisizliği vardır orada iş bereketsizliği.”

Bu anlayış Düzce Belediyesi'nde iş bereketsizliğini getirdi.

İnşallah iş, hizmet noktasında başkanın, riyaset makamının vizyonuna uygun, aynı dertten beslenen, aynı dili konuşan, aynı duyguyu paylaşan noktaya gelmesini diliyoruz…

Tüm çalışanlar (özellikle de bu basın çalışanı) size son uyarım!

Milletin telefonlarıyla işiniz olmasın! İşinize bakın!

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN