Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve 193 ülke tarafından onaylanan Çocuk Haklarına dair sözleşme bundan 27 yıl önce bugün, yani 20 Kasım 1989 tarihinde imzalandı. Çocukların fiziksel, fizyolojik ve psikolojik olarak yaşam şartlarını daha da iyileştirmeyi amaçlayan sözleşmeye rağmen dünyada yüz binlerce çocuk zorlu yaşam şartlarıyla savaşıyor.
Biz de bugün sokağın nabzını tutmak için Anıtpark Meydanı’nda Düzceli vatandaşlara Türkiye’nin çocuk haklarında geldiği noktayı nasıl bulduklarını sorduk. İşte aldığımız yanıtlar…
“Kanunlarda ciddi yaptırımlar olması gerekiyor”
“Hepimiz zamanında birer çocuktuk.” diye başladığı konuşmasına Ömer Kaya şöyle devam etti: “Sorunun alt yapısında aslında eğitim var. Bir de din eğitim var. Biz AB’ye özendiğimiz sürece çocuklarımız her türlü şeye maruz kalabilir. Biz 5 yaşındaki çocuğumuzun eline cep telefonu veriyorsak çocuk hakkından bahsedemeyiz. Çocuklarımızı kontrol ve takip etmiyorsak aile olarak, çocuklarımızın sokakta istediği kadar kalmalarına izin veriyorsak çocuklarımızın başına birçok şey gelebilir. Ailelere ve kanunlara ciddi önem düşüyor. Kanunların özellikle ciddi yaptırımlarının olması gerekiyor. Mecliste bir kavga var çocuk istismarıyla ilgili bu kanunun tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Çocuklara psikolojik sorunları olan ve sapık ruhlu olanlar yönelir. Deprem bölgelerinde özellikle bu oran yüksek çünkü depremde insanların psikolojileri bozuldu. Ekonomi ve internet de insanların psikolojisini bozuyor. Ailelere çok önem düşüyor burada. Genelde dağılmış ailelerin çocukları maruz kalıyor. Devletin de hassas olması lazım. Yaptırımlarla önlenebilir.”
Kızı Ebru Kaya ise “Önce çocuklara ne istedikleri sorulmalı. Küçük deyip söz hakkı verilmiyor ülkemizde önce onlar dinlenilmeli” diye ekledi.
“Gereken değer verilmiyor”
Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü olduğunu muhabirimizden öğrenen çocuklarıyla pazar gününü değerlendiren Eyüp Erkubilay; “Ülkemizde çocuklara gereken değer verilmiyor. İnşallah bundan sonra bu şekilde büyüklerimiz çocuklara gereken hakları verir.” diye konuştu.
“Verilen cezalar yeterli değil yaptırımlar güçlü olmalı”
Diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’de çocuğa gereken değerin verildiğini düşündüğünü belirten Elveda Çengel ise şöyle konuştu: “Zaten durumumuz ortada. Bizden kaynaklı da değil aslında yasalar daha caydırı olmalı. Verilen cezalar yeterli değil. Kişi yaptığı şeyin farkında ancak kanun ve yasalarla herhangi bir yaptırımı güçlü olmadığı için korkmuyor. Kesinlikle çocuklara değer verilmiyor. Bunun da sadece kanun ve yasalardan kaynaklı olduğunu düşünüyorum.”
“İnşallah çocuklarımızın adına daha güzel günler inşa edilir
Mehmet Bölükbaş  son yıllarda çocuklara verilen değerin arttığını ifade ederek şunları söyledi: “Tabii ki son yıllarda çocuklara verilen değer artmakla beraber yeterli düzeye ulaştığımızı savunamayız. Ancak çocuklarımızı istismar eden kişilere karşı gerekli olan cezai müeyyidelerin biz artarak devam etmesini istiyoruz. Bu yaptırımlar daha da katılaşmalı ki çocuklarımıza bu tür kötü davranışlarda bulunmaya kimse cesaret edemesin. Bu yaptırımlar devam ettikçe ve sert önlemler alındıkça çocuklarımız adına biz de daha güvenli daha huzurlu olabiliriz. Aksi takdirde sürekli televizyonlarda gördüğümüz ve duyduğumuz bu kötü davranışların devam etmesinin önüne başka türlü geçebileceğimiz düşünemiyorum. İnşallah daha güzel günler çocuklarımızın adına inşa edilir.” dedi.