Aslında onların evliliği bir aşk hikayesi. İzmirli Sibel, Anaokulu öğretmeni olup Antalya’da bir Fransız okulunda göreve başlamış. Düzceli Faruk ise Akdeniz Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Antalya’da işbaşı yapmış ve kader onları orada karşılaştırmış. Arkadaşlıkla başlayan dostluk, evliliğe uzanmış. Hayata ikisi de gülerek bakıyor Akbaş çiftinin. Sibel hanım, annesinin kızlık soyadının “Kotbaş” ve dedesinin isminin de “Faruk” olduğuna dikkat çekerek “Şimdi benim eşimin adı da Faruk ve soyadım da Akbaş oldu” diyor. Henüz 4 yıllık evli Akbaş çiftinin bundan 9 ay önce 3 yumurta üçüzleri dünyaya gelmiş. İkisi kız, biri erkek bu ikizler tek yumurta bebekleri olmadığı için birbirlerine de tıpa tıp benzemiyor. Kumral olan Erkek bebeğe Sebre, Kızlardan sarışın olana Sueda ve esmer olana da Melisa İsimlerini vermişler. Bebekler dünyaya gelince Sibel hanım mesleğine ara vermiş. Sibel Akbaş şöyle diyor; “Kendi kanımdan, kendi canımdan çocuklarla evde kreş açtım” Aynı anda 3 çocukla baş etmek zor olsa da, Akbaş çifti bu işi eğlenceye dökmüş. İşin içine çocuk konusu girince Akbaş çiftinin gözleri pırıl pırıl oluyor. Hayatlarına ayrı bir anlam katan üçüzlerin bakımını nasıl yaptıklarını anlatıyorlar. Üçüz çocuk sahibi Akbaş ailesine bakıp hiç seyahate çıkıp çıkmadıklarını soruyoruz ve işte aldığımız cevap; “Eşimle gezmeyi çok seviyoruz. Çocuklarımız dünyaya geldikten sonra da gitmek istediğimiz bir yere gitmemezlik yapmadık. Ama bir yerden bir yere giderken sanki uluslar arası yolculuğa çıkar gibi valizlerimiz dolu oluyor” Onlar işin kolayını da bulmuşlar.Gündüz akşama kadar bebeklerle, aynı zamanda anaokulu öğretmeni olan Sibel hanım uğraşıyor. Gece nöbeti ise babaya ait. Düzce’de müteahhitlik yapan Faruk Akbaş, üçüzleri ile uğraşırken günün yorgunluğunu attığını söylüyor.

23424

Haber; Ş. ÇAKIR