Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada üreticilerin sorunlarına parmak bastı.

“Gıda fiyatlarının artması gıdaya ulaşımı zorlaştırdı”

Pandemi süreciyle başlayan gıda fiyatlarındaki artışlar, Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte artarak devam etti.

Başlangıçta bu yükselişlerde gıda tedarik zincirindeki spekülatif hareketlerin varlığı ortaya koyuldu. Sonraki süreçte tarımsal ürünlerin üretiminde kullanılan girdilerdeki fiyat yüksekliğinin gıda enflasyonundaki rolü ön plana çıkarken, lojistikteki ve diğer hizmetlerdeki artışın da bundan sorumlu olduğu ortaya çıktı.

Diğer yandan bu bağlamda küresel ısınma sonucu zaman zaman baş gösteren tarımsal kuraklık, biyoyakıt üretiminde bitkisel ürünlerin kullanımı ve tarımsal ürünlere yönelik artan talep de göz ardı edilmemelidir.

Önümüzdeki süreç tarım sektörü ve gıda fiyatları açısından önemini koruyacaktır. Rusya-Ukrayna savaşının etkilediği ekonomik krizin, Tahıl Koridoru Anlaşması ve diğer ülkelerin gayretleriyle azaltılması öngörülüyor. Fakat FAO’nun açıkladığı Dünya Gıda Endeksi verilerine göre aylık bazda son dönemde azalma söz konusu olsa da, uluslararası piyasalarda özellikle doğal gaz ve petrol gibi ham madde ve tarım ürünleri fiyatlarının artabileceği görülüyor.

Sorunların kısa sürede çözülmesini beklememekle birlikte istikrarlı politikaların ve uygulamaların bir an önce devreye girmesi gerekiyor. Gerekli tedbirleri acilen alarak, bu riskleri ülke olarak yönetmek zorundayız. Bunu başaramazsak, üreticimiz de tüketicimiz de bu zor günleri aşamayacaktır.”

“Üretici fiyatlarını ve ihracatı baskılayarak gıda enflasyonunu düşüremeyiz”

Gıda enflasyonunu düşürebilmek için yapılması gerekenlerin belli olduğunu belirten Bayraktar, “Bunun için her şeyden önce enflasyona neden olan faktörleri göz önüne almamız gerekiyor” diyerek sözlerine devam etti.

“Bu faktörler yanlış tespit edilirse çözüme de ulaşılamayacaktır. İhtiyaçlar ve politika araçları belirlenmeli, çözümler üretilmelidir.

Ürün fiyatlarını baskılayarak enflasyonu düşüremeyiz. Üretici fiyatlarını baskılama yanlış bir politika aracı seçimidir. Yine ihracata kısıtlama getirme kısa vadede sonuca ulaşsa da orta ve uzun vadede ihracat pazarlarının kaybedilmesine ve ürün arzının azalmasına neden olacaktır.

Gıda fiyatlarında yaşanan artışlar ve fiyatlardaki dalgalanmalar, özellikle gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerde gıdaya erişimi zorlaştırıyor hatta kimi zaman imkânsız hale getiriyor. Her ülke gıda fiyatlarını kontrol ederek, yükselişleri engellemeye çalışıyor. Her ülke kendi iç dinamiklerine göre çeşitli yöntemlerle gıda fiyatlarıyla mücadele ediyor. Vergi indirimi, denetimlerin sıklaştırılması, ithalat ihracat düzenlemesi, sosyal ve ekonomik yardımlar gibi değişik yöntemler uygulanarak gıda fiyatları kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Gıda fiyatlarındaki artışa çözüm bulmanın kolay olmayacağı bellidir. İşte bu noktada üzerinde durulması gereken sektör tarım sektörüdür.

Bu nedenle tarım sektörüne özen göstererek, stratejik sıfatını ön plana çıkaracak çalışmalar yapmalıyız.

Son aylarda gıda enflasyonuna sebep olan en önemli etkenlerden birisi olarak tarım üretici fiyat endeksinde aşırı artışlar ön plana çıkıyor. Bu durum, tarımsal üretimdeki maliyet yüksekliğinin neticesidir.

Diğer yandan, tarım ve gıda ürünleri fiyatlarındaki artışlar doğrudan üreticiye yansımıyor. Artan fiyatlar üretici ile tüketici arasındaki fiyat makasının açılmasına sebep oluyor. Dolayısıyla artan fiyatlardan yararlanamayan üreticilerimiz bir de artan aşırı fiyat dalgalanmalarından olumsuz etkileniyor.

Yurtdışına büyük oranda bağımlı olduğumuz, mazot, gübre, zirai ilaç ve yem gibi girdiler tarımsal üretimde en önemli maliyet unsurlarıdır. 2022 yılıyla birlikte döviz kurlarındaki önemli artışlar bu maliyetleri de artırdı.

Bu maliyet unsurlarının yanında sulama ve sulamada kullanılan elektrik fiyatlarındaki artışlar da maliyetlerin önemli bir ölçüde artmasına sebep oldu. Girdi fiyatlarında düşüş sağlanmadan üretici fiyatlarında düşüş sağlanması mümkün değildir. Pahalı girdilere ulaşamamanın neticesinde verim

düşüklüğü ve yetersiz üretim de üretici fiyatlarının artışını getiriyor. Girdilerin üreticilerimize makul fiyatlardan temin edilmesi tüketiciye yansıyarak gıda enflasyonun azaltılmasında önemli bir rol oynayacaktır.”

“Gıda güvencesini aşağı çeken gıda israfı artık bitmelidir”

“Gıdaya ulaşmanın, açlığı yok etmenin oldukça önemli olduğu günümüzde, gıda israfına son vermek gerekiyor. Birleşmiş Miletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan Gıda İsrafı Endeksi Raporu’na göre, Dünya’da üretilen gıdanın üçte biri, israf ediliyor veya kayboluyor.

Gıda güvenliğini sağlamada kayıp ve israfın azaltılması da en az verimlilik kadar önemlidir. Büyük emek ve kaynak harcanarak üretilen her ürünün bir gramı dahi ziyan edilmeyecek kadar değerlidir.”

“Tarımsal üretimde en üst yeterlilik oranına kavuşmak gereği ortaya çıkmıştır”

“2021/2022 sezonunda ekilmemiş bir karış toprak bırakmamaya, bütün imkânları üretim için seferber etmeye gayret gösteren, üretimden vazgeçme noktasına gelmişken, cesaretlenip, tarlasına dönmeye çalışan çiftçiye destek olunmalıdır. Bunu başaramazsak krizlerin etkisini azaltan bir sektör olarak bilinen gıda sektörü, ülkemizde krizlerin daha da büyümesine neden olacaktır.

Her şeyden önce, tarımsal potansiyeli oldukça yüksek bir Türkiye’ye aşırı oranda gıda fiyat artışı yakışmamaktadır. Bir zamanlar uygulanan ithalatla fiyatları terbiye etme devri de geri kaldı. Artık paranız olsa bile ithalat yapamıyorsunuz. Neticede artık tarımsal üretimde en üst yeterlilik oranına kavuşmak gereği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, üretimde atıl kapasite en aza indirilmeli ve verimin artırılması ile üretim potansiyelinin istenen düzeyde kullanılması, gıda enflasyonu riskinin azaltılmasında önemli bir araç olacaktır.

Bu bağlamda tarımın yapısal sorunlarından birisi olan sulamada, kuraklık durumunda ürün rekolte düşüşlerinin önlenmesi için sulama alanlarının artırılması, sulama suyu potansiyelini en etkin kullanan basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Yine işletme ölçeklerini büyütmek için arazi toplulaştırmasıyla üretimde etkinliği artırmak da üretim maliyetlerini ve dolayısıyla tarım ve gıda fiyatlarını düşürmede önemli bir rol oynayacaktır.

Tarım ve gıda ürünlerinin tarladan sofraya ulaşmasındaki maliyet artışında, çiftçinin ürettiğini pazarlamada yeterince yer alamaması tarımın yapısal sorunlarından birisi olan örgütlenme ile ilgilidir. Üretici etkin bir örgütlenme içerisinde bulunmamakta, pazarlama zinciri gereğinden uzun olmaktadır. Tarım ürünleri için piyasa garantisi sağlamak, fiyat dalgalanmalarını azaltmak, gıda değer zincirini kısaltmak ve çiftçinin ürettiği ürünün ticaretinde söz sahibi olması için sözleşmeli çiftçiliği geliştirmek ve yaygınlaştırmak gerekiyor.

Girdi kullanımında etkinlik artırılarak kullanımı azaltmak ise üretim maliyetlerini düşürmede önümüzdeki süreçte kaçınılmaz bir hale gelecektir.

Örtü altına yatırım yapmak desteklenirse, üretim artış hızını talep artış hızından daha yukarıya çekerek mevsim dışı fiyat artışlarının önüne geçilebilir.

Gıda tedarik zincirinin etkin bir şekilde işlevini yerine getirmesinin sağlanmasıyla özellikle meyve ve sebzede görülen üretici-tüketici fiyat makasının artmaması sağlanabilir.

Yeni Hal Yasası çiftçilerin ürettiğinin ticaretinde olmasını ve dolayısıyla gıda değer zincirinden daha çok pay almalarını sağlayacak çiftçi örgütlerini de içermelidir.

Dünyadaki fiyat artışlarına bağlı olarak yurtiçi fiyatlarda oluşturulan spekülatif davranışlar ticaret politikalarını ve piyasanın takip edilmesini gerektiriyor.

Ülkemizin gıda güvencesinin sağlanması, toplumun, gençlerimizin ve çocuklarımızın sağlıklı ve kaliteli beslenmesi, tarımımızın uluslararası alanda rekabet edebilecek doğrultuda sürdürülebilir bir şekilde gelişebilmesine bağlıdır.

Tarım sektörü olmadan sofralarımızda üç öğün tükettiğimiz gıdayı üretemeyiz. Bu nedenle, ülkeyi yönetenlerin tarım sektörüne daima pozitif ayrımcılıkla bakması ve imkânların bu şartlarda sunulması gerekiyor. Tarım sektörünün sorunları çözülmeli, gerekli yatırımlar yapılmalı ve desteklenmelidir.”