Dünyadaki fındık ihtiyacının yüzde 70 ini karşılayan Türkiye’de fındık üreticileri tekelleşen alım şartları altında ezilirken kamuoyunda birçok farklı görüşlerden, fındık üreticilerine uygulanan haksızlıklara ortak tepkiler gelmeye devam ediyor.

Konuya duyarlılıkla eğilen Zafer Partisi Düzce Teşkilatı da konuyla ilgili tespit ve değerlendirmelerde bulundu. Zafer Partisi Düzce İl Başkanı Kadir Kantemür konuya ilişkin açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Öncelikle, fındık işçisinin yevmiye ücreti ile fındık fiyatı neden aynı anda açıklanmaz? Aradaki yaklaşık bir aylık süreç kimin menfaatinedir? Son iki yıldır Türkiye'de fındık tekeli hâline gelen, yani getirilen, Ferrero'nun insafına terk edilmiştir fındık üreticisi.

“TMO GÖSTERMELİK ALIM YAPIYOR”

Öte yandan, sözde "Devlet fiyat açıklıyor ve TMO vasıtasıyla alım yapıyor." Bu tamamen göstermelik bir faaliyettir. Günde yaklaşık 25-30 üreticiye ÇKS şartı ile randevu veren, randevu alma şansına sahip azınlığın randevu saati olmadığı için saatlerce sırada beklemesi ve "ürün teslim edebilmesi mümkün olursa" 21 gün parasını beklemesi...

“ALIM OFİSİ YERİNE ALMAMA OFİSİ DESEK DAHA DOĞRU OLUR”

Ürünü teslim edebilmesi mümkün olursa, derken ne mi demek istiyoruz? Yaptığımız araştırmalar sonucunda ürün teslim etmeye giden üreticiden birçoğunun geri döndüğünü öğrendik. Sadece bugün (9 Eylül) ve sadece Düzce Merkez Alım Ofisinden , "almama ofisi" demek daha doğru olur, 18 üretici geri çevrilmiştir. Sebep mi? İki gün kurutanın fındığı "nem oranı yüksek" diye, üç gün kurutanı da "fındık çatladı güneşten" diye! Yani, üreticiyi bezdirip ya tüccara mahkûm etmek ya da üretimden vazgeçmesini sağlamak istiyorlar. Kimler mi? Sözde hükûmet edenler!

Sözde fiyat açıklandı 53₺ diye. Tüccar, açıklananın en az 10₺ altında alım yapıyor. Yani, yaklaşık yüzde 20'lik bir farktan söz ediyoruz. Ferrero'nun dün itibariyle açıkladığı "tüccarın birçoğundan fındık almama kararı" ise piyasayı daha da vahim bir hâle getirmiştir.

Bizler Zafer Partisi olarak "malûmun ilamı" tarzı bir siyaset anlayışını asla benimsemiyoruz. Sahadayız. Sadece söylemlerimizle değil, eylemlerimizle de.”