Düzce depreminde babaları Remzi ve kız kardeşleri Kadriye Öztürk'ü evlerine gittikleri belediye otobüsünün üzerine devrilen binanın altında kalarak kaybeden iki kız kardeş, yaşadıkları acıları aradan geçen 21 yılda hala yüreklerinde hissediyor.

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nde Düzce merkezde ağır hasar alan evlerini terk eden Öztürk ailesi, Konuralp bölgesine yerleşti. Esnaf Remzi Öztürk ve babasına yardımcı olan Kadriye Öztürk, kent merkezinde bulunan dükkanlarına belediye otobüsüyle gidip gelmeye başladı. Ulaşımlarını bu şekilde sağlayan baba kız, 12 Kasım 1999'da dükkanlarını kapatıp eve gitmek üzere belediye otobüsüne bindi. Bu sırada depreme yakalanan baba kız, üzerine bina devrilen otobüste 30 kişiyle birlikte hayatını kaybetti.

Anne de yaşadığı acıya dayanamadı

Depremin ardından Emine Sert ve Sakarya'dan Düzce'ye gelen Serpil Uğur kardeşler, en son belediye otobüsüne bindiğini öğrendikleri babalarına ve kız kardeşlerine ulaşmak için büyük çaba sarf etti.

Enkaz başında bir sonuç alamayan iki kardeş, daha sonra babalarının ve kız kardeşlerinin hayatını kaybettiğini öğrendi. Kızı ile eşinin ölümüne çok üzülen ve kalp krizi sonucu yaşamını yitiren anneleri Sabriye Öztürk'ü de toprağa veren kız kardeşler, sık sık yan yana olan aile kabirlerini ziyaret ederek dua ediyor.

"Yaşadıklarımızı hafızalarımızdan silemiyoruz"

Emine Sert, yaptığı açıklamada, aradan 21 yıl geçmesine rağmen depremde yaşadıkları acıları hafızalarından silemediklerini söyledi.

Sert, Marmara depreminin ardından hasar gören evlerini terk ederek şehrin 15 kilometre kuzeyinde bulunan Konuralp bölgesine taşındıklarını anlattı.

Deprem akşamı babalarını ve kız kardeşlerini evde bekledikleri sırada büyük bir sarsıntı meydana geldiğini aktaran Sert, "Haber alamayınca aramaya çıktık. Otobüste olduklarını söylediler. Gittik ama otobüs dümdüzdü. Hastaneye götürüldüklerini söylediler." dedi.

Sert, çok kötü bir manzarayla karşılaştıklarını, deprem sırasında ulaşım tamamen durduğu için hem kent merkezine hem de hastaneye zor gittiklerini dile getirerek, şöyle devam etti:

"Deprem olduktan 2-3 dakika sonra aramaya başladık. Ulaşım yoktu. Konuralp'te çok hasar yoktu ama Düzce'nin yerle bir olduğunu söylediler. Oraya kadar nasıl geldik onu bile bilmiyorum. Düzce yerinde değildi. Kendi evini bile bulamayacak durumdaydın. Allah böyle bir acıyı kimseye yaşatmasın. Çok çaresizdik ve acılarımızı üst üste yaşadık."

"Panik içerisindeydik"

Serpil Uğur ise 12 Kasım akşamı Sakarya'da bulunduğunu ve depremin ardından hemen Düzce'ye geldiğini söyledi

Babası ve kız kardeşine ulaşamayınca diğer akrabalarıyla irtibat kurduğunu anlatan Uğur, "Haberi aldıktan sonra ulaşamadık. Telefonlar kilitlenmişti. Panik içerisindeydik. Vefat haberi aldığımdaki acının tarifi mümkün değil. Hala bile insanın aklına geldikçe burnunun direği sızlıyor. Hiç deprem görmediğimiz için ne olduğunu bile anlamamıştık. Yaşamadan kimsenin bunun bilincine varabileceğini düşünmüyorum." diye konuştu. (AA)