İşi ve adı büyük olanın derdi de büyük olur derler. Bugünlerde kamuoyunda, çarşıda, toplumun farklı kesimlerinde Düzce Belediyesi bürokrasisinde bir değişim bekleniyor. Tabii bu beklenti ne kadar gerçekleşir onu bilmiyoruz. Ama değişimler böyle yavaş yavaş başladığı zaman, farklı farklı kulağımıza değerlendirmeler geliyor. Örneğin Dursun Ay döneminde özel kalem müdürlüğü yapan, şu anda da kültür müdürü olan Beytullah efendi kabulleri, tebrikleri almaya başlamış. Ne adına? Belediye başkan yardımcısı olacak. Peki, olabilirliği var mı? Vallahi Faruk Özlü'nün ne zaman ne yapacağı hiç belli olmaz. Yani sağ gösterir, sol vurur; sol gösterir, sağa vurur. Ama şimdiden dediğiniz gibi kabuller ve tebrikler alınmaya başladıysa burada mutlak ve mutlak inandığı ve güvendiği bir kanal var ki bu kabuller alınıyor.

Bazı konularda, bazı konularda Faruk Özlü'yü bizim eleştirdiğimiz yerler de var takdir ettiğimiz yerler de var. Bugün yine bir sıkıntılı bir konu var. Şöyle ki yüz on dört tane ‘uğur böcekleri’ dedikleri şehir içi minibüsler var. Bunlar belediyeye inandılar, güvendiler. Yatırım yaptılar, çok akıllıca bir iş. Yani Faruk Bey sıfır maliyette otuz milyonluk bir yatırım yaptırdı. Dedi ki ’20 bin TL’ye kadar biz ödeyeceğiz, üstü sizin.’ İşte bir anlaşma yaptılar. Teferruatı ve mahiyeti sözleşmelerde saklı. Ancak sözleşmenin yapıldığı, fiyatın belirlendiği yerde mazot fiyatı 6.5-7 TL civarındaydı. Şu anda 14 TL oldu. Yüzde 100 arttı. Ama pandemi döneminde ortalaması beş ay gibi bir sürede de belediye buradaki çalışmadığı halde araçlara 10’ar bin TL gibi ödeme yaptı. Orada da hakkını yememek lazım.

Şimdi gelinen nokta şu. 28-29 bin TL arasında araçların bir aylık çalışma maliyet var. Bunun içinde lastik gideri var, amortisman gideri var, şoför gideri var, mazot gideri var. Aynı zamanda şoförlerin tazminat giderleri var. Bunlar belediyeyi bağlamıyor. Belediye sadece bir bedel ödüyor. Minibüsçülerin, bu sektördeki emekçilerin talebi 35 bin TL gibi bir rakam. ‘İnanarak girdik biz bu yola. Biz 5 bin TL kazanalım bu işten’ diyorlar. Belediye de o rakamlara yakın bir rakamdan bahsediyor.

İş en son dallandı, budaklandı. AK Parti İl Başkanı Mustafa Keskin, bu konuyu bir esnaf olma hüviyeti ve tabanda olma hüviyeti, partili olma hüviyeti var. Kriz çözme görevi il başkanlarının en büyük özelliği. Gerek yerel yönetim gerek diğer siyasi atmosferlerde oluşan krizleri çözmek gibi bir misyona sahip. Bugünlerde Dr. Faruk Özlü'yle beraber görüşüp bu işi netçiye bağlayacaklar. Her iki tarafın da olur noktasında. Ama bu da yetmeyecek. Yarın bir gün dünyadaki sıkıntı ve Türkiye'deki ekonomik sıkıntıdan mazot ve girdilerin maliyetlerinin artmasıyla bu anlamda da belediye meclisinden bir karar bekliyor minibüsçüler. Yani mazotlar arttığı zaman artışa göre bir fiyat artışı olsun. Bolu'da bu fiyat 5 TL. Düzce'de 3.5 TL. Fiyat düşük mü? Düşük. E şimdi düşük fiyat, yüksek maliyet. Nasıl olacak? Bunun yayılması lazım. Bu sıkıntıyı hep beraber aşmamız lazım. Yani Bolu'da 5 liraysa biz de 5 lira olsun demiyoruz. Ama vatandaşın da, belediyenin de, emekçinin de o yatırımcının da, emekçinin de ortak bir ortak ittifak sağlaması lazım. Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Ulaşım sektöründeki, hizmet sektöründeki insanları mağdur etmeyin’ dedi. Ben bunun bir tatlıya bağlanacağına inanıyorum.

Eksik olan şu. Bizce gördüğümüz tabii. Bizim her gördüğümüz, her eksik dediğimiz eksik değildi ve doğru dediğimiz doğru da değildir. İnsan bu. Beşer şaşar. Bu ve bu konuları, vatandaşın derdini, talebini; iştirakçinin meselesini belediye başkanının önüne ve belediyedeki birimlerin önüne farklı bir şekilde getirmeden, objektif bir şekilde getirmekten geçiyor bu işin sırrı. Yavuz Yılmaz'a geçen kahvaltıda sordum. Dedim ki, ‘Siz Şoförler Odası Başkanı aynı zamanda minibüsçü esnafın, şoför esnafının temsilcisisiniz. Aynı zamanda Ulaşım AŞ'nin yönetim kurulu üyesisiniz. Yani toplumda da derler ya insanlar bazen merak eder bu tür pozisyondaki insanlara hangi tarafı tutacaksınız?’ Tam orta tarafı. Ne o tarafı ne bu tarafı, ne belediyeyi, ne şoförleri gerçek anlamda hakkaniyet ölçüsünde bir çizgide buluşulursa gerek bundan halk da kazanır, belediye de kazanır, buraya emek verip yatırım yapan da kazanır.

Bunu niye bahsettik? Orada Yavuz Yılmaz’a yine sorduk. Bir eylem, bir kontak kapatma söz konusu olabilir mi diye. ‘Asla böyle bir şey olamaz’ dedi. Ama minibüsçü esnafının mağduriyetine ve zararına baktığınız zaman eğer bir orta nokta bulunmazsa iş oraya doğru gidiyor. Bundan dolayı mıdır bilmiyoruz ama bir araç sahibi kalp krizinden, stresten vefat etti. Allah rahmet eylesin. Bunu bu şekilde değerlendirmemek lazım. Ama bu mağduriyetlerin giderilmesi için insanların dinlenmesi lazım. Son günler de Özlü’nün gerek muhtarla gerekse de halk ziyaretlerinde tabandan gelen sese kulak vermesi çok büyük bir takdirle karşılıyoruz. Ama bir değişim noktasında, halklar ve muhtarla olan temasları ve partisiyle olan istişarelerinden sonra güzel kararlar ortaya çıkacak. İnşallah güzel ve hayırlı kararlar çıkar. Mağdur olunmayan, huzurlu olan, yaşam kalitesi yükselmiş bir Düzce için iyi günlerde buluşmak üzere.