Düzce Üniversitesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezi’nde de çalışmalarda bulunacak olan Doç. Dr. Memet Işık, ameliyatsız ve ilaçsız tanı ve tedavi yöntemi olan kuru iğne hakkında bilgiler paylaştı.

“Kas Kaynaklı İnatçı Ağrılar İçin, Kuru İğne Tedavisi En İyi Tedavi Yöntemidir”

Kuru iğne tedavisini (Dry needling Therapy) belirgin bir yaralanma ve yangı olmadan kas ve iskelet sisteminde oluşan kronik myofasyal kaynaklı ağrılarının tanı ve tedavisinde kullanılan bir yöntem olarak açıklayan Doç. Dr. Işık, “Türkçeye kas içi uyarım şeklinde çevirebileceğimiz Intramusculer Stimulation (IMS) tedavisi ya da ülkemizde yaygın ismiyle kuru iğne tedavisi, Kanadalı Dr. Gunn tarafından, ağrılı kas spazmları tedavisi için geliştirilmiş ameliyatsız ve ilaçsız tanı ve tedavi sistemidir.” diye açıklama yaptı. Kuru İğnenin akupunktur tedavisi olmadığının altını çizen Doç. Dr. Işık, “Ağrı tedavisinde kalıcı iyileşme sağlayan, akupunkturdan daha etkili bir tedavi yöntemidir. Kas kaynaklı inatçı ağrılar için, kuru İğne tedavisi en iyi tedavi yöntemidir” dedi.

“Kuru İğnede Kas Spazmı Tamamen Çözülür Kas Canlılığını Yeniden Kazanır”

Kuru iğne tedavisi yönteminde kullanılan iğnelerin çeşitli uzunluklarda, tamamen ilaçsız, kuru ve oldukça ince iğneler olduğunu belirten Doç. Dr. Işık, “Kronik ağrılı hastalarda masaj, kaplıca, fizyoterapi (Fizik Tedavi) gibi yöntemler de tedavide kullanılır. Çoğu zaman bu tedavilerin etkinliği kısa sürer ve şikâyetler yeniden başlar. Kronik ağrılı pek çok hastada ağrıyı üreten en önemli sebep kaslardaki hasardır. Kaslar kısalır, sertleşir, kalınlaşır ve dolaşımı bozulur. Kaslarda bazı toksik maddeler birikir, kas iyi bir şekilde kasılamaz ve kemikleri, sinirleri sıkıştırır. Bu istenmeyen durum bazen haftalar, aylar, yıllarca devam eder. Fizik tedavi, masaj, ilaçlar, kaplıcalar hastanın problemine kısmen yardımcı olur. Ancak bu ağrıların iyileşmesi kısa sürer. Kuru İğne de ise kas spazmı tamamen çözülür kas canlılığını yeniden kazanır, eklem hareket açıklığı artar, kuvvet düzelir. Seans sayısı ilerledikçe hastanın iyiliği artar.” ifadelerini kullandı.

Kuru İğne(IMS) Tedavisinin Uygulanma Alanları

Tedavi yönteminin kullanıldığı rahatsızlıklar hakkında bilgiler paylaşan Doç. Dr. Işık, kuru İğne tedavisi ile boyun, sırt, omuz ve bel ağrıları, tenisçi ve golfçü dirseği, ağrılı kas spazmları, bilgisayar kullanımına bağlı ağrılar, duruş bozukluğuna bağlı ağrılar, kısmen fibromiyalji, miyofasial ağrı sendromları, kasık çekmesi, tendinitler (el, dirsek, omuz, topuk, kasık), diz, kalça, topuk ağrıları, siyataljiler, spor yaralanmaları ve rehabilitasyonu, çene eklemi ağrısı, Whiplash yaralanmaları (Travma sonrası omurga ağrıları) ve disk hastalıklarının (bel, boyun, sırt) tedavi edilebileceğini belirtti.

Kuru iğne tedavisinde seansların hastalığa ve hastanın gidip gelme imkânına göre belirlendiğini ifade eden Doç. Dr. Işık, “Haftada 1 veya 2 seans uygulamak en uygun olanıdır. Daha önce geçirilmiş bir cerrahi müdahale varsa ya da ağrı çok uzun zamandan beri devam ediyorsa seans daha sık ve seans sayısı fazla tutulmalıdır. İyileşmenin hızı hastalığın kronikliğine, yaygınlığına, ağrının şiddetine, daha önce operasyon geçirip geçirmemesine, nöropati olup olmamasına göre değişir. Hastalığa göre seans sayısı 6-10 arasında olabilir. Bazen bu süre 15 seansa kadar çıkabilir. Hastalığın geçici alevlenmelerinde tek seanslık bir tedavi yeterli olabilir.” şeklinde konuştu.

“Normal Enjeksiyonda Kullanılan İğneler Gibi Değildir”

Kuru İğne tedavisinde kullanılan iğnelerin son derece ince olduğunun altını çizen Doç. Dr. Işık , “Normal enjeksiyonda kullanılan iğneler gibi değildir. Deriyi geçerken acıyı en aza indirmek için bir kılavuz kullanılarak iğnenin hızlı batması sağlanabilir. Ayak tabanı, el gibi küçük kasların bulunduğu bölgelerde tedavi ağrı olabilir. Diğer kaslara yapılan stimülasyonlar genellikle iyi tolere edilir. Eğer kaslar normalse genellikle ağrı duyulmaz. Kas süpersensitif, aşırı kısalmışsa yani ciddi olarak problemli ise bir miktar ağrı duyulabilir. İğne ilk batırıldığında spazmlı kas tarafında sıkıca kavranır ve bu esnada özel bir ağrı duyulur. Kas kendini bırakınca ciddi bir rahatlama olur. Bazı hastalar ilk birkaç seansta uzun süren ağrılardan bahsederler, seans süresi arttıkça bu ağrılar kaybolur.” dedi.

“Bilimsel Olarak İspatlanmış Bir Tedavi”

Kuru İğne Tedavisinin bilimsel olarak ispatlanmış bir tedavi olduğunu aktaran Doç. Dr. Işık bu konuda yapılmış pek çok bilimsel çalışma olduğunu belirtti. Kuru iğne tedavisi genellikle çok iyi tolere edildiğini ifade eden Doç. Dr. Işık, olası yan etkileri hakkında şu bilgileri verdi:

“İğnenin batırıldığı yerde çok çabuk geçen ve ilaç kullanmayı gerektirmeyen bir ağrı olabilir. Çok nadiren pnömotoraks gelişebilir. Aspirin ve diğer pıhtılaşma önleyici ilaç kullananlarda cilt altı kanamaları olabilir, ancak genellikle tedaviyi sonlandırmayı gerektirmez. İMS tedavisinin en ciddi yan etkisi pnömötorakstır ve acilen tedavi edilmelidir. Çok nadiren boyun bölgesine uygulanan tedavilerde tansiyon düşüklükleri olabilir. Birkaç dakikalık dinlenme ile geçer.”

Kuru İğne Tedavisinin diğer kullanım alanlarına da dikkat çeken Doç. Dr. Işık, “Kuru iğne tedavisi cilt kırışıklıkları ve ciltte oluşmuş mikro çukurlukların tedavisinde de kullanılabilir. Hemiplejik hastaların omuz ve kalça sendromlarının tedavisinde rehabilitasyona olumlu katkısı olur. Nöropatilerin tedavisinde kısmen etkilidir. Eklem kontraktürlerinin tedavisinde, eklem hareket açıklığının artmasına yardımcı olur.” ifadelerini kullandı.

“Tecrübeli Olmayan Ellerde Yapılan Tedaviler İyi Sonuç Vermeyebilir”

Cerrahiyi gerektirecek kadar belirgin organik patolojiler varsa kuru iğne tedavisinin işe yaramayacağını ya da daha az fayda sağlayabileceğini dile getiren Doç. Dr. Işık, “Hastalık ne kadar kronikse seans sayısı o kadar uzun olmalıdır. Sinir kökü tutulumu ne kadar ağır ve uzun süreli ise tedaviye cevap o kadar azdır ve geçtir. Kilolu hastalarda cevap iyi olmayabilir. Diyabet gibi hastalıklar tedaviye cevap alınmasını olumsuz etkiler. Tedavi süresi daha uzun sürer. Devam eden anksiyete ve depresyon gibi psikolojik bozukluklar cevap alınmasını etkiler. Tecrübeli olmayan ellerde yapılan tedaviler iyi sonuç vermeyebilir. Ayrıca hastalıklı bölge ile ilgili germe egzersizleri, günlük yaşam aktivitelerinde değişiklikler, ev egzersiz programları, çalışma ve dinlenme periyotlarının ayarlanması tedavinin başarılı olması için gereklidir.” diye konuştu.

Kuru İğne Tedavisinin 12-15 yaş üzeri kişilere uygulanabildiğini ifade eden Doç. Dr. Işık, “Kanamaya neden olmaz, dolayısıyla, kan görmekten rahatsız olan hastalar açısından da uygun bir yöntemdir. Kuru iğne tedavisinin seans ücretleri tedavi edilecek yere göre farklılık göstermektedir. Hasta hekim tarafından değerlendirildikten sonra kaç seans tedavi gerektiğine karar verilir.” Şeklinde açıklamasını tamamladı.