Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, yaklaşık bir aylık COVİD-19 tedavisinin ardından Düzce’de gündem belirleyen program ‘Yorumlu-yorum’ ile ekranlara geri döndü. Bu süreçte hem evinde hem de hastanede hastalık nedeniyle zor günler geçirdiğini kaydeden Ünsal, vatandaşları salgına karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı.

Karantina ve hastane sürecinin ardından istirahat etmek üzere Akçakoca’nın Beyören Köyü’nde bulunan ikametine gittiğini anlatan Ünsal, kendisi hakkında bazı basın organlarının yalan haberlerle girişilen algı operasyonunun detaylarını anlattı.

VATANDAŞA SIKINTI VEREN POLİSLER: SİZE Mİ SORACAĞIZ?

Ünsal, “Bir gün Akçakoca şehir merkezine gittim. Yalı Mahallesi’nden İstanbul Caddesi’ne inerken yüksek oranda araçların olduğunu gördüm. Önümde de polis kontrolü vardı. Beklerken hem kalabalığın hem de polis kontrolünün fotoğrafını çektim. Bu sırada aracım zaten polis kontrolü konvoyunda bekliyordu. Akabinde polis noktasına geldiğimde polisler bana neden fotoğraf çektiğimi, sordu. 6-7 tane polis vardı. Ben de kendilerine dedim ki vatandaş zaten yukarıdan aşağı gelirken bekliyor. İnsanlar zaten sıkıntıda. Bunu ikiye bölseniz, daha güzel yapsanız ve insanlar beklemese olmaz mı deyince bunlar hemen ‘Size mi soracağız?’ şeklinde tepki vermeye başladı. Ben de kendilerine yaptıkları işin yanlış olduğunu söyledim. Söyleyince aracı kenarı çekin dediler. Çektik. İnin dediler. İndik. Asayiş uygulaması yaparak üstümü aramaya başladılar. Tamam, yapın dedik. Ve ben bu arada ilçenin yetkilisini ve devletin temsilcisini arıyorum. Polisler ‘Sen bunu neden arıyorsun?’ demeye başladı. Kimi arayacağım ben? Kasabı mı arayacağım? Derken ilçe emniyet müdürüne bir şekilde ulaşabildik. O da yapılması gereken yapılacak dedi.” diye konuştu.

MEDYADA ÇIKAN HABERLERİN HER SATIRI YALAN

Ortada herhangi bir suç yokken vatandaşın çektiği sıkıntıyı fotoğrafladığı için hadiselerin cereyan ettiğini açıklayan Ünsal, “Bizim fotoğrafımız çekildi eksikliğimiz görülecek diye yaptıkları işlem de sadece seyir halindeyken araçta telefon kullanmak. Tabii bu komiserin oradaki memura talimatıyla kesilen ısmarlama bir cezaydı. Bunun yasal işlemleri yapılacak. Ben bu konuyu sayın valiye arz ettim. Kendisi konunun üzerinde hassasiyetle durduğunu, gereğini yapacağını ve haber yapılmaması noktasında da ricası oldu. Ancak bu konuyu medyadaki bazı arkadaşlar haber yaptılar. Kesinlikle orada iddia edildiği ‘Siz beni tanıyor musunuz? Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?’ gibi bir ifade geçmedi. Çünkü ben kontrol noktasında hem kimliği hem de basın kimliğimi verdim. Aracımı istediğiniz yere çeker misim (!) Haberi takip ettiniz. Park cezası yok! Polis nereye çek dediyse oraya çektim” sözleriyle bazında çıkan manipülatif haberleri çürüttü.

“TURİSTİK BÖLGEDE HALKLA DİYALOĞU BİLEN EMNİYET MÜDÜRÜ YOK

Olayın görünen ve görünmeyen boyutları olduğunu kaydeden Ünsal, “Buradaki hadisenin arka planına baktım. Basın mensubu olarak haber yapmaya, haber çekmeye tepkinin sebebi ne? Arka planı çok farklı. Akçakoca önemli. Bir Cumayeri, Cumayeri veya Gölyaka gibi değil. Havalar düzelince, tam kapanma bitince herkes oraya oturmaya, kahve içmeye, gezmeye gidecek. Akçakoca Emniyeti’ndeki birinci sıkıntı şu. Birincisi Akçakoca Emniyet Müdürünün lojistikten gelmesi ve turizm ve diyalog konusunda hiçbir tasarrufunun olmaması. Turistik bir bölgede turizmden anlayan, halkla nasıl ilişki kurulacağına hakim bir ilçe emniyet müdürü yok. Üç dört arkadaşla beraber al motoru gez, iç, ye. İkinci boyutu da şu ki ilçede üç tane komiser var. 2 tanesi Ereğli’den bir tanesi de Alaplı’dan. Zaten ben bir yerleri ararken imtiyaz için aramadım ki. Orada bir yanlış yapılıyordu. Vatandaşa sıkıntı veriliyordu. Sayın Vali ve emniyet müdüründen istirhamım o uygulama alanının giriş ve çıkış noktalarını izlemeleri.” dedi.

“AKÇAKOCA’DA TORPİLLİ POLİSLER VATANDAŞIN HALİNDEN ANLAMIYOR”

Akçakoca’daki emniyet sisteminin düştüğü durumu anlatan Ünsal, “Alaplı ve Ereğli olmasının anlamı ne? 50-60 personel var ve 30-40 tanesi Ereğli ve Alaplı’dan. 25 yaşındaki komiser, arkasında dayısı var ve gelmiş oraya. Seni dinler mi? Vatandaşa hitap ederken dikkat eder mi? Nasıl olsa arkasında torpili var. Doğduğu ilçenin hemen kenarına gelmiş. Ereğli, Alaplı ve Kocaali’den ne kadar torpilli, arkasında güç ve yetki olan memurlar varsa buraya gelmiş. Buradaki memurlar arkasındaki torpille “Bana hiçbir şey olmaz. Ne emniyet müdürü bana bir şey diyebilir. Ne kaymakam, ne de başkası…” havasında. Vatandaşa davranışlarında acayip bir sıkıntı var. Bu benim şahsımla alakalı bir olay değil. İşi irdeledikçe çok ciddi bir sıkıntının olduğunu gördük. Polislerin uygulama yaptıkları noktada vatandaşın biri geldi bana ‘Abi sen gazeteci misin? Bunlar bize hep böyle yapıyorlar’ dedi.” sözleriyle Akçakocalılar’a yapılan muameleyi anlattı.

“AYIN 15’İNDE MAAŞ ALMAKTAN BAŞKA DERTLERİ YOK…”

Turizm bölgesi olan Akçakoca’da emniyet mensuplarının halka olan çirkin muamelelerinin çözülmesi gereken bir sorun olduğunu vurgulayan Ünsal, “Birincisi Akçakoca’ya turizm ve vatandaşla diyalog konusunda bilgi sahibi olan bir emniyet müdürü lazım. Bu elzem. İkincisi aynı şekilde ne kadar torpilli olan ki oradaki komiserin de “Benim de tanıdıklarım var. Kimi ararsan ara. Benim de ağalarım var” yaklaşımından da anlaşılıyor. Bunların hepsinin Düzce’nin muhtelif bölgelerine dağıtılarak Akçakoca’da bu asil görevi yapan memurların orada konuşlandırılması lazım. Çünkü bunların bir derdi yok! Ayın 15’i olduğu zaman maaşlarını alıyorlar. Başka hiçbir sıkıntı yok. Vatandaş ne durumda? Hiç umurlarında değil. Ben bu konuyu bir siyasetçi ile de görüştüm. Bana dedi ki ‘Evet, birçok yerde olduğu gibi Akçakoca’da da görüyoruz. Altımızı oyuyorlar. Vatandaşa karşı orantısız davranışlarıyla milletin nefretini, kazanacak boyuta geldiler. Bu işe bir çözüm üreteceğiz’.” dedi.

“Kurt kışı geçirir ama yediği soğuğu unutmaz.” deyişine atıfta bulunan Ünsal,  “Polis milletin adaleti, huzuru için var. Suç işleyene elinden geleni yapsın. Her türlü arkasındayız. Ama vatandaşa davranışta çok dikkat edilmesi lazım. İnsanlar mutlu değil. Hem ekonomik hem sosyal büyük bir sıkıntı var! Ama en azından senin ekonomik sıkıntın yok! Sen akşam eve bir pide getirme derdin yok. Yevmiyeni alıyorsun. Maaşını tıkır tıkır alıyorsun. Ama yazık. Bu milletin 15 Temmuz’da polisiyle beraber hain darbe girişimine karşı nasıl durduğunu ve verdiği can siperane mücadeleyi unutmadık” diye konuştu.

“YAPTIĞIMIZ HER HABERİN ARKASINDAYIZ, MAHKEMELER ORADA”

Öncü Medya Grubu’nu hedef alan utanç vesikası bildiri yayınlamaktan geri durmazken görevini yapan bir meslektaşlarına yapılan haksız muameleye karşı üç maymunu oynayan Düzce Gazeteciler Cemiyeti’nin ikiyüzlü tavrına değinen Ünsal, “Şimdi gelelim işin gazetecilik boyutuna Düzce’de çadırda kurulan yeri belli olmayan adresi belli olmayan Kongresi belli olmayan bir Gazeteciler Cemiyeti var. Ben iki gün boyunca bekledim. Bu gazeteci arkadaşımıza yapılanı kınıyorum demesini bekledim. 20 yıl boyunca Fetullah Gülen denilen hain teröristin yanında Zaman gazetesi muhabirliği yapan Erol Tayhan Düzce Gazeteciler Cemiyeti’nin başı. Yönetim olarak Öncü TV’ye yönelik bir açıklama yaptınız. Biz yaptığımız her haberin arkasındayız. Mahkemeler orada. Her türlü yazdığımız haberin arkasındayız. Varsa bir adaletsizlik biz kabul ediyoruz. Bilip bilmeden açıklama yaptın! Orada senin gazeteci meslektaşına bir hakaret yapıldı. Neden bir açıklama yapmadın?  Bağlı olduğun çanağın sahiplerinin inisiyatifini mi alamadın?” diye sordu.

“YAPILAN HABERLERE YALAN DEMEK BİLE AYIP OLUR. SÜTÜNÜZ BOZUK”

Bir Çin atasözüne atıfta bulunan Ünsal, “Bir koltukta çok oturana altına mı ettin de kalkamıyorsun?  Erol Tayhan dediğiniz kişi FETÖ’nün Zaman gazetesine yıllarca hizmet etmiş biri. Devlet gereğini yapıyor. Senin kızın FETÖ’den firari. Bu gün etçi İsmail yurtdışından geldi teslim oldu, çıktı. Celal Furuncu başka bir örnek senin kızın ne yaptı da, bu memlekete ne hainlik yaptı da buraya gelmedi, gelemiyor? Sen çıkıp da bir açıklama yapamıyorsun. Bir hiçsiniz. Yalan makinesisiniz. Bu konuyla ilgili yazılanlara yalan demek bile ayıp olur. Algı demek ayıp olur. O kadar bozuk ki… Ben eğer bu sözde haberler çıkmasaydı ben bu konuyu değerlendirmeye bile almayacaktım. Ama şerrin içinden hayır çıkar.” dedi.

“FETÖ’NÜN MEDYA AYAĞINDA 20 YIL HİZMET EDEN BİRİNİN CEMİYET BAŞKANI OLMASINDAN UTANIYORUM”

Gazeteci dahi olmayan ancak 20 yıl FETÖ’nün medya ayağında hizmet etmiş birinin Gazeetciler Cemiyeti başkanı olarak boy göstermesinin Düzce basını adına utanç verici olduğunu belirten Ünsal, “Ey, 20 yıl boyunca Zaman gazetesi muhabirliği yapan, FETÖ’nün çanağını yalayan Erol Tayhan. Senin ne açıklamana ne de hiçbir şekil de himmetine ihtiyacımız yok! Sen evladı FETÖ’den firari olan, kendin de 20 yıl boyunca hain terör örgütünün basınında hizmet etmiş bir adamın cemiyet başkanı olmasından utanıyorum! Rahatsız oluyorum! Devletin birimlerini bu konuda göreve davet ediyorum. Hadise net.  Polis teşkilatı bizim canımız. Benim orada yaptığım millete verilen sıkıntıyı anlatmak adınaydı. Bunu devletin valisi anladı. Devletin ilgilileri anladı. Ama birileri anlamıyor çünkü kendi menfaati ve çıkarı var. Biz bu görevi bu millet, devlet ve insanlık için yapıyoruz. Yoksa maddi manevi çıkarlar için yapmıyoruz. Hem kurumsal hem de kişisel olarak da ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyoruz. Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatidir. Önce insanı yaşat. Bu memlekette şu anda insanlar mutsuz ve gergin. Bunları yazıp çizerken nefsi hesap kitap yapanlara çok yazık. Bozuk süt maya tutmaz. Bunlar ancak bununla izah edilir” dedi.

Ünsal son söz olarak da, “Bu memlekette Sayın Cumhurbaşkanının mütevaziliği devletin her kademesine ulaşmalı. Bunu anlamayanlara, o derdin farkında olmayanlara bu bir şekilde anlatılmalı. Ama tatlı dille ama kanunla…” cümlelerini kullanarak tüm vatandaşların Ramazan Bayramı’nı tebrik etti.