Düzce Belediyesi tarafından düzenlenen "Türkiye Vizyon Konferansları"nın üçüncü hafta konuğu  TBMM Eski Başkanı, Başbakan Eski Yardımcısı Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç oldu. Düzce Belediyesi Kültür Merkezi Celil Yağız Sahnesi'nde saat 18:00'da düzenlenecek konferans için Düzce'ye gelen AK Parti'nin kurucu isimlerinden Arınç, geçtiğimiz günlerde konuk olduğu Eski AA Genel Müdürü Gazeteci Kemal Öztürk’ün Youtube kanalında çok konuşulacak açıklamalar yaptı. Öztürk’ün ''KHK sorununu nasıl çözeceğiz?'' sorusuna Arınç ''KHK bir faciadır" yanıtını verdi.

"O kadar çok bu faciayı yaşayan var ki, onlardan özür diliyorum"
KHK faciasına dikkat çekmek için maaşının yarısını KHK'lılara bağışladığını belirten Arınç, "Bunu yaptım çevremde o kadar çok bu faciayı yaşayan var ki. Ben onlara acıyorum, merhamet ediyorum. Aslında onlardan özür diliyorum.

"Onları gördükçe ben yerin dibine geçiyorum"
Evime temizlik yapmaya gelen, daire başkanlığından ihraç edilmiş bir kadını gördükçe, eşi polis bir başka kadını gördükçe ben yerin dibine geçiyorum. Kırıkkale'den yumurta getirip de kapı kapı satan bir genel müdür yardımcısı görünce felaket görüyorum. Bir benzinliğe gittiğim zaman bir Danıştay üyesinin pompa tuttuğunu gördüğümde acı duyuyorum. Bir lokantada bulaşıkçı olarak çalışan bir genel müdür gördüğüm zaman perişan oluyorum. Bütün bunları yaşıyor Türkiye. Kimse savunamaz bunu." dedi.

"OHAL kararı yüzde yüz doğru"
"15 Temmuz'da bir facia yaşandı." diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Arkasında olağanüstü hal ilan edildi. Yüzde 100 doğru. Çünkü böyle hallerde iki şey yapılabilir diyor Anayasa; ya sıkıyönetim ya da olağanüstü hal. Bizim gibi bir iktidar olağanüstü hal ilan ederdi. Bunun da Anayasa'da karşılığı var. Bu sanırım tam iki yıl sürdü. Ama bu süreç içerisinde onlarca kararname çıktı. 100 binden fazla insanın da ihracına karar verildi."

"Hukuki tanımlama böyle olmaz"
"15 Temmuz'dan önce de haklarında şüphe duyulan kamu görevlileri isimleri gelirdi. Biz bakardık, o zaman ihraç mekanizması yoktu. Onların görev yerlerine değiştirir, geri hizmetlerde bir yere verirdik. Bunları tedbir olarak yaptık. Ama 15 Temmuz'dan sonra devletin güvenliğine tehdit oluşturan örgütlerin, aidiyeti, mensubiyeti, iltisakı olanlar ihraç edildiler. Bu hukuki bir tanımlama değil. Bir tedbir bu. Hukuki tanımlama böyle olmaz. Çünkü bu bir kanaat. Kanaat ise delil değildir. İltisakı konusunda da en çok kamu kurumlarından alınan görüşe bağlı kaldılar. Bunu hak eden var mıydı, mutlaka var. İhraç edilen büyük çoğunluk kurum kararıyla ihraç edildi. Bunlara yüklenen aidiyet, iltisak, mensubiyet... Bank Asya'da para artışı var mı yok mu, okullara göndermiş mi göndermemiş mi, hangi dersaneye gönderildi bunlara bakıldı."

"Pazarda da ‘terörist’ olarak görüldüğü için limon satamıyor"
Arınç şöyle devam etti: "İhraç etmeyip şu yapılabilirdi; ‘Ben sizi ‘gri liste’ye aldım. Ne olduğunuzu da çok bilmiyorum. Sizinle çalışmak istemiyorum. Fakat bu güne kadarki bütün yasal haklarınızı size geri veriyorum. Siz kamuda çalışmayın, gidin nerede çalışıyorsanız çalışın’. Fakat insanlar böyle ihraç edilince yurt dışına çıkamıyor. Özel sektörde de ‘terörist’ yaftası yediği için iş bulamıyor. Pazarda da ‘terörist’ olarak görüldüğü için limon satamıyor. Sonunda OHAL süresince yargı yoluna da gidemiyor."


HABER: S.ÜNSAL