Düzce 18 Temmuz Spor salonunda saat 20.00 da başlayan konferansa konuşmacı olarak, Kazım Güleçyüz, Av. Kadir Akbaş, Prof. Dr. Mehmet Altan, Latif Salihoğlu, Mehmet Kutlular katıldı.
Katılımın yoğun olduğu “Said Nursi ve Demokratik Açılım Konferansı Kur'an'ı Kerim okunması ile başladı. Konferansa Düzce Protokolü ve siyasilerden kimsenin katılmadığı gözlendi.
Mehmet Kutlular: “Ben şeriat ile meşruiyeti sağlıyorum. İnsanı insan yapan en büyük değerlerden biri hürriyettir. Cumhuriyet kurulduktan sonra, üstat arzu ettiği şeyleri göremiyor. Bizim Cumhuriyetimiz ne yazık ki komünizme ve milliyetçiliğe dayalı. 1965 yılın da ordu muhtıra yapıyor. 1980'e bakıyorsunuz yine demokrat partinin devamında bir iktidar yine ihtilal yapılıyor. Artık bu demokratik açılımı millet olarak benimseyelim ve hayata geçirelim.
İnşallah milli birlik ve kardeşlik için bir ışık görmeye başladım. Millet olarak hak ve hürriyetlerimize sahip çıkmamızı ve bunu gerçekleştirenlere yardım etmek bizim görevimiz. Demokratikleşmeyi üç tane grubumuz istemiyor. Bugün burada demokrasinin hala neden kurumsallaşmadığını konuşacağız. Bunu konuşurken de Said Nursi’nin sözlerini aktaracağız. Türkiye, her türlü şiddet haberlerinin yaşandığı bir ülke. Türkiye 1915'te yaşanan teşhiri yaşamak zorunda. Bizi rahatsız edici yazılar yazılabilinir.” İfadelerini kullandı.
Prof Dr. Mehmet Altan Demokratik Açılımı konuşurken 12 Mart 1971 muhtırasının 39. uncu yılı olduğunu belirterek” O 39 yıl öncesini yaygın bir kesim ile birlikte çok ağır bir şekilde yaşayan bir askeri darbe olarak yaşayanlardan biri olarak anımsıyorum. Aslında mağdur yaratan bu rejimin bir şekilde mağdur yaratmayacağı, insanların, bireylerin, vatandaşların bir şekilde özgürce refah içinde yaşayacağı sistemin arzulanmasını gerçekleştirme talebidir. Ama bu rejim sadece mağdur yetiştirmekle kalmıyor, O mağdurları da birbirine kırdırıyor. Yani sende mağdursun ama bir diğer mağdura inanılmaz bir şekilde de yan gözle bakmaya devam ediyorsun. Demokratik açılımın olabilmesi için hem rejimin mağdur üretmeyecek, vatandaşın bireyin insanı olan bir hale yani demokratik bir Cumhuriyete dönüşmesi lazım. Aynı zamanda da mağdurun diğer mağdura da yan bakmayacağı, hepsinin mağduriyetinin sistemden kaynaklandığını ve mağdurların tüm mağduriyetlerinin ortak bir özgürlük alanıyla giderilebileceğine inanması lazım. İnsanoğlu bu gün dünyanın en kutsal canlısı, insanoğlunun doğuştan elde ettiği haklar var. Bunlar devredilemez haklardır. İnsanın kutsallığına saygı gösterilen bir rejim, insanın kutsallığına saygı gösteren diğer kutsal insanlar aslında bu demokratik açılımında hedefidir nihai aşamasıdır. Bir şekilde bu Cumhuriyetin vatandaşına saygı duyması, vatandaşında diğer vatandaşa bir yasa koymadan demokratik temel hak ve özgürlükler üzerinden saygı göstermesidir. Bunu yaratabilir miyiz, nasıl yaratırız, ama bunun aslında tartışılması lazımdır.” Şeklinde konuştu.