Efendim bugün çok önemli bir konudan bahsedeceğiz yine yorumlayacağız.

Biliyorsunuz Osmanlı sarayının Gözde pirinci Konuralp’ten, bu bölgeden, bu havzadan giderdi…

Gidermiş daha doğrusu! Fakat yıllar geçmiş o değerler zamanla ne olmuş? Özelliğini kaybetmiş!

Biz farklı endüstrilere girmişiz, sanayiye girmişiz ama o alanlarda Konuralp pirinci hakikaten kıymetli bir pirinç olarak Türkiye'de ve Osmanlı'da tanınan bir kalite, bir lezzet, bir mükemmeliyet noktasında kabul görmüş bir ürün.

Siyah pirinç geçtiğimiz hafta sonu Çilimli’de siyah pirinç üzerine Festival yapıldı. Belediye Başkanı Muhsin Yavuz'un öngörüleri, vizyonuyla beraber bu siyah pirinç üretilmeye başlandı!

Bir önceki sene 10 dönüm şimdi 20 dönüm derken bu ciddi bir boyutta değer kazanmaya başladı.

Şimdi işte liderler, memleketini yönetenler, yerel yöneticiler, toplumun ekonomik dinamiklerini yerel imkânlarını insanların önüne sunarak onlardan topluma faydalı gelecek nesillere bir eser bırakır yapıda olmalı!

Şimdi Çilimli;10.000 nüfuslu bir yer ama bir gün Muhsin Yavuz, eğer bu çaba, bu mücadele bırakılmadan devam ederse bir gün siyah pirinç noktasında bu ülkede bu bölgede bu memlekette bir değer olarak yaşayacaktır, hatıra olarak yaşayacaktır!

Hani siyasetçilere sorarsanız ya yaşlandın, torununa ne anlatacaksın? Torununu anlatacak bir hikâyen var mı?

“Evladım ben vakti zamanında falan yerde idarecilik yaparken falan yerden müdürlük yaparken falan yerde belediye başkanlığı yaparken bugün senin de ve senden sonraki nesillerin de fayda sağlayacağı imkân sağlayacağı şu eseri meydana getirdim!” diyebilecek bir anısı olmalı insanın! Torunlarınıza anlatacak bir anınız olmalı! İşte torunlarına anlatacak asaleti ile geçmişi ile övünecek nesillere örnek olacak bir adımı attı Muhsin Yavuz!

Gerçekten tebrik ediyorum! Ama özellikle dünyayı kasıp kavuran şeker hastalığı dediğimiz hastalığa karşı çok etkin bir yiyecek türü olduğunu biliyoruz, bunun yanında bilimsel araştırmalar yapıldığında memlekete insanlara çok büyük faydalar olacağını bildiğimiz bir organizasyon şu an ve bunun tabiri caizse; meşalesini yakan Muhsin Yavuz çok güzel bir adım attı!

Bunun haricinde biliyorsunuz pirinç dedik ya… Pirinci ürettiniz çeltik halinde, bu çeltikten ayrılacak pirinç haline getirilecek ve kuruyacak… Bunun için 200 km 300 kilometre İleri gitmek gerekiyordu ama bugün Sayın valimiz Cevdet Atay'ın öncülüğünde (daha önce kim emeği geçtiyse ondan Allah razı olsun) Düzce'ye bu tesis de kazandırıldı.

İl Özel İdaresi üzerinden bugün üretime teşvik bu kadar olur!

Üretilen pirinçlerin çeltiklerin pirince çevrilmesi ve mutfaklarımıza inmesi noktasında düşünün; buradan çeltiğin 200-300 kilometre ileriye gidip yeniden işlendikten sonra buraya getirilmesinin maliyetine bir bakın, bir de “bizim nasıl olsa bir çeltik fabrikamız var nasıl olsa bir kurutma fabrikamız var, nasıl olsa bunun kilometrelerce gidip gelme diye bir maliyeti yok” diyerek insanları üretime teşvik eden bir yatırım!

Burada İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sayın Mehmet Hayri Şen'in de çok büyük emeği var, tebrik ediyorum, takdir ediyorum!

Özellikle Çilimli'deki başlayan bu meşale Türkiye'nin gündemine 8daha bilinmeyen8 bir siyah pirincin taşınması ve bu konuda mücadele edilmesi noktasında insanlara bir bu Kılavuz, insanlara bir deniz feneri gibi bu sıkıntılı günlerde çıkış noktası olacak.

Üretim noktasında, imalat noktasında ve satış noktasında insanlara öngörü kazandıran, bu zinciri kuranları; Sayın Muhsin Yavuz'u, Sayın Valimiz Cevdet Atay’ı ve Genel Sekreterimiz Sayın Mehmet Hayri Şen’i tebrik ediyorum!

İşte Memlekete böyle anlayışların hâkim olması halinde; insanlar yarınlarına daha güvenle bakar, yarınlarına daha muhabbetle bakar!

Yoksa makamları işgal etmek değil, makamlardan güç almak değil, makamların etkisiyle yetkisiyle egolarını tatmin etmek değil…

Hani Orhan Gazi'nin Osman Gaziye nasihat ederken; “bizim diyor kavgamız yiğitlik mertlik değil! Bizim kavgamız insanlık kavgasıdır insanlığa faydalı olmak kavgasıdır!” İşte bu anlamda bu kavgayı veren bu mücadeleyi veren ve ismini sayamadığım belki de bu çalışmaların içinde emeği olanlar vardır…

Kimin emeği varsa Düzceli olarak şu ekranlardan kendilerine teşekkür ediyoruz!

Önemli olan şu; Siz yaptığınızı insanlık için yapın Hani at denize, mahlûk bilmezse halik bilir…

Yani yaptığınız iyiliği, hizmeti yapmak, bunu yaşamak ve yaşatmak ve torunlarınıza bir hikâyenizi anlatabilme erdemini yaşayabilmelisiniz!

Dünya Kalıcı değil! Dünyada herkesin görevi var, herkesin bir zamanı var, çekip gidecek!

Bu memlekette üretene, ürettiğini piyasaya satma noktasında, kazanca çevirme noktasında mücadele veren bu insanlar nankör değildir!

Yine Ticaret ve Sanayi Odası bu ara seçim gündeminde! Bizim Düzce'de çok kıymetli olarak görünen Düzce'nin abilerinden olarak bilinen bir abimiz var!

Bu abimiz bu abimiz Geçtiğimiz günlerde bir iş adamını otomotiv sektöründe en iyi seviyede olan kendi alanında bir numaralı otomotiv sektöründe olan bir iş adamını arıyor diyor ki; senin hanımefendi eşiniz çok karizmatik çok uygun çok vizyoner birisi bunu sizin grubunuzdan aday yapalım?

O ricada bulunan abimiz; Sayın Ragıp gökesağoğlu! Evet, rica ediyor. Tabii o gerçekleşmiyor. Belki de kimin adına ricacı oluyor? Oraya da Sayın Tuncay Şahin ile Ümit Ülgen'i gönderiyor

Yani Tabiri caizse; senin karizman da güzel, senin vizyonun da güzel senin auranda güzel.

E sen de olsaydın? Daha güzel olmaz mıydı?

Evet, burada her gün bir şeyler dönüyor ve tabii Orada o iş gerçekleşmiyor.

Ama insanlar kazandıklarını çok kolay harcayabiliyorlar…

Çok kolay harcanmaması gereken yerde de harcayabiliyorlar!

Evet, artık bu Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerini Dipnot olarak geçeceğiz.

İnşallah önümüzdeki günlerde başka bir konuyla yine yorumluyorum da buluşmak üzere hoşça kalın dostça kalın Allah'a emanet olun…

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN