Yeni tip koronavirüs salgınıyla derinleşen ekonomik bunalım vatandaşın cebine zam olarak yansımaya devam ederken erken seçim isteyen muhalefetin öne sürdüğü bir numaralı gerekçede ekonomi oldu. Muhalefet partileri 2002’deki ekonomik kriz ortamında iktidara gelen AK Parti’yi yine ekonomi üzerinden yenmenin hesaplarını yapıyor.

Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Öncü TV ve 100.2 Öncü Radyo ortak yayını, ilgiyle takip edilen Yorumluyorum programının son bölümünde bu propagandaya değinerek muhalefetin gözden kaçırdığı bir duruma dikkat çekti.

Muhtarlık yaptığı dönemde yaşanan bir olayı izleyicilerle paylaşan Ünsal, Hasbelkader 2004-2009 arasında Akçakoca’nın Beyören köyünde muhtarlık yaptım. Bizim köylerimizde, Balatlı ve Beyören köylerinde her Mevlid Kandili’nde Peygamber Efendimizin Dünya’ya geldiği günde, kutlama amacıyla pilavlar pişirilir, kazanlar kaynar bir ikram olur. Ben de bunu köy muhtarlığındayken biraz daha yaygın hale getirdik. Milli Eğitim Müdürlüğü ile konuştuk. Öğle saatine denk getirelim bunu çocuklar da nasiplensin diye. Köy halkı bir anda organize oldu. Sağdan soldan yemek kapları için gereken desteği aldık.” dedi.

CHP’linin tepkisi: Peygamber Beyören Köyü’nden mi?

Programın daveti esnasında bir CHP’linin sözlerini aktaran Ünsal, “Bütün gün ikinde ezanından sonra ikramlar yapılırdı. Öğle namazına çektik. İlçe müftüsü de gelecek işte program yaptık böyle küçük bir davetiye bastırdık. Davetiye ile beraber şehrin protokolüne dağıttık. Kaymakamımız, Belediye Başkanımız ve ilgililer gelecek. Bunlar dağıtımını yaparken, bizim burada görevli bir arkadaş. O zaman Kızılay Derneği’nin başkanıydı Fikret Albayrak. Kızılay Derneği’ne gidiyor bizim arkadaşımız. Diyor ki efendim iyi günler biz köyde Mevlid Kandili programı organize ediyoruz. Yemek ikramımız var. Öğle namazına müteakip dua edeceğiz. Sizleri de bekliyoruz. Orada oturan bir CHP’li arkadaş diyor ki, ‘Size ne arkadaş. Peygamber Beyören Köyü’nden mi? Peygamberi kutlamak size mi kaldı?’ Tabii o zaman biz bunu haber yaptık.  Biz o zaman dönemin İlçe Başkanı Selçuk Yanmaz diye sanmıştık. Bugünkü Belediye Başkanı Okan Yanmaz’ın kardeşi ama o da başka biriymiş. Başka bir CHP’li imiş.” diye konuştu.  

Ekonomiyle geldiler, ekonomiyle nasıl göndeririz?’ diye bir yaklaşım var

Ekonomik bunalımın siyasete etkisini 2002’ye gönderme yaparak değerlendiren Ünsal, “Şimdi bunu niye anlattım? Türkiye’de çok acayip bir formasyon var. Yani iktidarlar, muhalefet üzerinde bir tartışma var. Amaçta tabii iktidar iktidarlığını koruyacak. Muhalefet iktidara gelecek. Şimdi burada en büyük konuşulan konu ekonomi. Benzin fiyatları, gıda fiyatları, yani birçok şey. İngiltere bugün doğal gaz veya benzin bulamıyor. Avrupa da 100 lira olan veya 100 euro olan doğalgaz, 500 Euro gibi rakamlara çıktı. Dünyada ciddi bir sıkıntı var. Tabii Türkiye’de ki muhalefet bunun muhalefetliğini yapacak. Anlatacak gayet güzel. Buradan baktığınızda insanlarda yani 2002’ ye baktığımız zaman. Türkiye’de ekonomiyle yaşanan sıkıntıdan dolayı, çok ciddi bir sıkıntı biliyorsunuz. Rahmetli Ecevit’in suratına Ahmet Necdet Sezer’in kitap fırlatmasından sonra, yapılan açıklamadan sonra Türkiye’de gecelik faizlerin, uçuk noktalara geldiği, çok büyük sıkıntılar yaşandığı işte yazar kasalar atıldıktan sonra Türkiye’de ekonominin geldiği nokta iktidar değişimine sebep oldu ya. Mantık şu, ‘Ekonomiyle geldiler, ekonomiyle nasıl göndeririz?’ diye bir yaklaşım var.” ifadelerini kullandı.

İktidara gelmek isteyenler, bu milletin değerleriyle örtüşmeli

Ekonominin seçmen tercihine etki eden önemli bir olgu olmasına karşılık muhafazakar kesimin kazanımlarını kaybetme korkusu yaşadığını kaydeden Ünsal, “Yalnız Mevlid Kandili’yle ne alakası var? Burada insanlar belki teveccüh gösterip de CHP’ye veya muhalefete oy verebilecekler. Verebilirler. AK Parti’ye verdiği gibi CHP’ye de verebilirler. Fakat en büyük sıkıntı şu. Muhafazakâr kesim manevi olarak elde ettikleri kazanımları kaybetme korkusu yaşıyor. Eğer bugün dininle, diyanetinle, geleneğinle, göreneğinle bağdaşmayan, buluşmayan, barışmayan bir CHP’nin ekonomik meselelerden dolayı, ekonomik sıkıntılardan dolayı, bunların muhalefetiyle yapacak olduğu propaganda, bu toplumda kısmen karşılığını bulur. Ama bunun çözüm noktasında bir alternatif olmadığı zamanda Türkiye’de çok büyük sıkıntı olur. Bizim anlatmaya çalıştığımız şu. İktidara, devletin irade ve idaresine sahip olmak isteyenler, bu milletin değerleriyle örtüşmeli.” dedi.

Muhalefet önce milletin değerleriyle değerlenmeli

CHP’nin iktidarı dönemindeki bazı uygulamaları hatırlatan Ünsal, “Yani ‘Peygamber Beyören Köyü’nden mi?’ demenin anlamındaki yatan hassasiyeti bu insanlar hiç unutmamış. İnsanların unutmadığı bir şeyler daha var zaman zaman hatırlıyorlar. Biliyorsunuz CHP döneminde ezan Türkçeye çevrildi.  Türkçeye çevrildi yani ‘Tanrı Uludur, Tanrı Uludur’ diye ezan okundu.  Şimdi buradan bir enstantaneyi açmak istiyorum. Allahuekber ezanın vahi dilindeki ifadesi bunun karşılığı da Allah büyüktür. Bunu ‘Allah büyüktür’ diye tercüme etmediler de ‘Tanrı uludur’ dediler. Tanrı bizim inancımızda yok, Şamanist Türklerde var. Tanrı uludur. Allah Allah. Şimdi buradan da bir tecrübe var. Birçok konuda da tecrübe var. Eğer bu muhalefet Türkiye’de iktidar olmak istiyorsa ve insanların teveccühünü kazanıp oyunu olmak istiyorsa önce bu milletin değerleriyle değerlenecek.” diyerek muhalefetin öncelikle bu noktada adım atması gerektiğini söyledi.  

Bir fıkra anlatarak programı kapatan Ünsal, sözlerine şöyle son verdi: “Barışacak tabiri caizse konuyu bir fıkrayla kapatalım. Adamın hayatta, dünyada işlemediği günah kalmamış. Aklınıza ne geliyorsa. Dua ediyormuş Allah’ım günahlarımı affet. Allah’ım günahlarımı affet dua ediyormuş. Çoluk çocuğu da artık babasının son anlarında yanındayken. En büyük oğlu demiş ki ya baba Allah’ı boşuna meşgul etme. Allah senin günahlarını affetmez, affedilecek halinde yok demiş. Adam Allahtan umut kesilmez oğlum işte bir daha dua ederken en son demiş ki oğlum Allahtan umut kesilmez. Bir yerde demiş. Bir yerde ben dualarımın kabul edileceğine inanıyorum. O da demiş ömrüm boyunca CHP’ye oy vermedim Allah affederse beni oradan affeder.

İşte CHP ve muhalefette ki yapının bu algıları kaldırması lazım. Milletin dini ile diyanetiyle, maneviyatıyla barıştığını ve barışık olduğunu göstermesi lazım.  Ekonomi dediğiniz zaman bu millet, üzüm suyu hoşafla Çanakkale ile dimdik durdu. Ekonomi mutlaka etki vardır ama ekonomi noktasından ziyade önce insanların, biz bu AK Parti iktidarıyla, Recep Tayyip Erdoğan’la kazandığımız manevi değerler var. Bunlar elimizden gider derdi var. Bunun da bilinmesini istiyoruz ve tespitini ortaya koymaya çalıştık.”

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ