Bugün Çarşamba günü akşamı saat 18.00’da bir konudan bahsetmiştik. Ondan kısaca bahsedelim sonra Gümüşova’ya geleceğiz.  Bu konuda neydi? Belediye’de çalışanlarından bir tanesi ses kaydı yapıp Belediye’nin Başkanına veya oradaki arkadaşlarına dinletiyor diye bir iddiada bulunmuştuk. Ondan sonra birçok bu köprünün altından sular aktı ve tabiri caizse bunun içinde başka insanlar başka isimler de olabileceği noktasında, bir değerlendirme yapıldı. Bunların içinde hatta bir Belediye Başkan yardımcısının bile olabileceği söylendi. Nedir, ne kadar doğrudur. Dinleyen de, dinleten de çeken de, çektiren de bu işlerde vakti zamanı geldiği zaman ektiklerini biçerler.

GÜMÜŞOVA BELEDİYESİ’NDEKİ TANSİYONUN NEDENİ ÖDENMEYEN İKRAMİYE

Şimdi biz Gümüşova’ya doğru gidelim. Gümüşova da biliyorsunuz Muharrem Tozan eski İl Özel İdaresi Genel Sekreteri bir olayla muhatap oldu. Belediye Başkanlığı makamında darp edildiği iddiası olduğu konuşuldu. Bende geçtiğimiz günlerde bu konu ile ilgili Başkan’ı aradım. Nedir konu, nasıl bir gelişme oldu diye sordum. Bana anlattığı şu bu bayramda ikramiye gibi bir bedel var, işçilerin alabildiği. Bu ödenmemiş. Yani bir ikramiye tutarı bin 500 ne kadar bir oransa, tam bilemiyoruz. Bu ödenmediği için vatandaşın biri, çalışan biri, hatta bu çalışanı Tozan vakti zamanında, kendisi işe almış. Onu istihdam etmiş. Evlilik, Dünya, izdivaç meselesi, kendi akrabalarından olan bir şeyde burada yardımcı olmuş. Ailesinden birilerinin başına kazalar gelmiş… Bunların emekli ve tedavi noktasında, çok faydası olmuş. Onu çok sahiplendiği ve her şeyden önemlisi kendi işe aldığı bir adam. İşçi statüsünde bir çalışan. Bu hadisenin çıkış noktası da belediyenin içinde farklı platformlarda efendim hakkımızı yiyene sinkaflar ediyormuş. Millet iki ‘milyonluk arabalara biniyor, bizim hakkımızı ödemiyor’ falan filan bu tür şekilde uzun zaman kendisi belediyenin içinde esmiş gürlemiş, fakat ses çıkarmamış buna. Çünkü Tozan kendi işe aldığı, istihdam ettiği hayatının birçok noktasında sahiplendiği bir insanın, hayatıyla oynamamak adına ses çıkarmamış. İşte o gün geldiğinde yine, aynı sinkaflarla beraber olduğunda başkan bir de konuyla ilgili tabirinin olduğu üç kişinin arasında bu meseleler konuşulurken, yine aynı şekilde Sinkaf hadisesi olunca böyle bir arbede yaşanmış. Ben gittim Başkan’a baktım. Başkan da bir darbe yok. Herhangi bir darp yok. Karşılıklı bu konu ile ilgili şikâyet yok. Sadece aşağıda hadise olduktan sonra Başkanın şoförüne bir darbe vurulmuş. Bu darbeden sonra da şoför tedavi için gitmiş. O davacı ve şikâyet etti olmuş. Çalışan da Belediye Başkanı da dediğiniz gibi birbirinden şikâyetçi olmamış. Şimdi hadisenin şu boyutuna bakmak lazım; görünen hiçbir şey, nizami olan hiçbir şey ve gayri nizami olan hiçbir şey arka planı anlaşılmadan, arka planı çözülmeden anlaşılamaz.

SİYASETTEKİ KİN YÜZÜNDEN BAŞKAN TOZAN OSB’YE DAHİL EDİLMEDİ

Biliyorsunuz Gümüşova’da bir Organize Sanayi Bölgesi var.  Organize Sanayi Bölgesi’nde Belediye’nin de bir iştiraki, hakkı var. Yüzde 38 civarında. Fakat, siyasetteki rekabet kin, nefret ve başka bir yapıdan dolayı neden olduğu gururdan, kibirden, enaniyetten dolayı, birileri tarafından Başkan Tozan bu Organize Sanayi Bölgesi’nin belediye tarafındaki yönetim kademesine bir şekilde dahil edilmedi. Yani orada yapılan yüksek bir otel var, yapılan başka bir şey var buraya dâhil olmadı. İkincisi burada Belediye’nin bir yeri var. Organize Sanayi burayı alacak. Dediğiniz gibi yerin yapısal değeri 82 TL. Organize Sanayi Bölgesi’nden, vatandaştan yer alan Organize Sanayi Bölgesi yönetimi 160 TL’ye alıyor. 320 bin TL’ye müteşebbise yatırım diye satıyor. Bir dönüm yerde 160 bin TL gibi bir maliyet söz konusu. Nasıl bir maliyetse bu nasıl oluyorsa anlamadık. İşte 3 tane buna benzer konu var. Bir Muharrem Tozan’ın orada bulunduğu pozisyonda, birilerine biat etmemek veya neyse arttık bunu nasıl izah edersek, Organize Sanayi Bölgesindeki hakkı olan belediyenin hakkı olan yönetimde bulunamaz. Burada siyasi bir AK Parti İl Başkanından, MEHP İl Başkanına kadar herkes bir şeyler söyledi. Fahri Çakır’a sorduk biz bunu. Fahri çakır ‘olmaz öyle şey’ dedi ama yine oluyor. Yani hiçbir şey olmayacakmış gibi, ama yine oluyor. Ondan sonra dediğiniz gibi Organize Sanayi Bölgesi’nde belediyeye ait olan satışı gündeme geldiği zaman, vatandaştan 160 bin TL aldıkları, belediye ’den 82 bin TL gibi bir rakama alacak noktasında bir çalışma yapıldı.  Bunlar da emlak talebinde yükseltip 250 bin TL talep ediyoruz, biz buradan en az dediklerinde trafik biraz daha karıştı. Üçüncüsü orada bir tane araç vardı. O araç satıldı. Daha iyi bir marka olan araç satın alındı. Şu anda o araç 5 tane önceki aracın satılan İtfaiye öncü aracı diye değerlendiriliyor bunlar. 5 tane araca bedel. İşte bunun değeri de bir buçuk – iki milyon civarında. İki milyonluk araca biniyor bizim hakkımızı ödemiyor. Bu bir varsayım. Organize Sanayi Bölgesindeki Yönetime girmemesi bir varsayım. Orada dediğiniz gibi Belediye’den alınacak olan yer konusunda, küçük fiyatlarla alma teşebbüsü ve buradan giden Ticaret Odası yetkilisinin de orada aynı düşüncede olup da, zor sokmak gibi üç tane böyle hadise olduğu yerde ben şunu görüyorum, duydum ve biliyorum. Eminim gerek muhtarlığım döneminde, gerek gazeteciliğim döneminde kişisel agresiflik veya antipati bunlar insanların kişiliğinde var. Hepimizde var bu.

BURADA BAŞKANI İTİBARSIZLAŞTIRMA VAR…

Ama ben Muharrem Tozan’ın Çaldığını, çırptığını, hırsızlığını, arsızlığını, yüzsüzlüğünü duymadım. Varsa söyleyen duyan bilen Beytülmalı çaldırdığını ben duymadım. Beytülmalı çaldığını da duymadım. İl Özel İdaresi Genel Sekreterliğinde de aynı şey, Belediye Başkanlığında da aynı şey. Tabi burada birilerinin hesapları, kitapları tutmayınca, menfaatlerine ot tıkayınca, önceki dönemlerde oynattığı at alanları daralınca tabii farklı insanlar, farklı senaryoların içinde, farklı olaylarla karşılaşılabiliyor. Ben burada anladığım kadarıyla oradaki işçi arkadaşımızın bazı konularda bazı insanlardan etkilenerek bu işi yaptığını düşünüyorum ve öyle anladım. Burada da bir Belediye Başkanını itibarsızlaştırma var. Yani orada hiçbir iş yapmadan oturup da belediyenin beytülmalını muhafaza etse, yetiyor zaten. Bir dahaki seçimde kazanır, kazanmaz onu kendi bilir. Yani onun için çabalar, çabalamaz ama burada şu var; hani her zaman söylediğimiz bir söz var. Çok güzel bir söz, ben söylemiyorum sözü ikrar ediyorum. Mevlana Celâlettin Rumi’nin güzel bir sözü var.  Her söylenene cevabınız var, ama lafa bakarım laf mı diye, birde söyleyene bakarım adam mı diye. Bu ikramiyesini alamayan arkadaş belediyenin içinde iki aydan beri aşağı yukarı gidip sövüp sayarken, Akçakoca’daki insanlar ne yapsın. 4 aydır maaş alamıyorlar. O zaman onlar koro halinde belediye başkanına veya üsttekilerine küfür etmesi mi lazım? Akçakoca Belediye Başkanının arabası da çok güzel.  Yeni bir araba, İtfaiye aracı da değil. Güzel bir makam arabası. İtfaiye öncü aracı diye cip türü arabalar oluyor ya belediyede. Birçok yerde belediyeler, birçok işletmeler birçok kurumlar maaşını ödeyemez halde zorlanıyor. Memlekette ekonomik sıkıntı var. Ama bunun altında, öküz altında buzağı aranıyor. Bir şey var ben yine söylüyorum. Yorumluyorum, yorumluyorum diyorum. Gümüşova belediye Başkanı daha önceden de Belediye Başkanlığı yapmış, İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği yapmış, siyasetin farklı safhalarında bulunan Muharrem Tozan’ın ben düzgün ve dürüst adam olduğuna ben inanıyorum. Beytülmalı zarara sokacak kadar cahil ve cühela bir idareci olmadığını da biliyorum. Fakat bu memlekette çok küçük hesaplar için çok büyük değerleri harcamayalım. Çok dürüst, çok düzgün çoklarla donanmış bir ifadeleri duymaya başlayınca ben ve benim gibi birçok insan inanmıyor.

“İNŞALLAH MEMLEKETTE, MİLLETTE, DEVLETTE VE HER YERDE DÜZGÜN ADAM OLU”

Senin çok düzgün olduğunu niye bana böyle anlatıyorsun? Ne ihtiyacın var? Yani tabir-i caizse ne söyleyelim, burada bu tür provoke hareketler, hiç kimseye bir şey kazandırmaz. İşçiyi işten atmışlar, daha önce de sendikan da bir amire hakaretten ve fiili hareketten dolayı bir tutanak varmış. Ne oldu şimdi. Çoluk çocuk sıkıntı hem de tazminatsız işten atmışlar. Tebliği bir hareket etmişler. Birilerinin fikri zikri düşüncesi dahilinde, hareket ettiyse şeytan adamı kandırır, sözünü tutmaz der büyükler. Allah büyük. İnşallah memlekette, millette, devlette  ve her yerde düzgün adamlar olur.

BİR ORTAMDA SES KAYDETMEK NAMUSLULUK MU? BU SESİ DİNLETMEK NAMUSLULUK MU?

Dedik ya; kayıt işi, bu iş bitmedi daha. Gümüşova’yı bitirdik. Girdiğimiz konuya dönelim. Bir memlekette namuslular namussuzlar kadar cesur olmazsa o memleket ihya olmaz Hazreti Ali. Ortamda ses kaydetmek namusluluk mu? Ses kaydettikten sonra bu sesi dinletmek namusluluk mu? Bu sesi dinlemenin ne olduğunu ne amaca hizmet ettiğini, dinleyen tarafın hangi amaca hizmet ettiğini sorgulamıyorum. Çünkü insanlar her şeyi ister. Her şey yapılmasını ister. Bilgi en büyük güçtür. Bilgilenmek için her şey meşrudur. Ama bu gayrimeşruluğu yapanlar birçok gelişme oldu. Ve bunları detaylandırmıyorum, isim vermiyorum. Ama bu duyulduğu zaman, bilindiği zaman, bunun devamı durumunda, biz dünden bugüne kadar bu işi en detayına kadar ismiyle, cismiyle, şekliyle beraber ve bundan ne elde ettiklerini, bu insanlık, haysiyet ahlak dışı nazar-ı itibare alınmayacak ifadelerle ifade edilecek bir halinden ne elde ettikleriyle beraber sizlerle paylaşacağız.