Düzce’de isminin önünde doktor unvanı olan, bakanlık yapmış olan, milletvekilliği yapmış, vizyon ve misyon olarak hakikaten güzel bir isim var. Düzce’ye de çok şeyler katacağına inanıyorum. Ancak bu ismin altında gizlenen, bu ismin etrafında olan irade ve idare noktasındaki birtakım uyumsuz ve olmaması gereken idareciler var. 

Örneğin hiçbir alakası olmadığı halde belediyenin bir biriminde müdür olup, belediyenin bütün şirketlerinin işiyle gücüyle ilgilenen bir vatandaş var. Bu vatandaş aynı zamanda saat meraklısı. Model model, marka marka saatlerini çevresindeki insanlara göstermek gibi bir hezeyana tutulmuş. Belediyenin herhangi bir biriminde müdür olan adamın belediyenin iştirak olan şirketlerinin içinde ne işi olabilir? Sen işini yap! 

Belediyede yine başka bir birimde müdür olup da o işten başka her işi yapan, her işe karışan ve Sayın Dr. Özlü’nün manevi ve içtimaı şartlarını Düzce’de her noktada kullanmaya çalışan gereksiz bir vatandaş daha var. Bunların isimlerini söylemiyorum. Zaten siz tahmin edebiliyorsunuz.

Biz belediyeler ve kamu idarelerinde birtakım haberlere ve bilgilere sahip oluruz.  Eğer kurumun içinde müdüründen şefine kadar, çalışanından memuruna kadar bir ahenk, muhabbet ve karşılıklı bir güven içindelerse bize buna benzer bilgiler hiçbir şekilde gelmez.

Burada enteresan olan, birisi ucundan bucağından, kenarından köşesinden hiçbir organik bağı olmadığı halde belediyenin çöp tesisinde, şirketinde, betonunda, mermerinde ve şantiyesinde senin ne işin var? Orada senin işin o mu?

Artı olarak yine belediyenin idari mekanizmasında olan birisi o işin haricinde Başkan Özlü’nün basın toplantılarından tutun da her yerde var.  Bunlar buradan ne gibi kazınım içindeler bilmiyorum. Kimseyi de itham edemeyiz.  Ama gördüğümüz ve bildiğimiz şu var. Düzce Belediye Başkanı Sayın Özlü’nün 7/24 esasına göre çalışarak Düzce’ye bir şey katma çabasına hiçbir şekilde katkı sağlamadıkları kesin. Kendilerine bazı katkılar, imtiyazlar, faydalar ve bazı kolaylıklar sağlayabilirler belki. Çünkü sağlamasalar senin ne işin var belediyenin şirketlerinde? Ne işin var belediyenin başka bir biriminde? Kendi işine baksana!

Kendi işine bakmıyor. Kendi başını bağlayamayan gelin başı bağlarmış hesabı her yerdeler. Bir tanesi belediyenin şirketlerinde diğeri ise belediyenin her yerinde. Beyler, bu günler geçer.  Şu anda gece gündüz Düzce için mücadele veren bir belediye başkanı var.  Bunun arkasını boşaltacağınıza arkasını toplasanıza. Bir yerde bilinmek, anılmak, oturmak veya bunlardan kazanım elde etmek adına neler kaybettiğinizin farkında mısınız?

Ondan sonra bize bir haber geliyor. Sonra belediyenin yetkilileri bizi arayarak ‘Siz bunu nereden öğrendiniz?’ diye soruyorlar. Biz haber kaynağını izah eder miyiz, öyle bir şey olur mu? Söz konusu bile olmaz. İnsan önce kendi yapısına iyi bakmalı.  Eğer belediyenin içinde bir sır varsa, bilinmemesi gereken veya kamuoyuna duyurulmaması gereken bir şey varsa ve bu bize anlatılıyorsa neden anlatılıyor? Neden söyleniyor? Bu iki tane müdür ve bunlar gibi olanların yüzünden olmasın…

Güzel bir söz var, ‘Yetkili kişinin etkisizliği, vardır orada iş bereketsizliği’. Sayın Özlü bu kadar etkili, mücadeleci bir kişilikle memlekete bir şeyler katmaya çalışan bir insan. Biz öyle görüyoruz, öyle biliyoruz. Zaman zaman eleştirilebiliriz. Her şey, her bilgi, her nokta yavaş yavaş sızmaya başladı. Neden kraldan çok kralcılar, neden kendi başını bağlayamayan gelin başı bağlarmış hesabı kendi işini takip etmeyenin başka işlere girmesi. Sayın Özlü ’nün isminin farklı yerlerde farklı şekillerde anılması ve bilinmesi.  Mesela belediyeden herhangi bir birimde çalışan birine ‘Sayın Bakan böyle uygun gördü’ diyen bu biraz önce anlattığım tiplemelerin bu söz karşılığında vatandaş gidip ‘Sayın Bakanım böyle böyle demişsiniz’ der mi? Hayır demez.  Yani ve bunu benzer konularda üstüne irade ve idare verilen insanlar haddini bilmeli.

Mevlana’nın çok güzel bir sözü var, Hz. Mevlana’ya sormuşlar çok yazar, çok okur, çok bilirsiniz ama en iyi neyi bilirsiniz? Diye sormuşlar. Hz. Mevlâna da ‘haddimi bilirim’ demiş. Şimdi ben sözlü olarak bahsettim ama isim olarak bahsetmedim. Ne yaptıklarını ne ettiklerini izah etmedik ama had bilinmezse ve sizin attığınız adımlar ve yaklaşımlar gerek muhalefette veya Düzce’nin dedikodu mecralarında ve masalarda meze oluyorsa biz bunu nokta adresiyle beraber isimle anlatırız.

Yazık oluyor. Bir samimiyet ve gayret var ama bu samimiyeti bu gayreti küçük işlerde küçük hesaplarda egoların tatminiyle bunları kurban edemeyiz. İki kere iki dört başka hesap yapmaya gerek yok. Yanlış hesaptan doğru sonuç çıkmayacağına göre bunların bu şekilde değerlendirilmesi gerek parti noktasında gerekse Düzce noktasında kabul görmemekle beraber orada çok kıymetli bir adam değilsiniz. Olmazsanız olmaz diye bir kaideniz de yok. Sizin yerinizi dolduracak ve daha iyi yapacak insanlarda var o belediyenin içinde. 

Ama siz kendinizi Sayın Özlü’ye bir şekilde anlatıp kabul görmüşsünüz ve sizin yaptığınızın başta Sayın Özlü ve Düzce kamuoyunun çekmesine asla müsaade etmeyiz. Yörük malıyla kurban kesmeye alışmışsınız ve bu alışkanlığınız, yaptığınız işler, kurduğunuz hukuklar ve yaşadığınız özel ilişkiler yavaş yavaş çıkmaya başladı. Buradaki çalışanların ve içeridekilerin başta müdürlerine ve sonrada belediye başkanına olan güvenlerinin yeniden değerlendirilmesi veya gözden geçirilmesi anlamına geliyor. 

Burada Sayın Özlü başta olmak üzere belediyede irade ve idare sahiplerinin bu konuya özellikle dikkat etmesi lazım. Hırsız evin içindeyken kilidin bir anlamı yok.  Burada çalışan, idareci, müdür, şef ve birimlerdeki insanlar birbiriyle uyum, huzur, mutluluk, hak ve adalet hukuk ölçüsünde yaşamazlarsa işin başındakinin samimiyetinin gayretinin veya gösterdiği çalışma performansının bir anlamı olmaz.