12 Kasım 1999 Düzce Depremi'nde Kaynaşlı ilçesinde yakınlarını kaybedenlerin acıları, hala ilk günkü tazeliğini koruyor.

Depremde 2 torunu ve 2 yakın akrabasını yaşadıkları iki katlı ahşap evin yıkılması sonucu kaybeden, kızı ise yaralı olarak kurtarılan Pamuk Kulaç (70), yaptığı açıklamada, torunlarının deprem sırasında ilçe merkezindeki evlerinde olduğunu söyledi.

Depremi ilçeye bağlı Tavak köyündeki evlerinde yaşadıklarını anlatan Kulaç, "Torunlarım o esnada ilçe merkezindeydi. Orada her taraf yıkıldı. Biz köyümüzdeydik. İlçeye indik. Torunlarımın yaşadığı ev yerle bir olmuş. Göçük altındaydılar. Karanlıktı, kimseyi göremedik. Nasıl olduklarını bilmiyorduk. İlk babaannelerini enkazdan çıkardılar. Ardından benim kız yaralı çıktı. Ondan sonra torunlarımı ölü olarak tek tek çıkardılar." diye konuştu.

Depremde yolların yıkıldığını ve köyden araba olmadığı için yürüyerek ilçe merkezine geldiklerini anlatan Kulaç, "Torunlarım uzun süre enkazda kaldı. Küçük torunum sabah saat 03.00 sıralarında göçük altından çıktı. Onu biraz geç buldular, nerede olduğunu anlayamadılar. İki torunum, babaanneleri ve babaannelerinin kızından olan torunuyla birlikte 4 kişinin cenazesi çıktı. Büyük torunum Mehtap Aykılıç 12 yaşındaydı. Küçük torunum Karahan Aykılıç 4 yaşındaydı." dedi.

Torunlarıyla depremden bir hafta önce son kez görüştüğünü dile getiren Kulaç, deprem günü torunlarının yanına ilçe merkezine gitmek için hazırlandığını ancak nasip olup görüşemediklerini belirterek, "Onları özlememek elde değil. Tabii ki özlüyoruz. Onların yokluğu daha bir farklı. Kötü bir şey. Annelerinin şu an zaten kötü bir rahatsızlığı var. Öylesine yaşıyoruz. Allah kimseye vermesin. Bundan sonra da yaşatmasın. Tüm Türkiye'ye hepimize Allah sabır versin." diye konuştu.

"Deprem içinde bir deprem daha yaşadık"

Depreme evinde yakalandığını ve sarsıntıyı zarar görmeden atlattıklarını anlatan Mehmet Ataseven (50) ise depremin ardından babası Yusuf Ataseven'den haber alamadıklarını söyledi.

Babasının depreme bir çay ocağında yakalandığını ve burasının yıkılması sonucu vefat ettiğini dile getiren Ataseven, "Şanssızlık, çay ocağının tam karşısında tüp bayisi vardı. Depremle birlikte orası da yanmaya başlayınca ve tüpler patlayınca 2 gün boyunca kendisine ulaşılamadı. Ulaşılması da çok güç oldu çünkü arada dar bir sokak vardı. Karşıda bina yanıyordu. Bina yanıyor, tüpler patlıyor. Yaklaşamadık. Yani deprem içinde bir deprem daha yaşadık." diye konuştu.

İzmir'de yaşanan depremde hayatını kaybedenlere rahmet dileyen Ataseven, "Allah böyle bir şeyi kimseye yaşatmasın. Hakikaten çok zor." ifadesini kullandı. (AA)