Düzce İl Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz, Öncü TV ekranlarında Manşet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Canan Üstüner’in hazırlayıp sunduğu “Güne Merhaba” programına konuk oldu. Yılmaz, programda, tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de kâbusu yaşatan Kovid-19 salgını ile ilgili Düzce’de yürütülen mücadele çalışmaları hakkında bilgi verdi.

“Vaka sayıları birkaç gündür normal seyrinde ilerliyor”

Düzce’de birkaç gündür vaka sayılarının normal seyrinde ilerlediğinin bilgisini veren Yılmaz, şöyle konuştu:

“Birkaç gündür vaka sayıları normal seyirlerde giderken 100 binde 200’ler gibi, son iki haftada havalarında biraz kapanmasıyla birlikte kapalı alanlara kaçışlarımız başladı, toplum olarak doğal bir süreç tabii. Dışarıda ortam müsait olmayınca kapalı alanlara kaçıyoruz. Tabii kapalı alanlara girmeyle birlikte üzerimizde oluşan rehavet neticesinde kurallara istediğimiz manada uyamamaktan kaynaklanıyor. Maske ve mesafe diye sürekli söylüyoruz artık bu bir tekerleme değil, hayatımızın bir parçası olmak zorunda. Özellikle mesafemize ve maskemize kapalı alanlarda dikkat etmemiz lazım. En kısa sürede kapalı alandaki işimizi tamamlayıp, kişisel alanımıza sağlıklı olduğunu düşündüğümüz kendi alanımıza geri dönmemiz lazım.  Toplumsal bağışıklık anlamında istediğimiz seviyede değiliz aşılamada. Mavi şehir olmamız gerekiyor. Bununla ilgili gezici mobil ekiplerimizle mahalle, mahalle, köy, köy muhtarlarımızla görüşerek sağ olsun muhtarlarımız bizlere çok destek oluyorlar bu konuda gittiğimiz mahallerde bize ev sahipliği yapıyorlar. Bu süreçte onlarla birlikte bu surecide mahalle mahalle gezerek yürütmeye çalışıyoruz. Aynı şekilde üniversite öğrencilerimizde geldi. Onların aşılamasıyla ilgili üniversitemizde Mobil Aşı ekibimizi kurduk. Öğrenci işlerine yakın bir alanda, yemekhaneye, kantine yakın bir alanda. Mobil aşı ekibimiz orada ilimize gelen öğrencilerimizi de aşılamaya çalışıyoruz. Şu an da 67.4 ‘de toplam bağışıklığımız. Sarı kategorideyiz. İnşallah 22 bin gibi vatandaşımızın da 2. doz aşılamasını tamamlayabilirsek. Mavi kategoriye geçeceğiz, o zaman vaka sayılarımız biraz daha minimalize olmuş olacak.”

“Aşısızların oranı yüzde 75”

Düzce’deki koronavirüs vakalarına bakıldığında aşısız ya da eksik aşı oranının yüzde 75 olduğunun bilgisini veren Yılmaz, şu şekilde devam etti:

“Vaka ağırlığımıza baktığımız zaman, yüzde 75’i aşısız veya aşısını tamamlamamış vatandaşlarımızdan oluşuyor. Günlük oluşan 100 binde 400 yaklaşık 250 civarında ortalamaya geliyor vaka sayısı. Yüzde 75 dediğiniz zaman 175-180 veya biraz daha fazla hastaya denk gelir. Bunlar aşısız veya aşısını tamamlamamış diğer kalan ise aşılarını olmuş Kovid’e yakalanmış ama hafif şekilde atlatan vatandaşlarımız oluyor. Aşılı olan vatandaşlarımızın Kovid olmalarının sebebi de aslında yaygın bir şekilde virüsün ortamda bulunuyor olmasından kaynaklanıyor. Nereden bakarsak bakalım toplumsal bağışıklığa ulaşmamız için yüzde 75 diyoruz hedefimiz yaklaşık 18 yaş üstünde 300 bin civarında nüfusumuz var 225 bin 230 bin aşılama yapmış olmamız gerekiyor. Toplamda 210 bin civarındayız, 208 bin olması lazım yanlış hatırlamıyorsam. Geriye 75 bin kişi daha kalıyor. 75 bin kişide yani bir il nüfusuna denk gelebilir belki bakmak lazım.”

“Hastanede yatanlar aşısız veya eksik doz aşı yaptıranlar”

“Elimizde istatistikler var, oluşan vakaların, hastane ve yoğun bakımda yatış oranlarına baktığınız zaman, servislerdeki aşısız veya aşısını tamamlamamış olanların oranı yüzde 95, yoğun bakımda olanların ise yüzde 99.” diyen Sağlık Müdürü Yılmaz, “Oranlamaya baktığınız zaman aşının Kovid’e yakalanma ve semptomların gelişmesine önemli derecede engel olduğunu gösteriyor bize. Hangi aşı olursa olsun her iki aşıda da çalışmalar yapılıyor. Sinovac virüsün öldürülmüş halinin vücuttaki hücrelere tanıtılmasıyla, vücudun onu tanıyıp virüsle savaşmasını sağlıyor. Biontech’te yarı canlı aşı mesela Biontech ile ilgili yan etkilerden vesaire bahsediliyor. Onun sebebi de yarı canlı aşı olmasından dolayı, virüsün vücutta oluşturacağı etkiler aslında bir benzerinin vücutta reaksiyon olarak göstermesinden kaynaklanıyor. “Aynı virüs geçirmişim gibi oldu” diyen vatandaşlarımız oluyor. Dinlenmek zorunda kalan oluyor. Baş ağrısı çeken oluyor. Aşıdan kaynaklanan kol ağrısı olabiliyor. Bunlar aslında ondan kaynaklanan durumlar.” ifadelerine yer verdi.

“İlk dalgayı Düzce’de hiç yaşamadan atlattık”

Son zamanlarda özellikle Düzce’deki vaka artışının okulların açılması ile ilgisinin bulunmadığının altını çizen Yılmaz, “Aile içi bulaş yüzde 25-30 civarına tekabül ediyor. Aile içindeki sosyal hayatı çok kısıtlamamız uygun olmaz ama dışarıdaki hal ve hareketlerimize kapalı alandaki davranışlarımızı, davranış modellerimize dikkat edersek Kovid ile alakalı aile içerisindeki bulaşı da bu şekilde engellemiş oluruz. Bugüne kadar da biz Düzce halkımızla beraber bu süreci gayet güzel yönettik. Hatta hani ilk dalgayı Düzce’de hiç yaşamadan atlattık. Daha sonra tabi tedavi süreçleri vesaireyeler geldikten sonra kontrollü normalleşmeyle beraber şu anda bir dalgalanma yaşıyoruz. Doğal olarak bunu yaşıyoruz. Tabii okullar açıldı. Önemli olan okullardan daha ziyade kapalı alanlarda uymamız gereken kurallar. Milli Eğitim Müdürlüğümüz bu konuyla ilgili okullarda gerekli tedbirleri sürekli okul müdürleriyle görüşerek yerine getirmeye çalışıyorlar. İlgileniyorlar konuyla alakalı olarak. 70 civarında diye kalmış aklımda, sayı düştü kapalı olan sınıf, öğrenci sayısı da belki 100’lü rakamlarda olabilir Kovid olan. Yani çok dışarıdan bakıldığı gibi okulların açılmasıyla vakalarda ki artış okullarla çok ilgili alakalı değil. Okullarla ilgili gerekli tedbirleri Milli Eğitim Müdürlüğümüz, Milli Eğitim Bakanlığımız alıyor bildiğim kadarıyla. Çok yoğun olan okullarla ilgili farklı tedbirleri de vardır. Milli Eğitim Müdürümüz daha iyi bilir nasıl tedbir uygulandığıyla ilgili detayına hakim değilim ufak bir belirti varsa göndermeyelim” açıklamalarında bulundu.

“Düzce’de günlük 2-3 bin test yapılıyor”

Düzce’de günlük ortalama 2 - 3 bin arasında PCR testi yapıldığını aktaran Yılmaz, “Test pozitifliği yüzde 10 - 12 civarına denk geliyor. Test pozitifliğinde yüzde 2’ye falan düştüğümüz zaman ya da yüzde 3’e o zaman artık rahatlamış oluyoruz. İnşallah o da düşer. Özel sektöre devlet vermiyor test kitlerini, onların kendi maliyetleri var. O maliyetlerini çıkarmak için alıyor ama bizim devlet hastanesinde, üniversite hastanesinde ücretsiz testlerimiz. Onları devlet karşılıyor. Daha öncede belki hatırlarsınız Kovid’in ilk dönemlerinde de Organize Sanayi Bölgelerinde firmalar ücretli olarak anlaşıp test yaptıran büyük işletmeler oldu. Bizden ayrı olarak o şekilde de o zaman da yapıldı. Şimdi de aynı şekilde devam ediyor.”

“Obezite hastalarında virüs daha riskli oluyor

Koronavirüs salgının bazı hastalıklar için risk oluşturduğunu anlatan Yılmaz, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Kovid’in en başından beri baktığımız zaman hangi vücutta nasıl bir reaksiyon vereceği ile alakalı bir belirsizlik vardı biliyorsunuz. Zamanla bu belirsizlik yavaş yavaş ortadan kalktı. Oluşturduğu yan etkiler vesaire ortaya çıktı ama tabii bilmediğimiz kronik rahatsızlıkları olabiliyor. Dışarıdan baktığınızda sağlıklı gözüküyor bir birey ama bu virüsle mücadele eden hücreler var, bunlarda eksikli olabiliyor veya çok küçük bir bağışıklık sisteminde bizim bilmediğimiz bir doğuştan kaynaklanan bir eksiklik olabiliyor. Tabii şuanda en çok bildiğimiz, obeziteyle çok iyi geçinemediği Kovid’in, diyabetle çok arasının iyi olmadığı yani bu tip rahatsızlığı olanlarda çok iyi seyretmediği, daha kötü seyrettiğini biliyoruz. Farklı kronik rahatsızlığı olanlarda olumsuz seyredebiliyor. Bazen de hiç ummadığımız dışarıdan çok sağlıklı gibi gördüğümüz bir bireyde de bazen gerçekten çok olumsuz seyredebiliyor.  Hastalıkların bazı dönemleri var, bir yükselme dönemleri vardır, birde zirvede olduğu dönemler vardır. Sonrada düşüş dönemleri vardır. Bizim tabi hastalığı zirvede veya da zirveye çıkarken yakalamamız önemli. Zirveye doğru yukarı doğru giderken yakalarsak, o zaman yapacaklarımız daha fazla oluyor.”

“Normalleşmeye devam etmek istiyorsak, toplumsal bağışıklığı sağlamak zorundayız”

Koronavirüs salgınında en güçlü silahın aşı olduğunu vurgulayan Yılmaz, son olarak şunları söyledi:

“35-36 yaşlarında genç bir hastamız tabii belki de çeşitli kafasında ki soru işaretleri bebektir, vesairedir gibi nedenlerle aşısını olmamış. Süreçte çok olumsuz seyredince gebelikle ilgili süreci de tabii çok iyi seyretmedi. Böyle olunca da ne yazık ki, kaybettik. Allah rahmet eylesin. Aşı yüzde yüz koruyor diye söylemiyoruz, ama sonuçta elimizde ki veriler ortada, takip ettiğimiz hastalar ortada, yaklaşık işte 120 civarında hasta hastanemizde yatıyor. Bunların yüzde 95’i aşısız veya aşısını tamamlamamış bireylerimizden oluştuğunu düşünürsek. Aşının önemini burada görmüş oluyoruz. Normalleşmeye devam etmek istiyorsak, toplumsal bağışıklığı sağlamak durumundayız. Sayın bakanımız açıkladı bilim kurulu toplantısından sonra 3 önemli konu var dedi dikkat etmemiz gereken onlardan bir tanesi aşı olmalıyız.”