Şehirleri konuşmak için sanırım önce ‘şehrin ruhunu’ anlamak gerekir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçenlerde İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasında düzenlenen "2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi"nde kongrenin ana teması olan "Şehirlerin Dili Programında konuştu. “Şehirlerin mekanla insanın buluştuğu yerler olduğunu, medeniyetlerin de şehirlerde inşa edildiğini dile getiren Erdoğan, her medeniyetin kendi inanç, ahlak, sanat ve felsefe anlayışı çerçevesinde şehri tanımladığını ve şekillendirdiğini söyledi.” “Hüner bir şehir bünyad etmektir/Reaya kalbin abad etmektir. Fatih bu mısralarıyla aslında bizim şehirlerimizin kuruluş amacını da ifade ediyor. Devleti ve şehri yaşatmanın yolunun insanı yaşatmaktan geçtiğini ifade eden bir medeniyetten söz ediyoruz. Farabi buna 'Erdemli şehirler' diyor. Camileriyle, medreseleriyle, kütüphaneleriyle, şifahaneleriyle anılan şehirleri inşa ve imar eden bir ecdadın torunlarıyız biz dedi.
Şehir toplumun manifestosudur evleriyle, meydanlarıyla, çarşılarıyla, camileriyle, hanları ve hamamlarıyla…
Ya bizim şehrimizi yönetenler şehrin ve şehrin insanının ruhundan anlıyorlar mı acaba? Yerel seçimler biteli nerdeyse 1 yıl olacak, Düzce de şuana kadar sadece eski Belediye Başkanı Mehmet Keleş döneminde yapılan eserlerin ortadan kaldırılmasından başka gözle görülür bir değişiklik gözükmüyor maalesef, şehir merkezinde yıkılan parkları saymazsak tabi. Yıkmasına yıkıldı fakat yerine ne inşaa edilecek hala bilen yok, sosyal medyada dolaşan bazı görseller ile kulaktan kulağa dolaşan millet bahçesi söylentilerinden başka somut bir girişim yok. Bu arada parka yapılacak yapılar içinde dikkat çeken bir seyir terasına benzer bir yapı göze çarpıyor şehrin tam ortasında seyir terası ile neresi izlenecek gerçekten merak ettim doğrusu etrafta izlemeye değer bir manzara olmadığına göre.
Konak düğün salonu içinde yıkılmasına karar verilmiş, yerine nasıl bir yapı inşaa edilecek merak ediyorum doğrusu!! Yarım asırdan fazla bir tarihi olan bir mekan Konak, Uzunmustafa köylülerinin köyün sorunlarını konuşmak köyle ilgili önemli kararları almak, düğünlerini yapmak üzere inşaa ettikleri bir yapı, bir takım düzenlemelerle günümüze kadar gelmeyi başarmış birçok insanın anısının olduğu, ihtiyaç sahibi bir çok insanın dünya evine girdiği düğününü yaptığı bir yer..  Öyle veya böyle Düzce’nin son elli yılına şahitlik etmiş bir mekan… Bu mekanları yeniden inşaa ederken gerçekten şehirden şehircilikten, sanattan mimariden anlayan inşalara sormak lazım…
Bakanlık yapması itibariyle kendisinden beklentilerin çok yüksek olduğu Belediye Başkanımız Faruk Özlü şuana kadar şehrin ruhunu ve yansıtacak Düzce’ye bir şehir kimliği kazandıracak bir projeye başlamadı. Sanırım Başkanımız ve çalışma arkadaşları Belediyenin borçlarını ödemeye odaklarından proje üretme konusunda gerekli girişimleri yapamıyorlar.
Bir belediye neden bu kadar borç ödeme konusunu takıntı haline dönüştürür anlamış değilim, belediyeler halka hizmet götürülmesi gereken yerler, hizmet üretilmesi gereken yerler tamamen borç ödemeye odaklanmak hizmetleri aksatmaktan başka bir şeye sebep olmaz. Elbette ki belediye harcamalarına dikkat edecek, önemli olan belediyenin harcamalarını vatandaşa hizmet olarak yapması, kamu kaynaklarını israf etmemesi gerekir ama bu demek değil ki tasarruf yapacağım derken halka yapılacak hizmetleri kısmak.. Türkiye’de hangi belediyenin borcu yok ki.. Olaya bu pencereden bakmak hizmet üretmenin önünde büyük bir engel olsa gerek.
Benim Belediye Başkanımıza âcizane tavsiyem vizyonunu daha genişleterek Düzce’ye şehir görünümü kazandıracak, şehrin tarihi dokusuna uygun, şehrin ruhuna uygun kalıcı eserler kazandırmaya çalışmasıdır. Şehre dışardan gelen birisinin aklında kalacak eserler ortaya koymasıdır.
Örneğin şehrin merkezindeki eski kuyumcular sokağı olarak bilinen( İş Bankası Arkası ) yerdeki iş yerlerini belediye-esnaf işbirliği ile tarihi bir görünüm ile restore ettirerek bir kapalı çarşı yapılabilir. Yine aynı şekilde uzun yıllardır şehrimizin insanının yemek yediği köfteci esnafının bulunduğu tarihi asmalı kahvenin olduğu bölgeyi de aynı şekilde bir proje ile yeniden restore ettirebilir ve şehrin çehresine bir değişim katabilirsiniz.
Komşumuz Bolu belediyesi şehir merkezindeki tabelaları tek tipleştirip bir düzen getirmiş açıkçası fena da olmamış bizde böyle bir şey yaparak caddelerdeki görüntü kirliliğine mani olabiliriz.
Bütün bunları yapmak için çok büyük paralara da ihtiyaç yok, bugün artık kimseye bir faydası olmayan Tramvaya, Rabia heykeline, şehrin her tarafına yapılan aydınlatmalar için harcanan paraların yanında konuşmaya bile değmez buralara harcanacak paralar..
Tabi bu değişimi ve dönüşümü yapabilmek için önce içinde yaşadığınız şehri tanımalısınız, şehrinin insanını tanımalısınız buda mahalle toplantıları ile olacak bir şey değil maalesef mahalle toplantılarının ebetteki faydası vardır ama söylemek istediğim şey tam da bu değil..  Siz otobüs durağında bir saat beklemeden otobüsün hangi zaman aralıkları ile geçmesi gerektiğine karar veremezsiniz, tebdili kıyafet yaparak şehrin merkezinde bir çay ocağına gidip buz gibi bir havada sıcak bir çayı vatandaşla sohbet ederek içmeden halkın şehirle ilgili düşüncelerini doğru bir şekilde göremezsiniz. Bir esnaf lokantasında oturup bir kuru fasulye yemeden esnafın derdini anlayamazsınız. Şehrin caddelerinde korumalar ve belediye ekipleri eşliğinde dolaşmak şehri anlamak için yeterli değildir.
Tebdili kıyafet ile halkın kendileri hakkında ne düşündüklerini, alınan kararların halktan tepki toplayıp toplamadığını öğrenme yöntemini birçok yönetici, padişah ve siyaset adamı yapmıştır. Bu yöntem siyasetçinin hem doğru bilgilenmesini sağlarken hem de etrafındaki kişiler tarafından manipüle edilmesinin önüne geçer.
Bakanlıkta yapmış bir Belediye Başkanı olarak sizin bu şehre kazandıracağınız en güzel şey şehrin tarihi dokusuna uygun projeler ortaya koymaktır. Sizin sosyal medya trollerinin algı yönetimine ihtiyacınız yok. Düzce zaten küçük bir şehir küçük dokunuşlarla bu şehrin çehresini değiştirebilirsiniz... Öyle projeler ortaya koyunki 100 yıl sonra dahi bu eserler Faruk bey zamanında yapılmıştı desin gelecek nesiller..
Kalın sağlıcakla..
HABER- YORUM: S.ÜNSAL