KONFORMİST

Abone Ol

Buda ne demek?…diye sessiz ve küçümseyici soruların vızıltılarını kulağımda duyuyorum.

Yetmiyor kendim de bu vızıltıyı yapıyorum.

Olaya Fransız kalınmasın diye Fransızca bir kelimeyle başlık atıp, öylece altını doldurup derdimi anlatmak istedim.

Belki, dikkatleri can alıcı bu noktaya toplarım ve hepimizi düşünmeye sevkederim diye, emin olun başka da bir niyetim yok.

Başlığı günlük lisan ile kullansaydım, “mutlak itaat” yada “körü körüne itaat” belki de “tembel teslimiyet” diyebilirdim.

Ama diyemedim!

Yazı bu kadar dikkatleri üzerine çekmez, aynı zamanda ilgi de görmez diye düşünerek, bu kaygıyı taşıyarak, meramımı anlatmaya bu başlıkla başladım.

Tüm olumsuz anlamalara ve sitemlere rağmen.

Hiç ama hiç sorgulamıyorlar!

İnsanoğluna dayalı tüm düşünce ve inanç yapılarında ve bunlara bağlı davranış biçimlerinde, sorgulama iradesi yok ama hiç bir şekilde yok.

Soru sormak yok, kayıtsız şartsız itaat var, boyun eğip teslim olmak var, hem de ölümüne.

Ölüm mü?…hiç önemli değil toz olup ortalıktan gideceğiz, onun ötesi yok, varsa yoksa burası diyerek gününü gün edip hayatın tadını çıkarıyorlar.

Aynı şekilde Allah adına ortaya çıkan ve onun adına söz söylemekten geri durmayan, semavi din diye ortalıkta dolaşan tüm dinlerin, düşünce yapılarında ve uygulamalarında da maalesef bu pratik durum mevcut.

Sorgusuz yaşam şekli, körü körüne teslimiyet, kısacası cahillik, çok canlı ve dinamik bir şekilde hayat içersinde yer alıyor, hemde ölümüne.

Ölüm mü? … neyse ki bunlar toz olmuyor, hayalleri geniş ve ölüm sonrasında kurabildikleri kadar zevk merkezli hayaller kurarak ve bu hayallere ulaşmak için yaşayıp gidiyorlar.

Temelde insan hayatına yön veren bu yaşamsal iki yol tutuş, evet bu iki yürüyüş taraftarları, hiç ama hiç düşünmeden, tartmadan, sorgulamadan, tümüyle hazırcı bir davranış ile hayata yön veren bu inançlara teslim olup yol alıyorlar.

Öyle bir yol alış ki, geriye dönüp yaşanılanlara baktıklarında, gördükleri manzarayı, o kötü manzarayı, yine bu teslimiyetçi mantık ile tevil ederek, çarpıtarak aynı hızla ve şiddetle çarpıklığa sebep olanı savunarak yollarına devam ediyorlar.

İnsani olanların yanında, ilahi olduğunu ortaya koyan tüm inanç ve düşünce yapıları, insanoğlundan çarpık düşüncelerine mutlak itaat beklerken, kayıtsız şartsız teslimiyet beklerken, var olanı kabullenip teslim olmalarını, onun önünü ve arkasını sorgulamamalarını beklerken, sadece Rabbimiz evet sadece Rabbimiz bu şekilde davranmıyor.

Rabbimiz kendisine itaat edilmesi gerekliliğini ortaya koyarken, tüm yönleri ile nedenliğini, nasıllığını ve niçinliğini, tüm çıplaklığı ile ortaya koyarak, bizler algılayıp anlayalım diye, kendi kendine sorular sorup ve yine bu sorulara uzun uzun açıklayıcı cevaplar verip, izahatlar yaparak, gerçekleri insanoğlunun önüne koyuyor.

Hem de buna, hiç ama hiç ihtiyacı yok iken.

İşin garip tarafı bu kadar geniş ve tatmin edici izahatlar ortada iken insanoğlu, bu sefer de ön tarafına bakarak, pardon bakmayarak, körlük derecesinde geleceğe anlam katma çabasına giriyor.

Hiç bir gerçeği görememesine, görmek istememesine rağmen yine de hayatı yorumlamakta ona bir anlam verme gayreti içersinde olmaktadır.

Sadece sapkın düşünce ve inancının, hayata hakim olması ve geleceğe yön vermesi için.

İnsanoğlu, platonik bir aşk ile nereye savrulduğunu idrak edemeyecek bir şekilde, üstelik geleceği inşaa edemeyecek kadar düşünce ve irade acziyeti içersinde yol alıp duruyor.

Uçurumdan atlamaya o kadar meraklı ki, sonunda paramparça olacaklarını bilmelerine rağmen ısrar ve ısrar uçurumun kenarında atlamak için bekliyor.

Ve sırası gelen de atlıyor.

Sonrası mı, birisi toz olup yok oluyor diğeride hurilerin içine düşüp gününü gün ediyor.

Yapmayın!…gelin sorgulamaktan korkmayalım, kıyaslamaktan korkmayalım, terazinin bir ucuna Onu diğer ucuna önümüzde duran ve bizlerin hayatına yön vermek isteyen her ne ise onu koymaktan korkmayalım, mutlaka bu tartı işlemini yapalım.

Kimin ağır geldiğini görmekten kendimizi mahrum bırakmayalım.

Gelin tembellik yapmayalım, cesur olalım, sorgulama eylemine Rabbimizden başlayalım, O bunu zaten bizlerden istiyor hemde sürekli istiyor.

O, her zaman bu terazinin kefelerini bizim adımıza dolduruyor, birine kendisini diğerine bizim önümüzde duran ve bizlere yön vermek için can atanları.

Korkmayın!….aklımıza gelen her türlü soruyu ona sormaktan çekinmeyelim, zaten cevapları vicdanımızın derinliklerinde, bir kenarında duruyor.

Ne kadar samimi yaklaşırsak, yürekten bu soruları ona sorarsak ve ona yönelirsek, O bizlere tüm açıklığı ile cevap verecek ve bizleri uçurumun kenarından alıp kurtaracaktır.

Bu sorgulama eylemini burdan başlatırsak emin olun önünüzde duranları sorgulamamıza, onları tartmamıza gerek kalmayacaktır.

Onların ne kadar da aciz birer varlık olduklarını, kendilerine bile bir faydalarının olmadığını ve hayatlarına ve hayatlarımıza hiç bir şey katamadıklarını göreceksiniz ve elinizin tersi ile bunları iterek hayatınızdan çıkaracaksınız.

Haydi gelin önümüzde duran ve bizlere sunulan hazır düşünce ve inançlardan birini tercih etme tembelliğinde bulunmayalım.

Kötülerden bir kötü seçmek zorunda kalmayalım.

Haydi gelin, Rabbimize doğru koşar adım yönelelim ama körü körüne değil, sorgulayarak, vicdanımızın ve yüreğimizin terazisinde tartarak.

Korkmayın!… haydi şimdi, tamda şimdi sorgulamaya başlayalım, belki de bu bizim için hayırlı bir başlangıç olur.

T.K. @kul6303839