Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Merkezi (DAGEM) Müdürü Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, propolis ürününün bağışıklık sistemi ve daha birçok alanda etkili olduğunu vurguladı.

Propolisi; bal arıları tarafından çeşitli bitkilerin yaprak, gövde ve tomurcuklarından toplanan, kovan içerisinde üretilen, yapışkan özelliğe sahip doğal bir ürün olarak tanımlayan Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, propolisin arılar tarafından kovanın içerisindeki delikleri kapatarak, kovanın soğuğa karşı korunmasında, dışarıdan gelen istilacılara karşı kovanın korunmasında ve leşlerini mumyalamada kullandıklarını ifade etti.

Propolisin üretim aşamalarına da değinen Doç. Dr. Kekeçoğlu, “İşçi arılar, arka ayakları ve üst çenesini kullanarak bitkilerin özellikle tomurcuk ve sürgünlerinden bir miktar zamksı sızıntıyı kopartarak enzimleri ile işleyip pellet haline getirerek kovana koyarlar. Eskiden arıcılar kovandaki propolisi kovandan kazıyarak toplardı. Ancak son yıllarda propolisi kovandan toplama işlemi propolis tuzağı (trap) ile yapılmaktadır. Bu şekilde toplanan propolis daha temiz çıkmaktadır.” dedi.

Propolisin kullanıldığı alanlar

Propolis kelimesinin, pro-savunma, ve polis-şehir anlamına gelen iki kelimenin birleşmesinden meydana geldiğini söyleyen Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, “Böylece şehrin, yani arı kovanın, savunulması anlamında kullanılmıştır. Eski çağlarda iltihaplanan yaralar ve çürükler için kür olarak kullanılan propolis, halk hekimleri tarafından antiseptik, antibakteriyel, antiinflamatuar ve rejeneratif amaçlarla çeşitli hastalıkların tedavisinde doğal bir ilaç olarak kullanılmıştır. 12. yüzyıldan bu yana propolis, halk ilacı olarak önemli bir yer almaktadır. 12.yüzyıl Avrupası’ndan elde edilen kayıtlarda propolisin; ağız, boğaz enfeksiyonlarını ve diş çürümelerini tedavi etmede kullanıldığı belirtilmiş, 1950’lerden itibaren bilim insanları yeni analitik yöntemlerin de yardımıyla propolisteki önemli bileşikleri izole etmeye başlamışlardır ve insanlara birçok yararlarının olduğunu göstermişlerdir.” şeklinde konuştu.

Propolisin insan sağlığı üzerine bilimsel olarak kanıtlanmış etkileri

Propolisin insan sağlığı üzerine etkilerine yönelik yapılmış 17 binin üzerinde bilimsel çalışma bulunduğuna vurgu yapan Öğretim Üyesi, Propolisin; Antimikrobiyal Aktivitesi, Antiviral Aktivitesi (Herpesvirus, Adenovirus Rotavirus ve Korona virüs), Antifungal Aktivitesi’nin yanı sıra Antienflamatuar, Antioksidan, Antikarsinojenik, Tümör İnvazyonu ve Metastaz, Bağışıklık Sistemini Düzenleyici (immünmodülatör), İlaçlara ve Kemoterapide Kullanılan Toksik Ajanlara karşı etkisi ve Fizyolojik etkileri ile Beyin Üzerinde, Kalp Üzerinde, Sindirim Sistemi ve Karaciğer Üzerinde koruyucu etkileri, Diyabete, Obeziteye karşı etkileri ve Karaciğer Enzimlerini düzenleyici etkisi gibi birçok konu başlığında bilimsel çalışmaların yapıldığına dikkat çekti. Ayrıca Düzce Üniversitesi kapsamında yapılan çalışmalarda da hormonal düzenleyici etkisi, antifungal ve antimikrobiyal etkisi ve organ yapışıklığını önleyici etkisini kanıtlayan çalışmalar yapıldığını belirtti.

Propolis oluşumunda kullanılacak en iyi çözücü nedir?

Propolisin ham halde kullanılamadığından dolayı çeşitli çözücülerle yapılan ekstraksiyonlar ile saflaştırılarak kullanıldığını dile getiren Meral Kekeçoğlu, “Saflaştırma sırasında inert maddeler uzaklaştırılmalı, yararlı etkileri propolisin diğer bileşenlerinden çok daha fazla olan polifenolik kısımlar korunmalıdır. Farklı çözücüler, farklı bileşenleri çözüp ekstrakte edeceği için propolis ekstraksiyon metodları, propolisin aktivitesini etkileyebilmektedir. Yapılan çalışmalarda propolisin sulu, etanollü, metanollü ve yağlı ekstraktları hazırlanarak biyolojik aktiviteleri araştırılmıştır. Propolisin su ve yağda çok az çözündüğü, etanol ve metanolde ise daha iyi çözündüğü tespit edilmiştir.  Propolisin içeriğindeki bileşiklerin çoğu lipofilik bileşiklerdir. Bu bileşikleri etanol kullanarak ekstrakte etmek daha kolaydır.  Fakat diyabet hastaları, alkol tüketemeyen kişiler propolisin etanolik formulasyonlarının yerine suda ve yağda çözünen formlarını tercih edebilirler.” ifadelerini kullandı.

Doğal ürünlere ilgi her geçen gün artıyor

Propolisin koruyucu etkisi nedeniyle sağlık alanında etkin bir şekilde kullanılmaya başlandığını söyleyen Öğretim Üyesi, arı ürünleri ile tedavi (apiterapi) gibi alternatif tedavi yöntemlerinin önem kazandığı günümüzde doğaya dönüş ihtiyacının giderek arttığını dile getirdi. Ayrıca DAGEM Müdürü Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, arıların ürettikleri ürünlerinin, gıda ve sağlığa katkısının birçok bilimsel çalışmada kanıtlanmış olması, arı ürünlerinin güvenli bir şekilde tıbbi kullanımını yeniden canlandırdığını da sözlerine ekledi.

COVID-19’a karşı propolis

Özellikle son günlerde COVID-19’a karşı propolise olan talebin çok arttığını ve buna bağlı olarak propolisin Koronavirüse iyi gelip gelmediğine yönelik çok sayıda soru geldiğinin altını çizen Meral Kekeçoğlu, “Propolisin virüsler üzerine etkisi ile ilgili yapılan birçok bilimsel çalışma yapılmıştır. Propolisin Herpesvirus, Adenovirus Rotavirus ve önceki Koronavirüs tiplerine karşı etkili olduğuna dair on binlerce bilimsel çalışma bulunmaktadır. Propolisin içeriğinde doğal olarak bulunan flavonoidlerin virüslerin azalmasında etkili olduğu ve Koronavirüs dahil bütün virüslerin çoğalmasını azalttığı gözlemlenmiştir." dedi.

Yapılan çalışmaların önceki Koronavirüs tipleri üzerinde olduğunu vurgulayan Öğretim Üyesi, Covid-19 ile ilgili yapılmış somut bir çalışma bulunmadığını; ancak, propolisin diğer virüs tipleri üzerindeki antiviral etkileri, antioksidan özelliği, bağışıklık sistemini güçlendirmesi ile ilgili bilimsel sonuçlar göz önünde tutulduğunda propolis kullananların her türlü viral ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı daha dirençli olacağı veya enfeksiyonları kolayca atlatabileceği bilimsel çalışma sonuçlarına dayanılarak ifade edilebileceğini dile getirdi.

Özellikle bilinmesi gerekenler

Bazı hususların özellikle bilinmesi gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Kekeçoğlu, “Propolis koronavirüs enfeksiyonunu engellemez. Bu nedenle enfeksiyona karşı her türlü dezenfeksiyon kurallarına uyulmalıdır. “Ben propolis kullanıyorum bana bir şey olmaz” düşüncesi kesinlikle yanlış bir düşüncedir. Enfekte olmuş kişilerde bağışıklık sistemini güçlendirerek viral bulaşıklığa karşı direnci arttırır. Zaten propolisin en önemli etkisi ve üzerinde durulması gereken husus budur. Çünkü yaşlıların ve metabolik hastalığı olanların bu hastalıktan daha çok etkilendiği göz önünde tutulduğunda bu tür bireylerin bağışıklık sistemini güçlendirmesi gerekmektedir. Propolis ve arı sütü tarihsel süreçten bu yana kullanılan diğer bitkisel ürünlere göre yan etkileri çok az olan veya hiç olmayan ürünlerdir. Çok çeşitli hastalıklarda destekleyici olarak kullanıldığında etkisi ispatlanmış ürünlerdir.” diyerek, bu günlerde propolisin düzenli tüketimi ile bağışıklık sisteminin güçleneceğini vurguladı.

Çok farklı propolis markaları var, hangisinin güvenilir olduğunu nasıl anlayacağız?

Doğal ürün kullanımının yaygınlaştığı son günlerde merdiven altı üretime dikkat edilmesi gerektiğini ve doğru oranlarda kontrolü yapılmamış propolislerin kullanılmaması gerektiğini vurgulayan Kekeçoğlu, “Doğru hammadde ile hazırlanmayan propolislerin yarar yerine zarar vereceği unutulmamalıdır. Satın alınan propolislerin üzerinde propolisin ne ile çözdürüldüğü, hangi oranda propolis içerdiği, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izinli olup olmadığına, işletme numarası ve barkodunun olması gerektiğine dikkat edilmeli. Ham propolisin çok değişken bir içeriğe sahip olduğunu bu nedenle üretim aşamasında bir üniversite ile işbirliği içerisinde çalışılarak analizleri yapılmış olan propolisler kullanılmalı. Kesinlikle etiketsiz yasal süreçleri tamamlanmamış propolislerden uzak durulmalıdır. Düzce Üniversitesi kapsamında yaptığımız bilimsel çalışmalarda hayvan deneyleri yapılarak piyasada satılan bazı propolislerin önemli seviyede ölümlere neden olduğu kanıtladık. Bu nedenle doğru yöntemler ve doğru ham madde ile hazırlanmış propolislerin kullanılması önemli bir husustur.” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.