Türk Sağlık-Sen Düzce Şubesi Başkanı Ekrem Çavuş, hafta içi her sabah Öncü TV ve 100.2 Radyo Öncü ortak yayınıyla ilgiyle izlenen, Manşet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Canan Üstüner’in hazırlayıp sunduğu “Güne Merhaba” programına konuk oldu. Yeni tip koronavirüs (COVİD-19) salgını ve salgına karşı en güçlü silah olarak kullanılan aşı çalışmalarının konuşulduğu programda Çavuş, Canan Üstüner’in sorularını yanıtladı.

“Aşı en önemli husus…”

Türkiye aşı haritasına göre, Düzce’nin aşı ortalamasının yüzde 70 civarında olduğunu kaydeden Çavuş, “Türkiye haritasına baktığımız zaman kolaylıkla görebiliyoruz ki vaka sayılarımız yeniden artmaya başladı. Yaklaşır belirli bir süredir de 30 bin bandında seyrediyor. Burada sadece bir ili ya da ilçemizi konuşmak çok anlamlı olmuyor. Son dönemdir ne kadar doğaldır bilinmez, ama gerek bıkkınlıktan biz bu maske ve mesafe konusunda biraz umursamazlık var gibi. Bunlara dikkat edilmesi gerekiyor. Aşı en önemli husus. Aşı durumu yüzde 70’ler civarında. Bu çok iyi değil, ama çok da kötü de değil. Ama bu konuda aşılarını yaptırdığı halde bu virüse yeniden yakalananları gördüğümüz zaman, bizim çok daha çabuk zamanda istenilen seviyeye düzeylere ulaşmamız lazım. Bu aşı retçilerinin falan da bir an önce ortadan kaybolması lazım.” dedi.  

“Biz aşı olmanın, aşı olmamaktan çok faydalı olduğunu düşünüyoruz”

Salgına karşı tüm bireylerin aşı olması gerektiğine vurgu yapan Çavuş, “Vatandaşların bu konuyu şöyle düşünmesi lazım. Dünyada herke bu aşıyı oluyor. Gelişmiş ve aşıya erişimi olan ülkelerde yüzde 70’in üzerinde aşılama oranı var. Güney Amerika, Afrika gibi bazı ülkelerde aşı erişim sıkıntısı var. Onları bir tarafa ayırdığımız zaman ki bu çok büyük bir haksızlık, bu konuda da Birleşmiş Milletler’in bir şeyler yapması lazım, ama yapabilir mi orası ayrı tabii. Milyonlar, milyarlarca insan aşı olurken ve devletler bilim kurulları, bilim insanları aşıya teşvik ediyorlarsa, bir şey bildiklerinden ediyorlardır. Orada en basit örnek şudur. Aşı olduğumuz zaman hastaneye yatma oranımız düşecek. Yoğun bakıma giriş, entübe ediliş seviyelerine gelmemiş olacağız. Belki yine COVİD-19 olacağız ama evimizde atlatma, daha hafifi atlatma şansımız daha yüksek olacak. En azından bunları düşünerek ailemizi bu konuya hassasiyet göstermeleri konusunda uyarmalıyız. Yüksek yaş gruplarında çok daha şanslıyız, aşı konusunda. Aşılama oranları orada daha yüksek. Tabii gençlerde 18-25 yaş arasında özellikle aşılama çok daha düşük seviyede. Bu konuyla ilgili de bakanlığı çalışmaları var. Üniversitelerle ortak bir çalışmaya giriyorlar. Aşı bir tercih meselesidir tabii ama birçok ülke de bu konuda yaptırımlar getirmeye başladı. Bazı ülkelerdeki aşıyı reddeden sağlık çalışanları ve öğretmenleri ücretsiz izne ayırdılar. Biz aşı olmanın, aşı olmamaktan çok daha faydalı olduğunu düşünüyoruz.” diye konuştu. 

“Yetkili sendika algı operasyonu yapıyor…”

Toplu sözleşmeyle birlikte yetkili sendikanın hem Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, hem de Atatürk Devlet Hastanesi’nde başka sendika üyelerine yönelik algı operasyonları yaptığını öne süren Çavuş, şöyle devam etti:

“Özellikle bu toplu sözleşmeyle birlikte kamuoyunda çok konuşulmaya başlandı. Şimdi ocak ayından itibaren çalışanlar sendikalara teşvik edilmek amacıyla 400 TL bir bedel biçildi. 3 aylık periyotlarda çalışanlar 400 TL para alacaklar. Bu parayı kimler alacak diye soruyorlar bize hatta bazı iyi niyetli olmayan bir kısım insanlar bu 400 liranın sadece yetkili sendikanın üyelerine dağıtılacağını, diğer sendikaların bundan faydalanamayacağı gibi bir kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Bununla ilgili ben hem üniversite hastanesinin, hem de devlet hastanesinden arkadaşlarımız aradılar, bu şekilde bir söylenti çıkarıldığını, bunun doğrusunun ne olduğunu sordular. Hatta il dışından bile bizi arayıp, bu durumu soran arkadaşlarımız oldu. Sendikadan üye almak için mücadele edebilir. Sadece doğru söylesinler. Yalan söylemesinler. Dürüst olsunlar. Bir de bazı güç odaklarını kullanıp onun üzerinden şey yapmasınlar. Bir sendika torpille anılıyorsa, bir sendika mobingle anılıyorsa ve başka bir sürü doğru olmayan davranışla anılıyorsa bunun adına ben sendika demem. Bu direkt sağlık çalışanlarına yapılan bir mobing. Diğer sendika üyelerinin yaptığı bir mobing. Biz bunu kırmak bunu aşmak için çok uğraştık. Hala daha uğraşıyoruz. Yani bizim sendikadan değilsen yandın. İnsanlara böyle davranıyorlar. Son dönemde yavaş yavaş kırmaya çalışıyoruz ama biz bunları hepsine şahit olduk.  Biz ortak programa da çıkabiliriz bizim hiçbir kişisel programımız yok. Ama bunu bana birisi diyorsa ki siz yalan söylüyorsunuz, savcılık orada gitsin beni mahkemeye versin. Buradan sesleniyorum. Ben soyut meseleler üzerinden konuşup kendimi zor durumda bırakmam. Bunların hepsi somut şeyler. Bunu herkes de biliyor.” 

“Sözleşmelilerin kadroya geçmesi bizim kırmızı çizgimiz”

“Sözleşmeli arkadaşlarımızın kadroya geçirilmesi bizim kırmızı çizgimiz” diyen Çavuş, son olarak “Çünkü aynı yerde çalışan iki hemşirenin birinin özlük haklarının maaşının diğerinden farklı olması kabul edilebilir bir şey değil.  Biz 3600 ün bütün sağlık çalışanlarını kapsaması gerektiğini düşünüyoruz.  Bu yıpranma payının gerçekten geçmişi de kapsayacak şekilde, en azından 5 yıla 1 yıl şeklinde düzenlenmesini istiyoruz.  Yardımcı hizmetler sınıfında çalışan arkadaşlarımızın özlük haklarının düzeltilmesi bazı konularda onların da birçok şeyden faydalanması için bir düzenleme yapılması lazım.  Döner sermayelerin emekliliğe yansıtılmama meselesinin bir an önce çözülmesini istiyor. Bunların ivedilikle yapılıp en azından bize biraz moral olmasını arzu ediyoruz. Bütün bu taleplerimiz yerine getirilirse ve sağlık çalışanları biraz daha dikkate alınırsa biz de çok mutlu oluruz.” dedi.