Düzce Üniversitesi Hastanesi Başhekimi ve Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Abidin Balbay, “Verem Eğitim ve Propaganda Haftası” dolayısıyla verem (tüberküloz) hastalığına ilişkin bilgilendirmede bulunarak önemli veriler paylaştı. Tüberkülozun dünyada halen büyük bir halk sağlığı sorunu olduğuna işaret ederek açıklamasına başlayan Prof. Dr. Öner Abidin Balbay, tüberkülozun günümüzde COVID-19’dan sonra en çok hastalandıran ve öldüren bulaşıcı hastalık olduğunu ifade etti. “Mycobacterium tuberculosis” adlı bir basilin hastalığın temel etkeni olduğunu dile getiren Prof. Dr. Balbay; nefes, öksürme ve hapşırma ile ortama yayılan basilin solunum yolu ile bulaştığı bilgisini verdi.

“Tüberküloz tedavi edilebilen bir hastalıktır”

Üç haftadan uzun süren öksürük, gece terlemesi, kilo kaybı, balgamda kan gelmesi, halsizlik veya tüberküloz hastası ile aynı ortamı paylaşan kişilerin gecikmeden verem savaşı dispanseri veya göğüs hastalıkları uzmanına başvurması gerektiğini belirten Prof. Dr. Balbay, “Bu yakınmalar ve akciğer filmi ile tüberküloz hastalığından şüphelenilir. Balgam incelemesi yapılarak hastalığın tanısı konulur. Tedavi başlanan hastaların bulaştırıcılığı hızla azalmaktadır. Bu nedenle erken tanı konulması ve tedavinin başarıyla tamamlanması, hastanın iyileşmesini sağladığı gibi toplumda bulaşmayı da önler. Tüberküloz hastalığı tedavi edilebilen bir hastalıktır, koruyucu tedavi ile önlenebilir.” dedi.

“2020'de 1,5 milyon insan tüberkülozdan öldü”

Dünya Sağlık Örgütü tarafından Ekim ayında yayınlanan ‘2021 Küresel Tüberküloz Raporu’na ilişkin veriler paylaşan Prof. Dr. Balbay, COVID-19 salgınının tüberküloz kontrol faaliyetlerini olumsuz etkilediğini vurguladı. On yıldan uzun bir süredir ilk kez tüberküloz ölümlerinin arttığına işaret eden Balbay, “Tüberküloz, COVID-19' dan sonra en fazla kişiyi etkileyen ikinci önemli bulaşıcı hastalıktır ve dünyada ölüm nedenleri içinde 13. sıradadır. HIV pozitif olan 215 bin tüberküloz hastası dahil olmak üzere 2020'de 1,5 milyon insan tüberkülozdan öldü.” diye konuştu.

“İlaca dirençli tüberküloz bir halk sağlığı krizi olmaya devam ediyor”

COVID-19 salgınının temel tüberküloz hizmetlerine erişimi ciddi şekilde etkilediğini dile getiren Prof. Dr. Öner Abidin Balbay, “2020 yılında 2019'a kıyasla çok daha az sayıda kişiye tanı konularak tedavi edildi. Dünyada 10 milyon tüberküloz hastası vardır, fakat kayıtlı tüberküloz hastaları, 2019 yılında 7,1 milyon iken 2020 yılında 5,8 milyona düşmüştür. Tüberkülozdan koruyucu tedavi verilenlerin sayısında da yüzde 21 düşüş görülmüştür. İlaca dirençli tüberküloz bir halk sağlığı krizi olmaya devam etmektedir. Tedavisi zor ve pahalı olan bu hastalıkta tedavi başlanan hasta sayısı 2019'da 177 binden 2020'de 150 bine düşerek yüzde 15 azalmıştır.” şeklide konuştu.

2005’te 20 bin hasta sayısı, 2019’da 11 bine geriledi

Türkiye’de tüberküloz takip ve tedavi hizmetlerinin tüm sağlık kuruluşlarında ücretsiz olduğu bilgisini paylaşan Prof. Dr. Balbay, tüberküloz ve dirençli tüberküloz hastalarının tedavisinde kullanılan tüm ilaçların da Sağlık Bakanlığı tarafından temin edilerek hastalara ücretsiz olarak ulaştırıldığını kaydetti. Yürütülen kontrol programları ve verem savaş dispanserlerinin özverili çalışmaları sayesinde 2005 yılında Türkiye’de tüberküloz hastası sayısının 20 bin 535 iken, 2019 yılında 11 bin 401 olarak tespit edildiğini de sözlerine ekledi.  

“COVID-19 salgınının etkisi ile tüberküloz hastalarının yaklaşık üçte birine tanı konulamadı”

COVID-19 salgınının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tüberküloz kontrolünü olumsuz yönde etkilediğini belirten Prof. Dr. Balbay, yeni kayıt edilen tüberküloz hastası sayısının yüzde 20 oranında azaldığını dile getirerek “Toplam kayıtlı tüberküloz hastası sayımız 2020 yılında 8 bin 925 olarak bildirilmiş, olgu hızı yüz binde 10,7 olarak hesaplanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü, 2020 yılında Türkiye’de tüberküloz hastalarının yüzde 69’unun kayıtlı olduğunu belirtmektedir. Bu oran uzun yıllardır yüzde 85’in üzerinde idi. Yani, COVID-19 salgınının etkisi ile tüberküloz hastalarının yaklaşık üçte birine tanı konulamamıştır.” ifadelerini kullandı. COVID-19 salgını nedeniyle tüberküloz kontrol hizmetlerinde aksamalar yaşandığına işaret eden Prof. Dr. Balbay, hastaların sağlık kurumlarına geç başvurduğunu ya da hiç başvurmadığını da sözlerine ekledi.