Sabah kuşağında birbirinden özel konukların çarpıcı konular hakkında Düzceliler’i bilgilendirdiği Manşet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Canan Üstüner’in sunduğu ‘Güne Merhaba’ programı, hafta içi her sabah saat 10’da Öncü TV ve 100.2 Öncü Radyo ortak yayınıyla devam ediyor. Programa konuk olarak Üstüner’in sorularını yanıtlayan Düzce Bahçeşehir Sağlıklı Hayat Merkezi’nde görevli Uzman Psikolog Serhat Erdoğan, merkeze başvuru süreci ve son dönemde sıkça görülen öfke patlamalarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

“GENELLİKLE PSİKOLOG VE PSİKİYATR SÜRECİ BİRLİKTE İLERLİYOR”

İki ayrı uzmanlık alanı olmasına rağmen toplumda psikolog ve psikiyatr kavramlarının karıştırıldığını belirten Erdoğan, “Psikiyatrlar 6 yıl tıp eğitimi aldıktan sonra 4 yıl psikiyatri eğitimi yaparlar. Dolayısıyla tanı koyma, rapor yazma, ilaç yazma gibi yetkileri psikiyatrlardadır.  Psikologların büyük bir kısmı ise edebiyat fakültelerinden mezun olurlar. Psikoloji bölümünden mezun olup psikolog unvanını alırlar. Bu anlamda görevleri farklı yetkileri farklı. Evet, ortak çalışma alanları vardır tabii ki, biz genellikle psikolog ve psikiyatr süreci birlikte ilerliyor.” dedi.

SHM’DE ÖN GÖRÜŞME YAPILIYOR

Ruhsal sıkıntılarla baş edemeyen bireylerin Sağlıklı Hayat Merkez’lerinden yardım alabileceğini belirten Erdoğan, “Biz danışanı aldığımızda önce birkaç ön görüşme yapılıyor. Eğer psikiyatriye gitmesi gibi bir kanaat oluşmadıysa süreci biz devam ediyoruz ama psikiyatriye görülmesi gerektiği şeklinde bir kanaatimiz varsa psikiyatriye sevk ediyoruz. Ondan sonra eğer ilaç kullanması gerekiyorsa bir süre ilaç kullanıyor. Örnek veriyorum, 1-2 ay sonra tekrar bize geliyor. Birlikte ilerleyen bir süreç .” diye konuştu.

“SORUN, ÇOCUĞU İÇİN GELEN ANNEDE ÇIKABİLİYOR”

Düzce’deki başvuruların cinsiyet ve konu dağılımı ile ilgili bilgi veren Erdoğan, “Bir oran vermem gerekirse yüzde 60 kadın yüzde 40 erkek diyebilirim. Yaş grupları da yine çok çeşitli ama 30’la 45 yaş arası biraz daha öne çıkıyor. Düzce’de sanki aile sorunları ile ilgili gelenler biraz daha öne geçiyor. Yani anne baba arasındaki iletişimde sorun olabiliyor. Bu çocuklar yansıyabiliyor ve şu tablo da çok fazla görülebiliyor. Ki genelde anne getiriyor çocuğu, açıkçası çocukla ilgili geliyor, ama biraz daha detaya indiğimizde çocukta bir sorun olmadığını görürüz. Yani aile sorunları biraz daha öne geçiyor.” dedi.

“EVLİLİĞİN SONLANMASI DOĞRU OLABİLİYOR”

Çiftlerin arasındaki sorunlarda ve boşanmaya giden aşamayla ilgili de görüşlerini ifade eden Erdoğan, “Her evlilik kurtarılır mı sorusuna bakmadan önce, aslında burada kurtarmak derken neyi kastediyoruz? Biraz o da önemli. Temel eksen evliliğin sürdürülmesi değildir. Eğer bir evlilik kötüyse, ailede sağlıklı iletişim yoksa sürekli bir çatışma ortamı varsa, bu çatışma ortamı çocuklara yansıyorsa ve bu sorunlar halledilemiyorsa evliliğin sonlanması doğru olabiliyor. Yani bu biraz yanlış anlaşılıyor. Toplumda genellikle evlilik sürekli kurtarılmalı, kurtarılması gereken bir noktaymış gibi görünüyor ama yanlış giden sorunlarla ilerleyen bir evlilik varsa bitmesi bazen daha doğru olabiliyor.” Dedi.

“ENGELLENMİŞLİK ÖFKEYE NEDEN OLUR”

Son dönemin artan şikâyetlerinden olan kontrol edilemeyen öfkeye ilgili de konuşan Erdoğan, “Engellenmiş hissi öfkeye neden olur. Örneğin bir çocuk çikolata yemek istiyor. ‘Yemekten önce yeme’ demek bile zaten bir engellenmişliktir. Bu çocukta bir öfke yaratıyor. Öfke doğal bir süreçti. Ancak öfkenin yansıması ne şekilde olur? Önemli olan şey bu. Tabii ki öfkelenebiliriz. Bu normal ama bunu karşıya nasıl yansıttığımız önemli.” diyerek öfke kontrolünün önemine dikkat çekti.

“ŞİDDET SADECE FİZİKSEL DEĞİL”

Şiddetin sadece fiziksel bir durum olmayacağının altını çizen Erdoğan, “Şiddet deyince aklımıza genellikle fiziksel şiddet geliyor. Ama artık Dünya Sağlık Örgütü'nün de şiddetle alakalı tanımı da çok değişti. Hastaları bütün yaptığı şiddet tanımlamalarına göre fiziksel şiddet, sözel şiddet, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet, yani ekonomik; bir insanın çalışmasına izin vermiyorsanız ve karışıyorsanız veya çalıştığında elde ettiği gelirin bir kısmına veya tamamına el koyarsanız, bu bile bir şiddet türü olarak kabul ediliyor.” dedi.

“ÖFKE NORNALDİR, ÖFKE YANSITMASI İEL ÖĞRENİLEBİLİRDİR”

‘Neden öfkeleniyoruz?’ sorusuna da yanıt veren Erdoğan, “Neden öfkeleniyoruz? Toplum olarak neden öfkeleniyoruz? Ben bunu yine biraz daha geçmiş, hani çocukluğa doğru götüreceğim. Tabii ki az önce de söz ettiğim gibi. Öfke normal bir duygudur ama öfkenin yansıtma şekli biraz öğrenilebilir. Öfkesini, çevresinde sürekli duvarları yumruklayarak, masa yumruklayarak bu şekilde öfkenin dışı atıldığını gören bir çocuk muhtemelen ileriki yaşlarda öfkesinin bu şekilde atacak. Öfke normaldir ama öfkenin yansıtılış şekli biraz öğrenilebilir bir şey. Burada da anne babaları az önce de söylediğimiz gibi çok büyük bir görev düşüyor ve bunu biraz eğitimle de açıklamak gerekiyor.” sözleriyle de çocuklarının ileride ruh sağlığı düzgün bireyler olmaları için anne babalarına çağrıda bulundu.

HABER: Mehmet GÜNESEN