Türkiye’de ilk vakanın tanımlandığı 1985 yılından 2021 yılı sonuna kadar 30 bin 293 kişide HIV tanısının doğrulandığını ve 2 bin 83 AIDS vakası bildirildiğini ifade eden Doç. Dr. Nevin İnce,  “01 Ocak 2021– 31 Aralık 2021 tarihleri arasında ise 2 bin 922 HIV ile yaşayan birey ve 80 AIDS vakası olmak üzere toplam 3 bin 2 vaka bildirilmiştir.” diye konuştu.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2022 yılı 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nde "Eşitleştir" temasına vurgu yaptığına işaret eden Doç. Dr. İnce,  “Ülkemizde HIV ile mücadelede yeni tanı alan genç nüfusun artması, HIV ile ilgili bilgi ve bilinç düzeyinin yetersiz olması, bireylerin damgalanma ve ayrımcılık korkusuyla durumlarını öğrenmekten kaçınmaları, dolayısıyla da tedaviye ulaşamamaları başlıca sorunlar arasında yer almaktadır.” dedi.

“Ölüme neden olabilir!”

HIV’ın “İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü” olarak adlandırıldığı bilgisini paylaşan İnce,  bu virüsün, bağışıklık sistemini zayıflattığına, tedavi edilmediğinde ciddi hastalıklara (enfeksiyonlar, kanserler vb.) hatta ölüme neden olduğuna dikkat çekti.

Kişinin kanında HIV enfeksiyonunun saptanmasının HIV pozitif olarak adlandırıldığını belirten Doç. Dr. İnce,  “AIDS;  HIV enfeksiyonunun tedavi edilmediği takdirde bağışıklık sistemine ciddi düzeyde zarar vermesi sonucunda ortaya çıkan ‘Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu’ dur. AIDS dönemine gelen ve tedavi edilmeyen kişide fırsatçı enfeksiyonlar, kanserler ve ağır hastalıklar gelişir. HIV enfeksiyonu erken tanı ve tedavisi yapıldığında kronik bir hastalık olarak seyreden bir hastalıktır. Erken tanı ve tedavi ile normal bir kişi ile benzer yaşam süresine sahiptir.” şeklinde konuştu.   

Hastalığın evresine göre belirtilerin değişkenlik gösterdiğini dile getiren Düzce Üniversitesi öğretim üyesi, “Bazı kişilerde virüs ile ilk karşılaşmadan 2-4 hafta sonra grip benzeri belirtiler (ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, yoğun kas ve eklem ağrısı, karın ağrısı, ishal, döküntü, lenf bezlerinde şişlik ve ağrı vb.) görülebilir. Bazı kişilerde ise bu dönemde hiçbir belirti görülmeyebilir. Birkaç hafta sürebilen bu dönemden sonra enfeksiyon uzun bir dönem (yaklaşık 5-10 yıl) sessiz seyredebilir ve AIDS evresine ilerleyebilir.” ifadelerine yer verdi.

Hangi yollarla bulaşır?

Cinsel temas, kan yolu ve anneden bebeğe geçiş ile bulaşma gerçekleştiğini kaydeden Doç. Dr. Nevin İnce, “Dokunmak, tokalaşmak ve sarılmak, gözyaşı, ter ve tükürükle, aynı yerde oturmak ve aynı havayı solumak, aynı havuzu, tuvaleti, saunayı ve duşu paylaşmak, giysilerin ortak kullanılması ile tabak, çatal, kaşık bıçak ve bardak paylaşmak, telefon kulaklığı ve kapı tokmağı ile sivrisinek, böcek sokması ve hayvan ısırması ile HIV bulaşmamaktadır.” dedi.

Doç. Dr. İnce, virüsten korunma yollarını ise şu şekilde sıraladı: “Riskli ve korunmasız cinsel temastan kaçınılması, kondom kullanılması, ortak enjektör kullanımından kaçınılması, tek kullanımlık steril enjektör ve cerrahi malzemelerin kullanılması, dövme ve piercing gibi kesici ve delici işlemler sırasında sterilizasyon kurallarına uyulması önemlidir. Anneden bebeğe geçişin önlenmesi tüm gebelere bilgisi ve onayı dahilinde HIV testi önerilmelidir. HIV pozitif gebelerde gebelik süresince annenin tedavi ve takibi yapılmalıdır. Doğum sırasında anneye ve doğum sonrasında bebeğe koruyucu tedavi (profilaksi) başlanmalıdır. HIV pozitif annenin bebeğini emzirmemesi gerekmektedir.” diye konuştu.

“Henüz HIV virüsünün aşışı yok”

“Henüz HIV virüsünün aşışı yoktur.” diyen İnce, “Hastalığın tedavisi vardır, erken tanı yapıldığında, düzenli tedavi ve takibi ile kişinin yaşam süresi ile yaşam kalitesi artmakta, ayrıca virüsün başkalarına bulaşmasının da önüne geçilmektedir.” dedi. 

Her yıl düzenlenen Dünya 1 Aralık AIDS Günü dolayısıyla verdiği mesajda test yaptırmanın önemine vurgu yapan Doç. Dr. Nevin İnce, “Geç kalmadan sağlık kuruluşuna başvurarak tanı ve tedaviye ulaşmaları, hem kendi hayatlarını hem de başkalarının hayatları için kurtarıcı olacaktır.” şeklinde açıklamasını tamamladı.