Yüz yüze eğitimin başlaması ve havaların soğuması ile birlikte, çocuklar arasında boğaz ağrısı ve ateşle başlayan, gribal enfeksiyon vakalarında büyük bir artış görülüyor. Peki, bu artışın önüne geçmek için ailelere ne tür görevler düşüyor? Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Uzman Çocuk Doktoru Abdullah Akçil, bu sorunun cevabını Öncü Haber mikrofonuna açıkladı.

Tıp dilinde İnfluenza diye adlandırılan gribal enfeksiyonlarının bu mevsimde çocuklar arasında yaygın bir şekilde görüldüğünün altını çizen Akçil, özellikle ebeveynlerin bu süreçte daha dikkatli olmalarını istedi. İnfluenza salgınından korunmanın yolunun maske, mesafe ve hijyen olduğunu kaydeden Akçil, bu enfeksiyonun özellikle çocuklarda ağır geçtiğini, ancak hastalığın ilaç tedavisi ile iyileştirildiğini dile getirdi.

“Koronavirüs ile aynı semptomları taşıyor”

Koronavirüs ve gribal enfeksiyonlarının aynı semptomları taşıdığını söyleyen Uzman Çocuk Doktoru Akçil “Genel olarak, bu her sene gördüğümüz bir durum bu. Özellikle Aralık ayının başı gibi başlayıp, Ocak sonu Şubat ortasına kadar devam eden bir süreçtir. İnfluenza diyoruz biz bu salgına, hani eskilerin 2009 yılında kuş gribi dendi, domuz gribi dendi, bunların hepsinin mikrobu aynıdır. İnfluenza virüsü, bu dönemlerde atak yapar. Geçen sene koronavirüs nedeniyle, okulların kapalı olduğu için, biz bu virüsü görmemiştik. Bu, az öncede belirttiğim gibi Aralık ve Ocak aylarında sık gördüğümüz bir enfeksiyon türü. Virüslerin hepsi aynı semptomları yapıyor. Koronavirüs de aynı semptomları yapar İnfluenza virüsü ile. Çocuk yaştakileri ve 65 yaş üstünü daha çok etkiliyor bu İnfluenza virüsü. En önemli semptom bizim açımızdan hiç düşmeyen yüksek ateş. Bir anda direnci yüksek ateş şikâyetleri geliyor. Burun akıntısı, burun tıkanıklığı, öksürük, nadiren de olsa gözlerde kızarıklık, kaşıntı, vücutta kırgınlık, halsizlik ve ileri derecede yorgunluk yapıyor. Kas ağrısı ve eklem ağrısı şikâyetleri gösteriyor. Ama bizim için alarm veren bulgu özellikle dirençli ateşin olması.  Bu virüsün koronavirüs salgınına göre bir avantajı var. Doktor muayenesine göre bir ilacı var. Klinik tedavisine göre ilca tedavisine başlıyoruz. Onda da kısa süre içinde de yanıt alınıyor” diye konuştu.

“Virüs semptomlarının hepsi aynıdır”

Gribal enfeksiyon ile koronavirüsün birbirinden ayırmanın yolunun PCR testleri olduğunu anlatan Akçil, “Koronavirüs ile İnfluenza virüsü arasında ayırt ediyoruz diyebileceğimiz bir şey yok. Virüs enfeksiyonlarının hepsi böyledir, semptomlar hep aynıdır. Ama biz çocuk açısından biz çocuklarda koronavirüse bağlı çok dirençli ateş görmeyiz, nadiren olur. Yine korona sonrası gördüğümüz çocuklarda MIS-C denilen bir hastalık var. Koronavirüs çocuklara çok yüksek ateş yapmaz, ama İnfluenza virüs dirençli ateş yapıyor. Ama bütün semptomlar, koronavirüsle aynıdır. Tek farklılık koronavirüs İnfluenzaya göre tek farklılık nadiren, deri döküntüsü görülebilir. Koronavirüs de deri döküntüsü olur. Gözde kızarıklık yaşanma, yine koronavirüs de daha çok olur. Biz hastaya bakıp da korona ve İnfluenzayı kolay kolay söyleyemeyiz. Zaten öyle dirençli hastalarda PCR testi de istiyoruz, koronavirüs testine yönlendiriyoruz” şeklinde konuştu.

“Gribal enfeksiyonlar koronavirüsten daha çabuk bulaşıyor”

Gribal enfeksiyonların, koronavirüs salgınından daha kolay bulaştığının altını çizen Akçil, “Şu anda okul dönemi. İnfluenza virüsün ilk bulaş riski 2- 4 gün. Koronavirüsün 7 – gün bulaş riski olabiliyor, ama İnfluenzavirüsün de 2-4 gün bulaş dönemidir. İnfluenza koronadan daha erken bulaşır. Yani birisi İnfluenza ise, 2 gün onun yanında otur, bulaşır, birisi korona ise, 4-5 gün yanında oturursan bulaşır. Rutin olarak taktığımız maskeler, hijyen kuralları İnfluenza ve tüm enfeksiyonlar için geçerlidir. Yani okula giden çocuk maskesini takarsa, hijyen kurallarına dikkat ederse, İnfluenzaya karşı koruma önlemini almış olur. Onun haricinde ailelerin dikkat etmesi gerekenler, bütün enfeksiyonları vücut kendisi iyileştirir. Vücuda bol miktarda sıvı girecek, halsizlik, yorgunluk oluşur ve sıvı alımı azalır. C vitaminden zengin meyve ve sebzelerle beslenecek ve hijyene dikkat edecek. Ailenin alabileceği önlemler bunlar. Baktı dirençli ateşi var, 39, 39 buçuk derece, ileri derece de vücutta kırgınlık, halsizlik var, o durumlarda doktor başvurusu ve ona göre ilaç tedavisi uygulanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Koronavirüs çocukları kötü yönde etkilemiyor”

Koronavirüs salgınının çocukları fazla etkilemediğini, ancak koronavirüse yakalanan bazı çocuklarda hastalığı atlattıktan sonra MIS-C vakalarının görüldüğünü ifade eden Akçil, “Çocuklarda koronavirüs salgını ile ilgili ekstra bir artış yok. Hatta benim şahsi gözlemlediğime göre Ekim Kasım aylarına göre azalma da var. Koronavirüs genel olarak çocuk popülasyonunu kötü olarak etkilemiyor. Yani koronavirüs geçiriyordur belki çocuk, ama hiçbir belirtisiz ayakta ilaçsız atlatabiliyor. Bizim için çocuklarda koronavirüs sonrasındaki dönemde korktuğumuz MIS-C dediğimiz bir koronavirüse bağlı bir hastalık var. Vücutta aşırı bir aktivite oluyor. O da dirençli ateş ile giden koronavirüsten yaklaşık bir ay gibi bir dönemde bu hastalık ortaya çıkıyor. Dirençli ateşle gelen bir hastalıktır bu, ama çok sık rastlanan bir4 durum değildir. Benim Düzce’de 6-7 aydır gördüğüm toplam sayı 8 MIS-C hastamız oldu. Nadiren de 12 yaş üstü grup da koronavirüse bağlı zatürreye dönüşebiliyor. Ama çocuk yaş grubu itibari ile koronavirüs çok etkilemiyor. Tabii ailelerin her zaman yapacağı temizlik, maske takmak ve sosyal mesafe kurallarına uymak. Bu bulaşı engelleme metodu onlar” açıklamalarında bulundu.  

HABER: Savaş ARI