Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Cildiye Polikliniği’nde görevli Cildiye Uzmanı Eda Haşal, havaların ısınmasıyla birlikte doğaya çıkacak ve denize gidecek olan vatandaşlara önemli uyarılarda bulunarak, önerilerini sıraladı. Özellikle yaz aylarının gelip çattığı şu günlerde artan bağ-bahçe işlerinde vatandaşların kene ve güneş yanmalarına karşı dikkat etmesi uyarısında bulunan Haşal, kenelere karşı açık renkli ve korunaklı giysiler giyilmesi tavsiyesi verdi.

“Kene vakalarıyla sık karşılaşmaya başladık”

Kontrollü normalleşme sürecinde kısıtlamaların gevşetilmesiyle birlikte açık alanlara ve ormanlık alanlara vatandaşların yoğun olarak gideceğini kaydeden Haşal, “Özellikle şu dönemde kene vakalarıyla sık karşılaşmaya başladık. Bu yüzden vatandaşlarımız o bölgelere gittiklerinde açık renkli kıyafetler giymelidir. Bunun nedeni ise, kene gibi bir şeyin vücudunuza çıktığını fark etmeniz kolay olur. Hayvanın girebileceği açık yer bırakmamak lazım, çalışırken çorabı pantolonun içine çekmek gibi. İkinci olarak vatandaşlarımızın eve geldiklerinde kıyafetlerini çıkartıp tüm vücut taramaları yapmalılar. Bu parazit saçlı deri olmak üzere her yere girebilir ve fark edilmeyebilir. Bunların önemli şeyler olduğunu düşünüyorum. Kene, Kırım Kongo Kanamalı Ateşine de sebep olabilir.” diyerek kene konusunda dikkatli olunması gerektiğini aktardı.

“Keneyi çıkartırken dikkat edilmesi gereken hususlar var”

Vücuda yapışan kenenin direk elle değil de bir peçete yardımıyla çıkartılabileceğini belirten Haşal, “Eğer çıkarma sırasında hayvanın başı ciltte kalırsa, o parçayla uğraşmalarını önermiyorum. Öyle bir durumda hastaneye başvurmalarında fayda var. Burada biraz daha profesyonel bir destekle çıkartmak gerekiyor.” diyerek kene çıkartım aşamasında vatandaşların doğru bildiği yanlışları belirterek şu önerilerde bulundu:

“Keneyi çıkartmak adına, çakmak tutmak, kolonya dökmek veya gaz yağı gibi şeyler dökme gibi işlemleri kesinlikle önermiyorum. Çünkü bu işlemler hayvanın kusmasına sebebiyet veriyor ve bu da kenedeki virüslerin kan dolaşımına geçmesine sebebiyet veriyor ve tam tersi istemediğimiz bir etki ortaya çıkartıyor.”

“Yazın tadını çıkartmak isterken acı dolu bir döneme dönmesin”

Doğaya çıkacak olan vatandaşların güneş yanıklarına dikkat etmesi gerektiğini belirten Haşal, “Güneş koruyucuları, şapka ve fiziksel önlemlerle dikkat etmelidirler. Yazın tadını çıkartmak isterken acı dolu bir döneme dönmesin. Ufak tefek hafif kızarıklıkla giden güneş yanıklarını sık görüyoruz. Onlarda yatıştırıcı losyon ve ağrı kesicilerle rahatlık sağlayabiliyoruz ama su toplama gibi bir durum olduğunda mutlaka bir dermatoloji uzmanına başvurmaları gerekir.” şeklinde konuştu.  

Güneş yanığına halk arasında bazı yanlış yöntemlerle müdahale edildiğini belirten Haşal, “Bizim halkımızda yoğurt veya diş macunu gibi bazı şeyler sürme olabiliyor. Bunu önermiyoruz çünkü yanığın üzerine bir de enfeksiyon ekleme gibi bir durum olabilir. Bunlar tedavi edici uygulamamlar değiller. Anlık bir yatıştırma olduğunu düşünsek de yatıştırmıyor.” diyerek bu konuya vurgu yaptı.

“Uzun vadede deri kanserine sebebiyet verebilir”

Yaz aylarının gelmesi ve havaların ısınmasıyla birlikte denize giden vatandaşlara seslenen Haşal, “Güneşin en yoğun olduğu 11.00-17.00 saatleri arasında zaten denize gidilmesini önermiyoruz. Açık tenli dediğimiz kişiler bu saatlerdeki güneşe maruz kalırlarsa direkt güneş yanığı olma ihtimalleri var.” şeklinde konuşarak güneş yanıklarına karşı dikkatli olunmasını istedi.

Güneş kremlerinin güneşe karşı koruyucu özelliği olsa da buna fazla güvenilmemesi gerektiğini kaydeden Haşal, ”50 faktörlü güneş koruyucular oldukça etkilidir. 30 faktör ve üzeri güneş koruyucular yeterli olur, sadece 2-3 saatte bir tekrar sürmek gerekir. Ama buna rağmen yine de güneş koruyucuya güvenmeyip gölgelerde kalmakta fayda var. Şemsiye kullanmak, şapka takmak ve üzerimize ince bir gömlek giyip o teması kesmek önemli. Çillenmeler, güneş yanıkları, güneş lekelenmeleri hatta deride 15-20 yıllık uzun vadede deri kanserine ilerleyebilen deri değişikleri görebiliyoruz. Deri yaşlanmasını önlemek adına bu tarz önlemlere dikkat etmeliler.” şeklinde konuşarak denizden çıkıldıktan sonra ise yapılması gerekenleri şu şekilde anlattı:

“Denizden çıkıldıktan sonra hemen duş almayı öneriyoruz. Denizde yoğun derecede tuz olduğu için vücutta iritasyon olmasına neden olabilir. Bu yüzden hemen duş alıp güneş kremi sürülmesini tavsiye ediyoruz. “

“Siğil aslında deriden deriye temasla bulaşır”

Haşal, siğil ve et beni gibi şeylerin temasla bulaşacağını belirterek, “Siğil aslında deriden deriye temasla bulaşan bir şey. Tamamen bulaş diyebilirim. Vücudun kendi ürettiği bir şey değil. Siğile sebep olan şey bir virüs, deri üzerinde çoğalırken kendine ortam oluşturmak için deri üzerinde o kabarmaları yapıyor. Bu durum kişiden kişiye değişmekle beraber çok yaygın olabiliyor veya çok küçük olabiliyor. Bazen başkasına bulaşabiliyor, bazen ise vücudun diğer taraflarına bulaşabiliyor. Vücudun ürettiği bir şey değil tamamen dışarıdan gelen bir şey aslında.” dedi.

.

Siğil ve et beni gibi şikayetlerle gelen hastaların bir uzmana başvurmadan bunlara kendilerinin müdahale ettiğini ve bunu kesinlikle önermediklerin aktaran Haşal şöyle konuştu:

“Siğil ve et benleri şikayetleriyle gelen hastalar muhtemelen önceden kendileri müdahale etmiş oluyor. Hastalar bazen gerçekten siğil ve et benini ayırt edemeyebiliyor. Siğil ile karışan tümörler de var, net olmak lazım. Ben bu nedenden dolayı hastalarımızın bu konuda bir uzmana başvurmalarını öneririm. Koparmak, yolmak, kanatmak veya bir şeyler basmak gibi şeyler önerdiğimiz şeyler değil.”

“Pandemi öncesi dönemde de uyuz vakalarını görüyorduk”

Son dönemde toplum arasında uyuz vakalarının da arttığına değinen Haşal, “Pandemi öncesi dönemde de uyuz vakalarını görüyorduk. Bu durum pandemiyle birlikte azalmadı bu hastalığı halen daha çok görüyoruz. Uyuzun belirtisi net olarak kaşıntıdır. Normalde ailenin diğer üyelerine yakın temasla birlikte bulaşma bekliyoruz ama bulaşmayabiliyor. Bu net bir kural değil.” dedi.

Uyuz hastalığının yakın temasla bulaştığını ve sıcaklıkla artan kaşınma şeklinde kendini gösterdiğini aktaran Haşal, “20-30 dakikalık temaslar, aynı eşyayı kullanma, aynı yerde yatmak veya çocukla ilgilenirsiniz o kaşınıyordur oradan bulaşabilir. Bu tarz şikayetlerle başlayan ve özellikle gece artan bir kaşıntı. Uyuzun tuttuğu yerler yani kaşınmanın daha çok olduğu yerler el parmak araları, karın çevresi, koltuk altları, genital bölgeler ve göğüs çevreleri olabilir. Buralar çok kaşınır. Gece özellikle yatarken yorgan veya battaniyeyi üzerimize çektiğimizde vücut sıcaklığının artmasıyla beraber kaşıntı biraz daha artar ve uyutmayacak derecede bir kaşıntı olacaktır.” diye konuşarak uyuz hastalığının halen daha bir sorun olduğunu aktardı.

Konuşmasına uyuz hastalarına tavsiyelerde bulunarak son veren Haşal, şöyle konuştu:

“Bu hastalar kükürtlü sabunla yıkanabilirler ama tek başına tedavi edici değildir, destek olarak kullanılabilir. Toplum arasında söylenen sirkenin bir faydası yoktur. Uyuzun olduğu bir evde dezenfektan açısında önerilerde bulunurken bizim önerimiz, sert yüzeyleri bir çamaşır sulu bezle silmelidirler. Tüm kıyafetleri en az 60 derecede yıkamalarını istiyoruz ve krem uygulamalarını bir hafta arayla iki kez uygulanmasını istiyoruz. Uyuz hastalığının tedavisi biraz yıldırıcı bir süreç olabiliyor ve hastaların psikolojilerini etkileyebiliyor. O yüzden vatandaşlarımızın aklında bulunsun, geçmeyen bir kaşıntıları olduğunda mutlaka bir uzmana görülmelerini istiyorum.”

HABER: MUSTAFA KİLELİ