Şiddet ve intihar olaylarının tavan yaptığı Düzce'de psikolojik şikayetlerle doktora başvuran kişi sayısı 2009 yılında 23 bin 517 iken 2013 yılına gelindiğinde bu sayı 44 bin 932'ye ulaştı. Son 5 yılda yaklaşık 2 katı artan bu durumun nedenlerini Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Psikiyatrist Dr. Murat Özcan ile konuştu.
4 kadından 1'i yaşam boyu depresyon geçirebiliyor


Sağlık Bakanlığı verilerindeki artışın sadece Türkiye'ye has olmadığını vurgulayan Özcan, psikiyatrik hastalıkların sıklığının dünyada da çok yaygın olduğunu söyledi.



Özcan, "Psikiyatrik hastalıkların sıklığı aslında dünyada da çok yaygın. Özellikle bizim depresyon ve kaygı bozukluklarının sıklığı yaşam boyu çok yaygın. Örneğin 4 kadından 1 tanesi yaşam boyu depresyon geçirebiliyor. Ansiyeta bozukluğunda bu oran daha fazla olabiliyor. Yaşam boyu olduğu için yüzde 25'e tekabul edebiliyor. Erkeklerde ise bu oran yüzde 10-15 arasında seyredebiliyor. Özetle şunu söylemek gerekirse, bu hastalıkların sıklığı bütün dünyada yaygın. Ama şimdi kayıtlar daha iyi tutuluyor. Başvurular daha fazla ve dolayısıyla bunların sıklığını belirleme açısında bir belirteç oluyor. İnsanlar psikiyatri polikliniklerine daha az başvuruyorlardı, ama şimdi çok rahat bir şekilde başvurup sıkıntılarını anlatabiliyor. Dolayısıyla bu sıklıkları daha net bir şekilde değerlendinme fırsatımız oluyor." dedi.


Neden bu kadar sık görülüyor?



Psikolojik rahatsızlıkların sıklığını etkileyen birçok faktör olduğunun altını çizen Özcan şunları kaydetti:

"Cins, ırk, kadın, erkek, sosyo kültürel durum, ekonomik durum, demografig yapı, zencilerde, beyazlarda sıklıkları değişebiliyor veya genetik faktörler bunların hepsi psikolojik hastalıkların sıklığını belirleyen belirteçler ama net bir şey söyleyemiyoruz. Bazı araştırmalarda Amerika'da, Avrupa'da sosyokültürel durumu yüksek olanlarda da psikiyatrik hastalıkların sıklığının daha fazla olduğu tespit edilmiş. Ekonomik durum daha iyi olursa psikolojik hastalıkların sıklığı azalır gibi bir inanış var. Ama bakıyorsunuz bazı araştırmalarda kişilerin sosyokültürel durumu ve ekonomik durumlari iyi olmasına rağmen bazı psikiyatrik hastalıkların sıklığı artmış bulunuyor."


Kişinin yaşam kalitesini bozuyor



Psikiyatrist Dr. Murat Özcan, psikiyatri kliniklerine en fazla başvurunun anksiyete (kaygı bozukluğu) ve psikolojik depresyon üzerinde yoğunlaştığının altını çizdi.


Özcan, "Psikolojik rahatsızlıklar tedavi edilmediği sürece kişinin yaşam kalitesi bozuluyor. Aile yaşantısı bozuluyor. İşyerinde verimliliği düşer ve dolayısıyla istirahatler fazla alınıyor. Verim de düşüyor. Bu da devlete ekonomik anlamda bir maliyeti var." diye konuştu.

İntihar önlenebilir


Düzce'de artış gösteren intihar olayları hakkında ise Özcan, "İntihar bazı psikolojik rahatsızlıkların bir bulgusu. Risk faktörleri iyi değerlendirilebilirse intihar önlenebilir. Hasta her zaman bize gelmek istemeyebilir. Bazen hasta olduğunu kabul etmez. Bu durumda gerekirse yakınları getirmeli, gerekirse kolluk kuvvetlerinden destek alınmalı. Psikolojik bir hastaysa tamamen içine kapanmış, kendine bakımı yok, hayaller görüyor veya tamamen hezeyan dediğimiz gerçekçi olmayan şeylerle uğraşıyor ise bunu yakınları farkeder." dedi.



Bu hastalıklar kendi kendine geçmez



Bazı depresif hastaların sarfettiği "Kendi kendimize yeneriz" sözünün çok yanlış olduğuna vurgu yapan Özcan, toplumda ilaçlara karşı da önyargı olduğunu ifade etti.



Özcan, "Maalesef kendi kendi geçmiyor bu hastalıklar. Destek almadan hastalık sadece ilerliyor. İlaçlara karşı önyargı oluyor işte uyuşturuyor, bağımlılık yapıyor gibi... Tam tersi bir depresyon, bir kaygı bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıklar tedavi edilmezse gerçekten ciddi sıkınıtlara yol açıyor. Bu ilaçlar hastalığı tedavi etme yönünde işlev görüyor. Tabii hastaya göre ilaç seçmek gerekiyor. Mesela bazı ilaçlar kiloya sebep olur. Bunu kiloya karşı hassas birine vermemek gerekir. Kişiye hassas kişinin özel durumları gözetilip ilaç vermek gerekir." dedi.

 

Haber: E. Tayhan