Her gün bir konudan bahsediyoruz. Şimdi bahsedeceğimiz konu bir hikâye ile başlayacak.

“Tarih tekerrürden ibarettir” derler ya. Hacı Bayram Veli’yi biliyorsunuz. Hacı Bayram Veli, Sultan Murat döneminde yaşayan bir Allah dostu, alim, ilim adamı. Sultan Murat Han’la öyle bir muhabbetleri oluşmuş ki aralarında Sultan Murat Han, Hacı Bayram Veli’ye istinaden bunun talebesi olan, dergâhında olan her Osmanlı vatandaşından vergi alınmayacak diye bir ferman yayınlamış.

Fakat vergiyi toplayacak olan memurlar o zamanki devlet erkânına herkes ben Hacı Bayram Veli’nin talebesiyim, dergâhındayım derken bu iş büyümüş. Sultan Murat Han’a bu konu ile ilgili şikayetler gitmeye başlamış. Murat Han ise Hacı Bayram Veli Hazretlerine bir mektup yazmış.

Demiş ki, senin şu listeyi bir alalım. Kaç tane taleben var, kimler vardır kimler yoktur diye mektup yazmışlar. Mektuba cevaben de Hacı Bayram Veli’nin kafasında bir düşünce hasıl olmuş. Bütün beni sevenleri beni sayanlar, bana değer verenler ve talebelerim işte falan yerde toplansın onlara bir müjdem var.

Bütün ahali toplandığında oraya 3 tane çadır kurduruyor, o çadırların içine birer tane koyun, yanlarına da birer tane kasap koyduruyor. Hiç ses çıkarmayın ben dediğim zaman bu koyunları keseceksiniz diyor. Ey ahali beni sever misiniz? Çok severiz Hacı Bayram Veli! Peki ne kadar seversiniz? Çok severiz! Benim için canınızı feda eder misiniz? Ederiz! O zaman biriniz gelsin. Herkes duruyor bir tane meczubun biri hani deli derler ya böyle hafif şekerli olan bir tanesi geliyor Hacı Bayram Veli Hazretleri’nin çadırının başına. Diyor ki hadi çadırın içine gir. Çadırın içine girince içerideki kasap, koyunu kesiyor. Kan görüyorlar hiç kimse çıkmıyor.

Oradaki insanların bir kısmı dağılıyor. Başka var mı benim için ölecek olan? Bir tane kadın yaşlı bir kadın. Oda geliyor başka bir çadırın içine giriyor, koyun kesiliyor kan dışarıya çıkınca bir kısmı daha gidiyor. Var mı diyor başka? Bir tane yiğit, er kişi sana diyor canım feda olsun. Çadıra giriyor içerideki adamlara dokunulmamış olduğunu ve koyunları görüyor. Başka var mı deyince bakıyor ki alanda kimse yok. Ondan sonra başlıyor yazmaya, Hünkarım sorduğumu suale yazdığımız mektuba cevabımdır. Bizi seven, bizim talebemiz bir hatun kişi, bir er kişi, bir de meczup biri. Bunlardan vergi almasanız olur.

‘AK PARTİ’YE OY VERMEYECEĞİM, ERDOĞAN’A VERECEĞİM’ DİYENLER OLUŞTU

Geldiğimiz nokta çok önemli. Bugün Cuma günlerinde Cumhurbaşkanına dua eden, ömründen al diyen Allah’ım Cumhurbaşkanımıza ver diyen insanlar ve Ak Parti’ye Cumhurbaşkanına büyük muhabbet besleyen insanlarda şu gelişme başladı. Ben Ak Parti’ye oy vermeyeceğim ama Cumhurbaşkanlığı’nda Cumhurbaşkanına vereceğim, listeye bakacağım ben artık oy vermeyeceğim diyenler oluştu.

İl Başkanından tutun da milletvekiline kadar belediye başkanına kadar, İl Genel Meclisi üyelerine kadar herkesi bir şekilde etkileyen, bunların etkileşiminden doğan sebeplerden bir tanesi. Bu aslında o kadar tehlikeli ki bir parti bazında baktığınız zaman. Cumhurbaşkanına oy vereceğiz, Ak Parti’ye oy vermeyeceğiz. Niye vermeyeceksin? Cumhurbaşkanı’nın partisi.

VATANDAŞIN HALİ ERDOĞAN’A DÜZGÜN ANLATILMIYOR

Bu söylem aslında her iki tarafa da oy verilmeyeceği anlamına gelen bir söylem gibi hayat bulmaya başladı. Sayın Cumhurbaşkanına bu vatandaşın bu esnafın bu halini düzgün anlatıldığı idrakinde değil. Ben de değilim. Burada Ak parti adına idare ve irade gösterenlerin genel anlamda bu memleketteki olan meseleler, sorunlar ve dertle ilgili makam ve mevkilerinin etkileri ve yetkileri adına anlattıklarına emin değilim, vatandaş da değil. Bu çok olumsuz bir atmosfer oluşturuyor. Bugün gavura kızıp da oruç bozmaya kadar bu millet gidebilir.

SAYIN CUMHURBAŞKANI, DÜZCE’DE HAL SİZE ANLATILDIĞI GİBİ DEĞİL

Ben burada Ak Parti’nin teşkilatını, ilini ve diğer birimlerini uyandırmak istiyorum. Söylemek istedim, bilinmesini istedim. Sayın Cumhurbaşkanı Düzce’de hal size anlatılan gibi değil.

Geçtiğimiz günlerde Cumayeri’nin eski Ak Partili yeni MHP’li Belediye Başkanı Mustafa Koloğlu, Belediye Başkanlığı makamına geldikten sonra önüne çıkan bir konudan dolayı eski Belediye Başkanı Recep Tuna ile ilgili bir iddiayı savcılığa taşıdı.

Özel İdare’nin müfettişleri, Fen İşleri ilgili birimler bunu incelediler, araştırdılar. Toprağa gömülü olması gereken yapılması gereken bir işlemin yapılmadığını ve yapılmadığı halde iştikak ve hak edişlerin yapılarak 1 milyon 300 bin gibi bir paranın ödendiği noktasında bir usulsüzlük ortaya çıktı. Bu ortaya çıkan usulsüzlük de şu anda Düzce’de ağır cezada yargılanıyor.

RECEP TUNA’NIN YOLSUZLUĞUNA BAZI AK PARTİLİLER SUSUYOR

İşin enteresan olanı şu bu Ak Partili Belediye Başkanı burada yanlış bir iş yapılmış bir suistimal yapılmış. Devletin yapılmayan yatırımının 1 buçuk milyonluk bundan kaç sene önce yaklaşık bir para birilerine verilmiş. Bunu yapmış. Doğru yani şu anda yapılan tespitlere göre doğru. Peki buna sahip çıkan Ak Partili siyasetçi vekil, İl Başkanı var mı? Var.

Ne oldu biliyor musunuz? Hani hatırlarsanız MHP Milletvekili sayın Ümit Yılmaz’ın itirazında buraya  bir avukat bir MKYK üyesi Bahadır Alperen gelmişti MHP genel merkezinden. İşte buradaki işi kapatmama adına veya bu işe müdahil olma adına müdahil eden siyasetçi, Milletvekili veya diğer etkiler üzerine Bahadır Alperen bu dosyaya avukatlık vekâletnamesini koydu ve şu anda yargıda ağır cezada devam ediyor.

Ve bunun gibi mesela Kaynaşlı’da da buna benzer bir suiistimal var. Geçenlerde Kaynaşlı Belediye Bakanı Birol Şahin açıklamıştı 700 bin lira gibi bir paranın ödenmemesi gereken bir spor kulübüne ödendi diye. Şimdi burada hata yapan, eksik yapan, istismar eden ve görevi yetkiye kullanmada zafiyet gösterenlere mutlak ve mutlak gereği yapılmalı. Sizden veya bizden sizinki doğru bizimki eğri. Eğri ise sizin de olsa bizim de olsa onun da olsa eğri eğridir. Doğru da doğrudur.

İki tane konudan bahsettik. Bir kısaca işin özetine baktığınız zaman Düzce’de Sayın Cumhurbaşkanı’na esnafın, halkın, vatandaşın, dilinin, gönlünün, muhabbetinin doğru şekilde yansıtıldığına inanmıyoruz, inanmıyor vatandaş. Biz de inanmıyoruz ve bununla birlikte Cumayeri’nde ve bazı belediyelerde yapılan istismarlarla ilgili de birkaç şeyden bahsettik. İnşallah anlattığımız ve konuştuğumuz konu hak ve hakkaniyet ölçüsünde birilerinin adım atmasına sebep olur.