Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Cedidiye Meydan Projesi 2. Etap çalışmaları kapsamında yıkımına başlanan Düzce Belediye Hizmet Binası ile ilgili projenin kamuoyuna doğru anlatılmadığını gündeme taşıdı. “Yani aslında muhteşem bir proje. Ben ona inanıyorum, ama zaman içinde bu görülecektir. Fakat anlatılmıyor, izah edilmiyor” diyen Ünsal, eleştiri oklarını yıkımın ilk gününde vatandaşlarla girdiği tartışmayla projeyi baltalayan Beltaş Genel Müdürü Üzeyir Yiğit’e çevirdi. Düzce iş dünyasının Üzeyir Yiğit’e güvenmediğini altını çizen Ünsal, Basmacılar Çarşısına inşa edilen binanın Beltaş Yöneticisi Erkan Aslan döneminde bitirildiğini kaydederek, “Üzeyir Yiğit’le bitiremedi. Geri kaldı. İnsanlar buna inanmadı, güvenmedi, itibar etmedi. Ama Erkan Bey, orada işi ele alınca, esnafla da entegre olunca, bina hızlı hızlı yürüdü” ifadelerini kullandı. Ünsal ayrıca, Çilimli Belediyesi mücavir alan sınırları içerisine mahalle olarak dahil edilen Pırpır’da ki cami inşaatındaki usulsüzlük iddialarını ilk kez ekranlara taşıdı. Konu ile ilgili Çilimli Belediye Başkanı Yılmaz Yıldız’a seslenen Ünsal, “Çilimli Belediye Başkanı Yılmaz Yıldız, yanında bir tane Osman Bey diye bir üniversiteden bir danışmanı, bir de Kaymakam Bey. Bu kahvelerde, kafelerde her akşam fik fik gezeceğinize, şuradaki adaletsizliği giderin. Şehrüleminsin sen ey Yılmaz Yıldız” ifadelerini kullandı.
Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Düzce’de konuşulmayanların konuşulduğu Yorumlu-Yorum programında, Düzce’nin gündemini belirlemeye devam ediyor. Öncü TV ekranları ve 100.2 Radyo Öncü ortak yayını ile geniş kitlelere ulaşan Yorumlu-Yorum programının son bölümünde Ünsal, Cedidiye Meydan Projesi 2. Etap çalışmaları kapsamında yıkımına karar verilen Düzce Belediyesi hizmet binası ile ilgili tartışmalara, “Proje doğru anlatılmadı” diyerek son noktayı koydu.
TECRÜBEYİ TECRÜBE ETMEYE NE HACET
DÜZCE İŞ DÜNYASI ÜZEYİR’E GÜVENMİYOR
Cedidiye Meydan Projesi’ne, Basmacılar Çarşısı olarak bilinen, altı kütüphane ve üstü ise işyeri olarak tasarlanan binadan örnek veren Ünsal, binanın Beltaş yöneticisi Erkan Aslan’ın girişimleri ile bitme aşamasına geldiğini hatırlattı. Üzeyir Yiğit’in Basmacılar Çarşısındaki binayı bitiremediğini hatırlatan Ünsal ayrıca, iş dünyasının Yiğit’e güvenin olmadığına işaret etti.
Ünsal, Peki, Beltaş, orada bir Basmacılar Çarşısı vardı. Hani kuyu balık tutacaktık orada, havuzdu. Makarası vardı bunun, esprisi vardı. Beltaş bu binayı bitirebildi mi? Bitiremedi. Üzeyir Yiğit’le bitiremedi. Geri kaldı. İnsanlar buna inanmadı, güvenmedi, itibar etmedi. Ama Erkan Bey, orada işi ele alınca, esnafla da entegre olunca, bina hızlı hızlı yürüdü. “Yok bunun faydası varmış, bunun faydası varmış.” Herkese bir fayda olacak tabii, bu işlerde faydasız olmaz. Bina yükselecek. Düzce’nin siyaseti, Düzce’nin riyaseti, Düzce’nin iş dünyası Beltaş’ın genel müdürüne inanmıyor. Bu kadar basit. O sahneye de Beltaş’ın müdürü Üzeyir, Zübeyir neyse o çıkınca iyice tepkilerin odağı oldu. Peki, bu ısrar niye? Beni hiç ilgilendirmiyor, ama hani tecrübeyi tecrübe etmeye gerek var mı? Yok. Şimdi öyle bir hâl ki, yani bir adam gelmiş kafasına göre iş yapıyor. Hayır, ben de biliyorum, Faruk Bey’in talimatı olmadan, Üzeyir de adım atamaz, atmaz. Ha ismini kullanarak birtakım şeyler yapar, ama tartışmanın zaten başladığı noktada güvensiz, güvenilmeyen, inanılmayan bir durum var. Çünkü tecrübe var. Küçük Sanayi Sitesi’ndeki tecrübe var. Orası allak bullak oldu, ilerlemedi. Basmacılar Çarşısı’nda, buradaki yapıda bir hızlandılar ama insanlar güvenmedi. Her gün insanlardan “efendim olacak, bu olacak” deyince güvenmedi” ifadelerine yer verdi.
DÜZCE KAMUOYUNA ANLATILAMADI, SÜREÇ ALGIDAN YOKSUN
BU ALGIYI ANLATAMAYAN MI ANLAMAYAN MI EKSİK NEREDE?
Projenin kamuoyuna, doğru şekilde anlatılmadığını vurgulayan Ünsal, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Ama değişim olunca, Erkan Bey işin başına geçince veya koordinasyonuna geçince, Üzeyir’in eli ayağı çekilince bina yükselmeye, bina yürümeye başladı. E aynı adam burada. Bu da bir tepki. Bir anlatılmıyor. Yani aptal mı bu insanlar? Düzce’nin insanı cahil mi? Bu kadar basit mi? Anlatılmayacak kadar değersiz mi? İzah edilmeyecek kadar hafif mi? Anlatılmadı. Anlatılmadığı gibi, algı yönetilemediği gibi bir de geldi dangır dungur böyle işler… “Yıkım, kalın.” dediğiniz zaman işte milleti yürütürsün, yürüyor millet. Yani aslında muhteşem bir proje. Ben ona inanıyorum, ama zaman içinde bu görülecektir. Fakat anlatılmıyor, izah edilmiyor. İl başkanlarının, sivil toplum kuruluşlarının, basının olduğu bir yerde “bak bu projede vardı, biz bu projeyi yaptık, maketi de bu, kazancı da bu, biz bununla beraber buradan elde edeceğimiz gelirle beraber bir anıt bina, bir Anadolu mimarisine, Selçuklu mimarisine, bu milletin asaletine yakışan bir bina yapacağız. Bunun finansmanı da buradan sağlayacağız, hiçbir zararımız yok. Ha tek zararımız, binanın oraya yapılması, vakti zamanında yapılması” efendime söyleyeyim ama o da bir kayıp değil. Bu binadan daha güzel bir bina, daha güzel bir hizmet doğuyor.”
SEN ŞEHRÜL EMİNSEN AH OLAN YERE CAMİ YAPILMAZ
Çilimlili Ümit Ergün isimli bir sosyal medya kullanıcısının, Pıpır Mahallesi’ne inşa edilen cami inşaatındaki usulsüzlüğü ile ilgili paylaşımını ilk kez Düzce kamuoyu ile paylaşan Ünsal, şu ifadelere yer verdi:
Şimdi bir Çilimli’ye gitmemiz lazım. Çilimli’de Pırpır Köyü Camii’nin bir konusu var. Bu camide bir sıkıntı var. Şimdi ben size bunu izah etmeye çalışayım. Camideki sıkıntı öyle, ele avuca gelir bir sıkıntı değil. Pırpır Köyü mahalle oldu. Pırpır Mahallesi oldu. Çilimli Belediye Başkanı da Pırpır’ın damadı. Cami yeri verilmiş. Ergün diye bir arkadaşımız, Ümit Ergün diye bir paylaşım yapmış burada. Diyor ki, arkadaşlarımız bunu haberleştirecek. Dernek yöneticisi bunlara diyor ki: “600 bin lira mirasçılara dernek kasasından para aldık. Biz de bu arsayı kaça satarsanız satın, geri kalanı parayı isteriz. 1.1 milyona arsa satılmış, geri kalan para yok.” ‘Valiliğe şikayet ettik’ diyor dernek yönetimini. Cami dernek yöneticisi avukata sormuş. “Yazılı bir şey yok. İspat edemezler.” “Hissemize düşen para geçen yıl 125 bin lira Köyün camisinin ruhsat parasını bile, bizim parayla ödemişler haram olsun” diyor. Hoppala. Şimdi bir cami, ibadethane yapıyorsun. Ya burada bir hak varsa, burada bir hak yeniyorsa, burada ibadethane yapılır mı? Şimdi bu Çilimli Belediye Başkanı Yılmaz Yıldız, yanında bir tane Osman Bey diye bir üniversiteden bir danışmanı, bir de Kaymakam Bey. Bu kahvelerde, kafelerde her akşam fik fik gezeceğinize, şuradaki adaletsizliği giderin. Şehrüleminsin sen ey Yılmaz Yıldız. Hem de senin eşinin köyünün camisi. Adam diyor ki “haram olsun” diyor. “Bu camide bizim hakkımız var” diyor. Arkadaş, böyle bir cami yapılabilir mi buraya? Buradaki adalet çözülmeden dernek yöneticileri her kimse, valiliğe de şikayet etmişler, avukat. Peki, alime sorsaydınız, fetvaya sorsaydınız. Siz buraya kendi mülkünüzü bile yapamazken, ah olan yere cami mi yapılır? Haksızlık yapılan yere, cami mi yapılır? Hangi vicdanda, hangi dinde, hangi imanda var bu? Dört kitapta yeri yok bunun. Şehrülemin var ya, köyün damadı. Çok düzgün adam ya. Vahiyle gelmiş gibi Çilimli Belediye Başkanı. Çilimli Belediye Başkanı Yılmaz Yıldız, bu ahı buradan kaldırman lazım. Bir şey paylaşılmış burada. Sana bu desteği kim veriyor, nereden alıyorsun bilmiyorum, ama buradaki bu ahı kaldırman lazım. Hani Milli Eğitim’de kızını oraya yerleştirdin, bunun hakkını yedin. O iki kişinin hakkı. Ama bu cami, millet burada ibadet edecek.