Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık olağan basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.

Taşıma suyuyla değirmen dönmez, taşıma dolarla ekonomi yöneltilmez

Son bir senede enflasyon, hayat pahalılığı ve döviz kurlarının artmasıyla vatandaşın bir numaralı gündem maddesinin  ekonomi  olduğunu söyleyen Erbakan, buna karşın iktidarın çözüm olarak sunduğu Kur Korumalı Döviz mevduatı ve Swap gibi formüllerin günü kurtarmaya yönelik hamleler olduğunu belirtti. 'Taşıma suyuyla değirmen dönmez, taşıma dolarla da ekonomi yönetilmez' uyarısında bulunan Erbakan, 'ekonomide Kronik yapısal sorunların çözülmesi gereklidir. İsraf halen devam, bütçe açıkları borçlanma, dışa bağımlı ekonomi yapısı devam ediyor, bu şekilde gittiği müddetçe döviz artacak bu da enflasyonu artıracak.' ifadelerini kullandı.

İktidarın görevi sadaka dağıtmak değildir

Erbakan açıklamasında  şunları kaydetti:

"İktidar yıllardır olduğu gibi sadaka ekonomisi ve sadaka siyasetine devam ediyorlar. Önce borç-faiz-zam-vergi ekonomisiyle, adaletsiz paylaşımla fakirleştirip, sonra da fakir kalan halka erzak yardımı yapan AK Parti iktidarı bu kez de “4 milyon” ihtiyaç sahibine doğalgaz yardımı yapacak. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı "Hane başına yıllık 450 lira ile 1150 lira arasında destek sağlanacak." dedi. Bir defa bu 20 milyondan fazla insanın ısınma problemi yaşadığını gösterir! İkinci olarak bu yardım aylık 70 TL gibi bir yardıma denk geliyor ki bu yeni doğalgaz fiyatlarıyla zamlardan sonra 4 kişilik bir hanenin dişin kovuğuna bile yetmeyecektir. Diğer bir husus taksimatta adaletsizlik hususu. Bu desteğin toplam bedelinin 3 milyar TL olduğunu bir de övünerek belirtiyorlar. Oysa ki imtiyazlı holdinglere 2022 yılında yapılacak garanti ödemeleri  42 milyar TL ödenecek. Tabi bu garanti ödemesi dolar 9 TL olarak hesaplandığı için 42 milyar doların 13 TL'yi geçti bu garanti ödemesi şimdiden 60 milyarı geçti. Diğer bir kıyaslama da  2022 yılında faize ödenecek para da 240 milyar TL. Döviz kurundaki artış hesaba katıldığında, bu rakamın da 300 milyar TL civarında olacağı rahatlıkla söylenebilir.  Yani 4 milyon haneye verilecek 3 milyar TL devede kulak bile değil. Hep söylediğimiz gibi iktidarların görevi sadaka dağıtmak, hayır işleri yapmak değil, iktidarların asıl görevi fakir halkın alım gücünü arttırmak refah seviyesini arttırmaktır. Siz önce Kış ortasında elektriğe yüzde 52-127 arası, doğalgaza yüzde 25, kömüre yüzde 72, oduna yüzde 32,6 zam yapıp önce fakirleştirip sonra da çıkıp 4 milyon haneye ‘ısınma desteği’ verileceğini açıklıyorsunuz. Yani kaşık ile verip kepçe ile geri alıyorsunuz. " 

'Malum çevreler dinimize, cemaatlere topyekun saldırıya geçti'

Cemaat evinde kalan üniversite öğrencisi Enes Kara'nın intihar olayına da değinen Erbakan, Türkiye'yi üzüntüye boğan vahim olayın malum çevreler tarafından farklı bir tarafa çekildiğini belirterek şöyle konuştu:

"Cemaat evinde gerçekleşen intihar olayı sebebiyle malum çevreler dine, dini değerlere, cemaatlere topyekun saldırıya geçtiler. 'Bu ölümün sebebi, sorumlusu cemaatlerdir' noktasına getirdiler. Hatta ağızlarındaki baklayı bir çıkarabilseler yüce dinimiz İslam'ı suçlayacaklar. Bu çarpık mantığı anlamakta zorlanıyoruz.  Bir üniversite öğrencisi intihar ettiği zaman o üniversiteyi sorumlu kabul edip, bütün üniversiteleri kapatalım, engelleyelim mi diyeceğiz? Veya bir üniversite yurdunda intihar oldu Allah muhafaza o zaman da üniversite yurdunu mu kapacatacağız. Böyle bir mantıksızlığı nasıl izah edebiliriz? Böyle bir mantık olabilir mi? Tamamen maksatlı gerçekleri çarpıtıp bütün dindar kesime aklı başında cemaatlere ehli sünnet itikadına uygun hizmet yapmak isteyen cemaatlere bu işi sirayet ettirip bunların faaliyetlerini ortadan kaldırıp asıl kafalarındaki o materyalist nesiller yetiştirmek için adım atmak bu art niyetli karalama kampanyalarından bunu görüyoruz. Allah rahmet eylesin vefat eden gencimize elbetteki üzülüyoruz ancak olayı aslından saptırıp da böyle bir noktaya getirilmesini de doğru bulmuyoruz."

'Asıl cahiller Peygambere ve eşine dil uzatılmasını ifade özgürlüğü olarak değerlendirenlerdir.'

Aynı çevrelerin Cenabı Allah’ın bir peygamberine ve o peygamberin eşine saldırma cüretini de göstermekten çekinmediğini de hatırlatan Erbakan, bu hakaretin düşünce ve ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemeyeceğini vurguladı. Erbakan, "Her ne kadar malum şarkı 5 yıl önce yapılmış olsa da gündem yeni düşmüştür. Milletimizin inancını, dini değerlerimizi hiçe sayarak, Hz. Adem (AS) ve Hz. Havva annemize şarkı sözleriyle saldırılması asla kabul edilemez. Gerçek cahiller ve gafiller Hz. Adem’e (AS) yani bir peygambere dil uzatanlar ile bu dil uzatmayı düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmeye kalkışanlardır." dedi.

İçişleri Bakanlığına çağrı: Uçaklardan zorunlu PCR testi kaldırılmalıdır

İçişleri Bakanlığımızın zorunlu PCR kararından geç de olsa kaldırması hatasından dönmesi önemli olduğunu belirten Erbakan ertesi gün uçaklara zorunluluk getirilmesine anlam veremediklerini kaydederek, "Ancak hemen 1 gün sonra uçak yolculuklarına PCR zorunluluğu uygulaması aklı alır gibi değil. getirmesi Bu virüs 10 saatlik otobüs yolculuğunda, 15 saatlik tren yolculuğunda, sinemada tiyatroda bulaşmayacak, 1 saatlik uçak yolculuğunda bulaşacak. Aynen daha önce metrobüste, otobüste dolmuşta bulaşmayıp sadece camilerde bulaştığı gibi. O dönemde demek ki bu dindar bir virüs,o nedenle hep camide oluyor demiştik, şimdi ne diyelim “uçmayı seven ya da maddi durumu iyi olan bir virüs” herhalde diyeceğiz. Bununla bir diğer çarpıklık da, 18 yaşından küçüklerden PCR testi istenmemesi. Bu nasıl bir mantıktır ? 15-16-17 yaşlarında olan yolcular virüs taşımıyor mu ?  Bulaştırmıyor mu?  Belki biraz sert bir ifade olacak ama bütün bu saçmalıkların bir an önce ortadan kaldırılması gereklidir. İçişleri Bakanlığımızdan bir an önce uçaklardan da bu zorunluluğu kaldırılması çağrısında bulunuyoruz. " şeklinde konuştu.