12 KASIM DÜZCE DEPREMİNİN YIL DÖNÜMÜ

Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki konuşmasında; “Bugün 12 Kasım, memleketim Düzce'de 1999 yılında yaşanan depremin 21'inci yıl dönümü. Bu vesileyle, depremde hayatlarını kaybeden hemşehrilerimi rahmetle anıyorum.

Acımız hâlâ taze. 2002 yılından bu yana uyguladığımız politikalarla sürekli büyüyen ve gelişen ilimizin daha modern, daha yaşanabilir bir şehir olması için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğimizi de buradan ifade etmek isterim.

“BAĞIMSIZ SAVUNMA SANAYİSİ OLMAYAN MİLLETLER BAĞIMSIZLAŞAMAZ”

Size bir kız çocuğundan bahsedeceğim. Bundan on beş yıl evvel, 2005 yılında, henüz 15 yaşındayken bana şunu söylemişti: "Bağımsız savunma sanayisi olmayan milletler bağımsızlaşamaz. Ben makine mühendisi olacağım ve silah yapacağım." O kız çocuğunu o gün çok az kişi anladı. O kız çocuğu iyi bir üniversitede makine mühendisliğini bitirdi ve bugün yüksek mühendis olarak dediğini yapıyor, hedefi için alın teri döküyor.

Bu konuştuğumuz bütçe aslında o kız çocuklarının hayalinin bütçesidir. Bugün yüzde 70'e varan yerli ve milli savunma sanayimiz, hatta tasarımından imalatına kadar Türk milletinin olan savaş gemilerinin ihracatı, sadece iktidar partisi mensubu olarak bizleri değil, iktidar muhalefet hepimizi, o kız çocuğu kadar heyecanlandırmalı ve gururlandırmalıdır.

Öğleden önceki oturumda, asker milletiz dediğimde bazı itirazlar geldi. Ama bana itiraz edenler ne o kız çocuğunu ne de o kız çocuğunun kuşağını tanımıyorlar. Modern zamanlarda savaşlar sadece kara savaşları gibi cephede yapılmıyor.

Her zaman adanmış, inananmış, yüreğini koymuş kadın erkek askerlerimiz var ve var olmaya devam edecek.

AK Parti, aziz milletin her vatansever çocuğunun hayallerini gerçekleştiren, gerçekleştirmesine de fırsat veren bir partidir, bunu da buradan kayıtlara geçirmek istiyorum.

Bu vesileyle, kuruluştan kurtuluşa bu toprakları canıyla, kanıyla sulayarak bize vatan kılan tüm şehitlerimizi tekrar minnetle, saygıyla, rahmetle anıyorum; ruhları şad olsun.

BU AZİZ MİLLETİN KADINLARI DA ASKERDİR

Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir sözünde şöyle der: "Dünyada hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez."

Bu aziz milletin kadınları da askerdir. Biz Türk kadınları olarak Tomris Hatun'dan, Hayme Ana'dan, Nezahat Onbaşı'dan, Kara Fatma'dan devraldığımız emanetin yılmaz, yıldırılamaz sahipleriyiz.

BİZLER BU TOPRAKLARDA KARDEŞLİĞİN, BARIŞIM ADALETİN VE HUZURUN TEMSİLCİSİ OLDUK

Anadolu topraklarında Yesevi erenlerin ilk ayak bastığı günden bugüne, Sultan Alparslan'dan Sultan Fatih'e, Mustafa Kemal Atatürk'ten modern Türkiye'ye, on sekiz yıldır da Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde AK Parti olarak bizler bu topraklarda kardeşliğin, barışın, adaletin ve huzurun temsilcisi olduk. Kardeşliğimizi, toplumsal huzurumuzu, birlik beraberliğimizi hedef alan PKK, YPG, PYD ve DEAŞ başta olmak üzere tüm terör örgütleriyle, terör örgütlerinin içerideki ve dışarıdaki iş birlikçileriyle mücadelemiz kararlılıkla sürecektir. Aksi hâlde, az önce anlattığım evlatlarımızın yüzüne bakamayız.

DAĞA KAÇIRILAN ÇOCUKLARIN DA ANNELERİNİN DE ACILARININ HESABINI SORACAĞIZ

Uluslararası örgütlerin raporlarına girmiş, PKK ve yandaşlarının çocuk kaçırmalarıyla, zorla silah verip çatışmaya zorlamalarıyla, kız çocuklarının tecavüze uğramasıyla da mücadelemiz sürecektir. Biz Berfin'in, Rojbin'in, Aysel'in ve onların annelerinin de acısının hesabını soracağız, biz bu çocukların da hesabını soracağız. Türkiye Cumhuriyet devleti olarak soracağız, Millî Savunma Bakanlığı olarak soracağız, AK PARTİ olarak soracağız, Ayşe Keşir olarak soracağız. 

Bölge halkının, Kürt çocuklarının en büyük düşmanı PKK terör örgütü ve yandaşlarıdır. Bölgenin kalkınmasının ve gelişmesinin önündeki en büyük engel PKK terör örgütü ve yandaşlarıdır. Daha dün değil mi İskenderun'daki patlama, daha dün değil mi Hakkari Derecik'teki yol yapım çalışmasına PKK'nın saldırısı ve bir işçimizin şehit edilmesi; hesabını sormayacak mıyız?

Terörle mücadele sadece askerî güçlerle yapılmaz. Az önce bir sayın milletvekili, diğer bakanlıklarla ilgili bir soru yöneltti. Ona özellikle ifade etmek istiyorum, sadece askerî güçle terörle mücadele yapılmaz. Aynı zamanda sosyolojik tüm imkânları, sosyal politikaları da devreye sokmak gerekir. AK Parti on sekiz yıldır uyguladığı sosyal politikalarla, eğitim, sağlık politikalarıyla, kalkınma politikalarıyla aslında hem bölgeyi ve bölge halkını güçlendirirken aynı zamanda terörle etkin mücadele etmektedir.

Kırk yıl evvel başlayan terörün; katlettiği öğretmenlerin, doktorların, mühendislerin, işçilerin hukukunun ve bölge halkının hukukunun hesabını biz soracağız. Bu kuruluş ve kurtuluş mücadelemiz kadar kutsal bir mücadeledir.   

BARIŞ, KARDEŞLİK, ÇEVRE, KADIN, ÇOCUK, TERÖRÜN “SOFT POWER” ENSTRÜMANI DEĞİLDİR

Kimse kırk yıldır bu ülkede var olan PKK terör sorununu, kırk yıldır "Bu ülkede Kürt sorunu var." deyip üzerine de "barış ve çevre" kelimelerini ekleyip soslayarak yumuşatmaya çalışmasın. Barış, kardeşlik, çevre, kadın, çocuk terörün "soft power" enstrümanı değildir, olmayacaktır. İçine veciz özdeyişler serpiştirip sözde barış mesajlarıyla eli kanlı terör örgütü PKK'yı zımnen metheden metinlerle, kimse bizim aklımızla alay etmesin.

Tekrar söylüyorum, bunlarla mücadelemiz dağda ya da ovada tek bir terörist kalmayıncaya kadar devam edecek ve bunların hesabını tek tek sormaya devam edeceğiz.

Cumhurbaşkanımızın da her zaman söylediği gibi; “Türkiye sadece Türkiye'den ibaret değildir.”

Sınırlarımız ötesindeki harekât, bugün Azerbaycan'la olan iş birliğimiz ve güç birliğimiz Türkiye'nin Türkiye'den ibaret olmadığının en açık göstergesidir. Sözlerimi burada nihayetlendiriyor, bütçenizin hayırlara vesile olmasını diliyorum.