Her Cuma akşamı Öncü TV ekranlarında izleyicisiyle buluşan Kitabın Ortasından programı, önemli konuklar ve Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın merak edilen konulara temas ettiği sorularıyla gündemin nabzını tutmaya devam ediyor. Programın geçtiğimiz hafta konuğu olan AK Parti’nin Düzce’deki kurucularından ve vekillikte ikinci dönemini yaşayan Fahri Çakır, genel ve yerel ölçekte siyasi gelişmeleri değerlendirdi.

“Senin elinde nasıl bir sihirli değnek var ki AK Parti’nin yaptıklarının ötesinde faydalı işleri çoğaltarak yapacaksın?”

Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın, “Kurulan yeni siyasi partiler, AK Parti’ye oy kaybettirir mi?” sorusuna Çakır şöyle cevap verdi: “Bir kişiye ederinden fazla kıymet verirsen soytarı yaparsın. Bu olmazsa olmaz. Bizim arkamızdan konuşanların, dün arkalarında biz vardık. Türkiye’de bu tür girişimlerin kime hizmet ettiği önemli. Cumhur İttifakı AK Parti ve MHP diğer ittifakın ise ne olduğu belli. Diğer ittifakın içerisinde HDP diye bir parti var. Ya da böyle bir görüş ve akım var. Bu kurulan partiler kuruldu başka partiler de kurulabilir. Şimdi biz bir analiz yapalım. Davutoğlu’nun kuruduğu parti Gelecek Partisi ve Babacan’ın kurduğu parti Deva Partisi. Sizler ne vaat ediyorsunuz? Bunlar benim Düzceli esnafıma, komşuma, memura, çiftçime ne verecek? Neyi nasıl vereceksin kaynağın ne referansın ne? Sen AK Parti içerisinde bir kimlik kazanmışsın. Senin elinde nasıl bir sihirli değnek var ki bugün AK Parti ve Tayyip Erdoğan’ın yaptıklarının ötesinde faydalı işleri çoğaltarak yapacaksın ve benim Düzceli vatandaşıma katkı sağlayacaksın?

‘Babacan da Davutoğlu da ülkeyi yönetemez”

“Bize kızan vatandaşlarımız da var.” diyen Çakır, sözlerine şöyle devam etti: “Bizi yargılayan vatandaşlar yerel seçimlerde bize bunu gösterdi ve “kendine gel” mesajını bize verdi. Bunun en büyük örneği İstanbul seçimleri. Tayyip Erdoğan’ın yerine Ali Babacan’ı koyalım. Ne yapabilir? Kitleleri ayağa kaldırıp bir telefon Putin ile diğer telefon Trump ile görüşerek bu krizleri bu dar boğazdan geçen ülkeyi ne kadar yönetebilir? Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde parayı yönetmekle olmaz o iş. Onu da ne kadar yönettiği soru işareti. Aynı şekilde Davutoğlu’nu koyalım başımıza o da bu ülkeyi yönetemez. Bizim birlik olmamız lazım parçalanarak zayıflamamız iyi olmaz. Ama bu partilerin halkta karşılıkları olduğuna inananlardan biri değilim.  Şuan hala Düzce’de teşkilatlanma yapılarını halledemediler halletme kudretleri bana göre zayıf belki de hiç yok. Halkta karşılığı olmadıklarını bilip sırf oyunu bozmak için geliyorsa bunun takdiri de milletindir.” 

“Hiç beklemiyordum. Böyle bir şey olunca “vay be” dedim”

Bir dönem birlikte milletvekilliği yaptığı Metin Kaşıkoğlu’nun eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Deva Partisi’ne geçmesi ile ilgili açıklamalar yapan Çakır şunları belirtti: “Demokrasi var. Herkes istediğini yapabilir. Tabii Metin Kaşıkoğlu kardeşimiz benim sevdiğim bir arkadaşım.  Vakti zamanında beraber aynı kaderi paylaştığımız bir arkadaşımız. Tabiri caizse AK Parti’de kimlik bulmuş, nüfuz elde etmiş, kendisini ortaya koyup tanıtma şansı elde etmiş ve bu vesile ile siyasi bir kimliğe kavuşarak iki dönem AK Parti Düzce Milletvekilliği yapmış yaklaşık 2 yılda il başkanlığı yapmış bir arkadaşımız. Bunların hepsini AK Parti sayesinde yapmış tartışmasız.  Ben de aynı şekilde Fahri Çakır olarak AK Parti sayesinde bir kazanım elde ettiysem Metin Kaşıkoğlu benden daha fazlasını elde etmiştir. Ancak devam edilen süreçte gelinilen bu günlerde ben Metin Kaşıkoğlu’nun farklı bir partide siyaset yapmasını hainlik olarak görmem. Son derece alçakça bir şey olarak söylemem ama özellikle en kuvvetli bir biçimde vefasızlık olarak görürüm. Vefasızlıktır. Bu vefasızlığın Metin Kaşıkoğlu tarafından yapılacağını bekleyenlerden değildim. Ben beklemiyordum. Böyle bir şey olunca “vay be” diyecek bir şaşkınlık ile karşıladığım bir konu oldu.”

“Çaycılık bile yaparım” diyen biri “bana bir görev verilmedi” diyerek başka bir partiye geçiyor”

Çakır sözlerine şöyle devam etti: “Ali Babacan bir parti kurabilir başkaları bir parti kurabilir partiler kapanabilir ancak bizde bir söz vardır. “Büyük lokma ye büyük söz söyleme.” Vakti zamanında bunu bana başka arkadaşlarda söyledi. “Bana partide çaycılık verilirse çaycılık yaparım” diyen biri “bana bir görev verilmedi” diyerek başka bir partiye geçiyor.”

“Kaşıkoğlu’nun zamanında bakan yardımcılığını istediği yönünde ben de bir duyumlar almıştım”

Metin Kaşıkoğlu’nun zamanında bakan yardımcılını istediği ama bu konunun Düzce teşkilatı tarafından engellendiği iddialarına Çakır şöyle cevap verdi: “Kaşıkoğlu’nun zamanında bakan yardımcılığını istediği yönünde ben de bir duyumlar almıştım. Ama bunun Düzce teşkilatı tarafından engellendiği gibi bir konu yok. Eğer Metin Kaşıkoğlu bana gelip bakan yardımcılığı konusunda yardım isteseydi ben gider elimden ne geliyorsa yardımcı olurdum. Çünkü Düzce’de bir arkadaşım bakan yardımcısı olursa bana ne zararı olacak? Dolayısıyla ben kesinlikle yardımcı olurdum ve bu konuyu engelleme gibi bir olay da kesinlikle olmadı. Benim şahsıma gelen bir istek olmadı ama ben bu konu ile ilgili bir duyum almıştım sonradan bu konunun devamı gelmeyince ben de bu isteğin geri çekildiğini düşündüm.”

“Bizde yemek yediğin kaba pislenmez”

Deva Partisi’nin Düzce teşkilatlanmasında AK Parti’den de geçiş olacağı söylentilerine Çakır şöyle cevap verdi: “Bunlar tabii ki olabilir.  Bunları yok sayamayız. Ancak gerçekten AK Parti’de görev almış, partide sorumluluk yüklenmiş, AK Parti ile kendisini içselleştirmiş ve kimlik kazanmış böyle kim ve kimsenin AK Parti’ye karşı farklı politikalara girip “AK Parti şöyle etti, böyle etti” diyerek dününü inkar edenlere vefasız olarak görürüm. Bizde yemek yediğin kaba pislenmez. AK Parti’de siyaset yapabilirsin başka partilerde siyaset yapabilirsin bakınız başka partilerde siyaset yapıp AK Parti’ye gelenler var. O sebeple ben bu kademelerde olup da kendi geçmişini inkar edenlere söylüyorum. Asla ihanet kavramını kullanmıyorum ve hain demiyorum. Diyenleri de doğru bulmam ama bu siyaset yapma algısı ile beraber bu şekilde bütünleşip var olduğu siyaset ortamını yok saymak siyasetin kalitesini düşürüyor.”