Her hafta bir milletvekilinin eşi ile birlikte konuk olduğu Hürriyet Gazetesi'nin "Aile Meclisi" Köşesi'nin bu haftaki konuğu AK Parti Düzce Milletvekili Fahri Çakır ve eşi Fatma Çakır oldu.

Düzce'nin Gümüşova ilçesindeki bağ evlerinde gerçekleştirilen röportajda, Milletvekili Çakır, eşi Fatma Hanım’ı bir akraba düğününde görüp, hemen ertesi sabah annesini ve kız kardeşlerini evlerine gönderdiğini belirtti.

Kimdir Fatma Çakır?

Fatma Çakır: Düzce’de doğdum. 55 yaşındayım. İlkokulun ardından dikiş nakış öğrenmek için sanat okuluna gittim. Fahri Bey ile tanışıp evlendikten sonra da tüm hayatım çocuklarım ve ailem oldu.

Nasıl tanıştınız?

Fatma Çakır: Bir akrabamızın düğününde karşılaşmışız. Fahri Bey beni görüp beğenince düğün çıkışında da bizi takip edip evimizi öğrenmiş. Hemen bir sonraki gün kayınvalidem ve görümcelerim evimize geldiler, ‘Biz seni çok beğendik’ dediler. Daha sonra ben Fahri’yi gördüm, o zamanın fiyakalı, popüler delikanlılarından. Annem önce biraz zaman geçmesini istedi ama sonra ikna oldular.

TAKİP DEMEYELİM DE MERAK DİYELİM

Fahri Çakır: ‘Eve kadar takip etti’ demeyelim de, ‘Nereye gidiyorlar merak ettim’ diyelim. Düğünde çok beğendim. Artık evlerini de öğrendiğime göre geriye annemi ve kız kardeşlerimi Fatma Hanım’lara göndermek kalmıştı. Gidip geldik, adresimiz belli olmaya başladı devreye ailemizin büyük kadınları girdi. Dayımların hanımları güçlü Karadeniz kadınlarındandı. ‘Sen kiminle evlenmek istersen iste önce biz de göreceğiz’ derlerdi. Onlar da bir gün gidip Fatma’yı ziyaret ettiler. Sinüsünden kosinüsüne kadar irdelediler büyük ihtimalle ki gelip ‘Tamam’ dediler.

Düğünde gördü sabah annesini yolladı

Melike Afra da bağ evindeki hayvanlara düşkün.

NİŞANLA DÜĞÜN ARASI 12 EYLÜL DARBESİ

Nişan, düğün merasimleri...

Fahri Çakır: Tarihler konusunda hiç mütevazi olamam, saatleriyle bilirim. Mayıs ayının ortasındaydı beni peşinden Fatma Hanım’ın evine kadar sürükleyen akraba düğünü. Yaklaşık iki ay sonra, 15 Temmuz 1980’de nişanı yaptık. 15 Kasım 1980’de de evlendik.

Fatma Çakır: Düğün planları yaparken 12 Eylül darbesini yaşadık. Öyle ki, planları falan unutup, ‘Evlenelim yeter’ demeye başladık. Düğün günü güzel bir anımız oldu. Saçımı yaptırmaya kuaföre gittik. Oradaki arkadaşlar ‘Bizim damadı görmemiz lazım, gelini vermemiz için’ dediler. Sonra Fahri Bey gelince, ‘Birbirlerine denklermiş’ diyerek uğurladılar.

YAŞAYAMADIKLARIMI KIZLARIM YAŞASIN

Ben okuyamadım ama çocuklarımı okuttum. Yaşayamadığım ne varsa kızlarım yaşasın istedim. Onların sevgisiyle, arkadaş gibi büyüdük. Annelerim bana hep yardımcı oldular. Fahri Bey hep dışarıda iş hayatı, siyaset koşturmacasındaydı ben ise çocuklarımla birlikte. Allah kalbime göre verdi. Kız çocuklarını severdim onlar da bana hep arkadaş oldular. İki annem de destek oldu.

Siyaset ile birlikte neler değişti?

 Fatma Çakır: Fahri Bey’in iş hayatı da en az siyaset kadar çok yoğundu. Böyle olunca da aile hayatı maalesef biraz ihmal ediliyor ama eşim elinden geleni de yapmaya çalıştı. Akşam yemeklerinde mutlaka Düzce’de olmak için gayret gösterir. Şartlar ne olursa olsun Ankara’dan çıkar gelir, yemek masasına mutlaka birlikte otururuz. Aile sıcaklığının eksikliğini hissettirmemeye çalıştı. Her zaman destek olmaya çalıştım. Siyasi toplantılara katılmak için otobüsle Ankara’ya geldiğim zamanlar bile oldu. ‘Yanımızda daha çok olabilseydi’ dediğimiz zamanlar oldu elbette ama bulduğu ilk fırsatta yanımıza geleceğine olan inancımızla bekledik. Bir günde iki kez Ankara-Düzce yaptığı bile olmuştur.

Birbirinizi anlatmanızı istesek...

Fatma Çakır: Fahri lider bir kişiliktir. Evine ve çocuklarına düşkündür, iletişimi güçlüdür. Her şeyin en iyisi, en mükemmeli olsun ister. Hata kabul etmez. Her şey dört dörtlük olsa bile ‘daha iyi olabilir mi?’ diye düşünür. Zaman onun için en önemli şeydir. Her an ne yapacağı önceden bellidir, dakiktir. Çok titizdir.

Fahri Çakır: Fatma Hanım çok anaçtır, sabırlıdır, sakindir. Ailemizi ayakta tutar, fedakârdır.

ERDOĞAN’LA SİGARA ANISI

Fahri Çakır: Düzce’de yaklaşık 5 yıl matematik öğretmenliği yaptım. Daha sonra kendi işimi kurdum. 2001 yılında AK Parti’nin kurucu il başkanıydım. Ondan evvel 25 sene MHP’de siyaset yaptım. 1985 yılında Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’la yolumuz kesişti. İlk defa yurtdışına beraber çıktık. Tayyip Bey, Refah Partisi İstanbul İl Başkanı’ydı. Diğer arkadaşımız da Cemal Kamacı’ydı, eski Avrupa Boks Şampiyonu’ydu. Üçümüz otomobille karayoluyla Almanya’ya gittik. Şimdi bıraktım ama ben o yıllarda çok sigara içiyordum. Cemal Kamacı sporcu olduğu için arabada içmeme müsaade etmezdi, Tayyip Bey daha toleranslıydı. Yolculuğu, yanında sigara içebildiğim için Tayyip Bey’in yanında tamamladım. O Almanya yolculuğu esnasında aramızda bir bağ oldu, frekanslarımız tuttu. AK Parti’nin kuruluşuyla beraber kurucu il başkanlığını Düzce’de bana verdi. 22’nci dönemde vekillik yaptıktan sonra, 2013-2018 yılları arasında Düzce Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı yaptım. Bu dönem ise yeniden Meclis’e girdik. Bu koşturmaca içinde ailemizi ihmal ettik ama sağ olsun Fatma Hanım her zaman en büyük destekçim oldu. Çocuklarıma yokluğumu hissettirmedi.

‘GEZMEYE HASTA’ BİR AİLE

ÇAKIR çiftinin beş çocuğu, üç torunu var. Aile en çok birlikte gezmekten keyif alıyormuş. Fahri Çakır’ın kendi deyimiyle “gezmeye hasta” oluşu tüm aile bireylerinin de onlarca yer görmesine vesile olmuş. İsviçre, İtalya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Avusturya ve daha onlarca ülke. Paris’teki Eyfel Kulesi’yle ilgili de bir anıları var. Paris’e gittiklerinde Eyfel’e çıkmayı teklif etmiş Fahri Çakır eşine. Fatma Hanım, eşini kırmamış, tüm korkusuna rağmen “Tamam” demiş. Yükseklikle korkusu da artınca, Eyfel tırmanışı yarıda kalmış. “Gerisine gençler çıksın” diyerek inmiş Fatma Çakır.

ÇİFTLİK HAYALİ

PANDEMİ nedeniyle bahçeli evin değeri daha çok anlaşılmış. Düzce merkezdeki apartmanda geçirilen zaman azalmış, küçük torun Melike Afra bile “Bahçeli eve gidelim” demeye başlamış. Fahri Bey’in şimdilerde en büyük hayali ise çiftliklerinin olmasıymış. “Torunum Afra’nın şuradan sepete yumurta koyması, bahçede koşuşturması benim için terapi. Tansiyon hastasıyım. Torunu şu bahçede koştururken gördüğümde ilacı içmeme bile gerek kalmıyor” diyor.

50 ÇEŞİT ÇORBA TARİFİ

FATMA Çakır’ın 50’yi aşkın çorba tarifi var. Eşinin kahvaltı alışkanlığının “çorba içmek” olduğunu öğrendiği günden bu yana kendisini epeyce geliştirmiş. “Klişe olacak belki ama samimiyetle söylüyorum Fatma Hanım bütün yemekleri güzel yapar. Kendi sevgisini verir, muhabbetle, isteyerek yapar yemeği” diyen Fahri Çakır, eşinin el lezzetini anlamak konusunda da iddialı: “Önüme beş hanımın yaptığı yemekleri koysunlar. Fatma Hanım’ın yemeğini lezzetinden bilirim.”

DEPREMDEN YARIM SAATLE KURTULMUŞLAR

ÇAKIR Ailesi, Fatma Hanım’ın oğlu Vahap’a hamile olduğu sırada deprem gerçeğiyle yüzleşmiş. Depremden sadece yarım saat önce çıkmışlar yerle bir olan apartmandan. “Oğlum korudu bizleri” diyor Fatma Hanım. Bağ evi de hiç unutamayacakları, sevdiklerini kaybettikleri 1999 depreminin ardından inşa edilmiş. Evde hiç beton kullanılmamış, her yer ahşap, iki katlı.

KIYAFETLER SALİHA BUTİK’TEN

ÇAKIR Ailesi’nin ilk kızları Saliha Ökten, iki yıl önce İstanbul’da bir butik açmış. ‘Saliha Sultan Butiği’nin isim babası ise Fahri Çakır olmuş. Evin tüm hanımlarının kıyafetleri bu butikten. Saliha Ökten “İşimi çok seviyorum” derken kızı Afra giriyor söze: “Müşteri gelmesin.” Beş yaşındaki Melike Afra şimdilerde annesinin çalışmasını kıskanmaya başlamış