İYİ Parti Kadın Politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu, Düzce Güneş’in Kadınları Kooperatifinin açılışını gerçekleştirmek için Düzce’ye geldi. Kooperatif açılışının ardından İYİ Parti İl Başkanı Yunus Özay Er ve partililer ile birlikte İYİ Parti Düzce İl Başkanlığı binasına geçen Yanıkömeroğlu, burada, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Yanıkömeroğlu, konuşmasında, Türkiye’de kadına yönelik şiddet olayları ve kadın cinayetlerinin her geçen gün arttığına dikkat çekti.

“Şiddet ve kadın cinayetlerinin önüne geçmek için hiçbir çaba gösterilmemiştir”

Kadına karşı şiddet olayları ve kadın cinayetlerinin önüne geçmek için bugüne kadar siyasi iktidar tarafından hiçbir çaba gösterilmediğini öne süren Yanıkömeroğlu, “Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün göstermiş olduğu bu çabaya karşın, günümüzde kadınlar ile ilgili yanlış yürütülen politikalarda toplumsal cinsiyet eşitsizliği belirgin hale gelmiştir. Bunun sonucunda kadına yönelik şiddet vakaları artmış, hatta önlenemez bir hal almıştır. Öyle ki, ülkemizde her geçen gün en az bir kadın erkek şiddeti sebebiyle hayatını kaybetmektedir. 2020 yılının ilk 10 ayında 246 kadın öldürülürken, 151 şüpheli kadın ölümü gerçekleşmiş; 2019 yılında ise 474 kadın öldürülmüştür. Bu kadar kadının en temel insan hakkı olan yaşam hakkının elinden alınmış olmasına rağmen, hükümet bu kayıpları sadece bir sayı olarak ifade etmekte, şiddetin önlenmesi için en ufak bir çaba göstermemektedir. Ülkemizde buna ilişkin yasal düzenlemeler mevcuttur, ancak mevzuatı uygulayacak gerek yargı personelleri, gerekse kolluk kuvvetlerinin aralarında uzman olmaması sebebiyle birçok aksaklık yaşanmaktadır. Takdiri indirim sebepleri veya haksız tahrik indirimi uygulanarak cezaların alt sınırdan verilmesi, çoğu zaman tutuklama tedbirlerinin uygulanmaması, şüpheli kadın ölümlerinin etkin soruşturma ile aydınlatılmaması, kolluk kuvvetlerinin tarafları uzlaştırma çabaları gibi sebepler yüzünden şiddete meyilli bireyler cesaret bulmaktadır. Ayrıca 2014 yılında usulüne uygun olarak yürürlüğe konmuş ve Anayasa madde 90 uyarınca kanun hükmü haline gelmiş İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmaması ve sürekli olarak sözleşmeden imza çekilmesinin gündeme getirilmesi de kadınları güçsüz gören zihniyetin güç kazanmasına sebep olmaktadır” şeklinde konuştu.

“Şiddet vakalarının azalmış gibi gösterilmesi kabul edilemez”

Yanıkömeroğlu, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olarak kadınlar hem ev işleriyle uğraşmakta, hem de dışarıda bir işte çalışıyorsa evden işlerine devam etmektedirler. Ayrıca şiddet faili erkekler ile aynı ortamı daha uzun süre paylaşmak zorunda kalan kadınlar birçok şiddet vakasına maruz kalmakta; failleri ihbar edecek ya da haklarını öğrenmek için bir araştırma yapabilecek ortamı bulamamaktadırlar. Bulaş riski yüzünden adli mercilere müracaat etmeye ve sığınma evlerine gitmeye çekinen kadınların resmi sayılara şüpheli kadın ölümlerinin aydınlatılmaması sebebiyle ölüm sayılarının düşük kalmasını bakanlığın göz ardı ederek sanki şiddet vakalarının azalmış gibi gösterilmesi kabul edilemez. Devletin yapması gereken, ülkenin neredeyse yarısını oluşturan kadınları şiddetten korumak, önleyici tedbirleri uygulamak, sığınma evlerinin şartlarını iyileştirmek, sayısını arttırmak, kadınları ekonomik olarak güçlendirecek imkânlar sağlamak ve toplumsal cinsiyet eşitliği bilincini oluşturmaktır.”